Ah kalbim, ne çok incittiler seni...

A -
A +

Bir üslup sorunu var insanlarda, koca bir üslup sorunu… Sizin tüm içtenliğinizle kendinizi ifade ettiğiniz zamanlarda bile şahsınıza karşı haddini hududunu aşacak kadar büyük bir üslup sorunu var insanlarda... Kimseyi kırmamak ve incitmemek için kelimelerinizi özenle seçerken hem sesini hem de kelimelerini küstahça kullanacak kadar acımasız bir üslup sorunu!.. İnsan olma erdemine ulaşmış kâmil şahsiyetleri tenzih edip özür dileyerek söylemeliyim ki: Kendini çok tepede görüyor bu çağın insanı. Hakikatleri sadece tepetaklak olduğunda anlayacağını unutarak… Kendini çok üstün tutuyor herkesten! Üstünlüğün yalnızca takvada olduğunu unutarak… Bu yüzden az önce kullandığım "insan" kelimesi için de özür dilerim. Ne çok özür diledim: Yeri gelmişken kalbimden de çok özür dilerim insanları kırmamak ve incitmemek pahasına da olsa ne çok yara bere aldı. Ah kalbim, ne çok incittiler seni. Kime en ufak zaafını ya da hassas yanlarını gösterdiysen zaten en yakınındakiler bile oradan vurmadı mı seni? Özür dilerim kalbim. Bu dünya güzel yürekleri incitirmiş. Kalbi güzel olana hakikaten dünya ağır gelirmiş!

Merhametli geçinir bu çağın insanı. Sorsanız dünyadaki en merhametli insandır. Ama bir kalbi kırmanın Kâbe’yi yıkmaktan daha kötü olduğunu unutur. Kendinde olmayanı başkasında görünce takdir etmek şöyle dursun; haset eder, kin güder, dedikodu eder ve kıskanır. Oysa dua etse Allah ona misliyle verecek belki. Kıskanmak yerine imrense daha güzelleri onu bulacak belki… Rabbimin hazinesi sonsuz! Kardeşçe yaşamak varken niye yarışır bu insanlar, neyi paylaşamaz? Neyi çekemez yahut niye anlaşamaz. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil, ama saygı duymak zorunda! Yıllardır bunu bilir, bunu söylerim. Velhasılıkelam ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğiniz çok daha önemlidir. Satırlarımı en güzel duayla bitirmek istiyorum bu sebepten. Allah hepimizi dili gönlü bir, üslubu sağlam, erdemli ve en önemlisi hayırlı insanlarla karşılaştırsın.
     Kübra Can

 

 

Tıpkı doğal köy yumurtalarını aradığımız gibi

 

 

 

“Feridun Ağabey, dünya yapay zekâ üzerine yoğunlaşmış durumda. İnsanların büyük çoğunluğu yapay zekâ ile hayatın daha da kolaylaşacağını düşünüyor. Yapay zekânın gelecek için tehlikeli olabileceğini söyleyen bilim adamları da var ama seslerini pek duyan yok. Ben de düşünüyorum doğal zekâm ile, bu kadar yapay zekâ ister istemez doğal zekâların yerine geçecek ise o zaman doğal zekâlar ne yapacak?!.” diyen İstanbul’dan Selim Ellialtı isimli genç okuyucumuz, doğal zekâ olarak yaptığınız düşüncenize saygı duyuyoruz. Doğal zekâ dediğimiz insan ile yapay zekâ dediğimiz makine arasındaki münasebeti incelediğimizde galiba şöyle bir soruya cevap aramış oluyorsunuz? Bir örnek verilecek olursa yapay zekâ ile on kişilik doğal zekâyı iptal ederek kazanç sağlayan onuncu kişi. Bir süre sonra bir kendisi bir de dokuz tane yapay zekâ ile baş başa kaldığında kendisi ne yapacak? Tek doğal zekâ olarak yapay zekâlar arasında kendini nasıl hissedecek? Hani yıllar önce fantezi olarak başlayan yapay gıdalar zaman içinde insan sağlığıyla kıyaslandığında zararının yararından fazla olduğu anlaşılınca tekrar doğal gıdalara dönüş başladı. Tıpkı fabrikasyon yumurtalardan kaçıp doğal köy yumurtalarının aranmaya başlaması gibi. Aynı süreci yapay zekâ peşinde koşarken ve yapay zekâya ön açarken zaman içinde doğal zekâlara tekrar dönüş gerekirse birer ikişer kaybolan doğal zekâlara tekrar ihtiyaç duyulursa o zaman ne olacak?..

 

 

 

 

 

Bunu neden yazıyorum?

 

 

 

“2023 senesinde okullar henüz açılmadan gelen tarih öğretmenliği tekliflerini reddettim. Çünkü verdikleri maaş ev kiralarını ancak karşılıyordu. Tarih dersine değer verilmediği için diğer alanlarda öğretmenlik yapan meslektaşlarımız gibi ek ders/özel ders talebi de olmuyor. Ben de bu işi sevmeme rağmen bırakmak zorunda kaldım...

 

Bunu neden yazıyorum? Hiçbir sorun yokmuş gibi tozpembe hayat yaşayan tuzu kuruların ve insanların sıkıntılarını görmezden gelen kimi partizanların bu vatana ve millete zerre kadar değer vermediklerini göstermek için. Seçim çalışmalarında takım elbiseyle poz vererek adam olunmuyor. Yapılan birçok göstermelik hareket şaklabanlığın ötesine geçemiyor. İçinde adam olmayan nice elbiseler dolaşıyor seçim çalışmalarında. Milleti için devleti için çalışan iyi niyetli siyasetçilerimize en derin saygı ile birlikte diyorum ki: İki hafta sonra unutacakları millet için değil, kendileri için, çıkar için, rant için, şöhret için orada olanların yüzlerine tükürülmesi gerekir!.."

 

     Serhat Arvas

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.