Altılı muhalefetin körlüğü!

A -
A +

Altı partili muhalefet masası üyeleri Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ev sahipliğinde tekrar buluştu. Yaklaşık yedi saat süren toplantıdan sonra bir ortak bildiri açıklandı. Kamuya bir taahhüt niteliği taşıdığı belirtilen bildiri metninde yer alan vaatlerin başlıkları şöyle:

1. Kuvvetler Ayrılığı İlkesine Dayalı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, 2. Özgürlükçü Kamu Düzeni, 3. Her Tür Ayrımcılığa Son Verecek Çoğulcu, Katılımcı ve Özgürlükçü Demokrasi, 4. Düşünce, İfade ve Basın Özgürlüğü, 5. Din ve Vicdan Özgürlüğü, 6. Toplumsal Barış ve Tarafsız/Bağımsız Yargı Önünde Hesap Verirlik, 7. Sosyal Devlet ve Gelir Adaleti, 8. Üretim ve İstihdam Odaklı Ekonomi, 9. Siyasi Etik Reformu, 10. Etkin ve İtibarlı Dış Politika.

Bunlar genel geçer ifadeler. Maddelerin ilki hariç tamamına Cumhur İttifakı partilerinin de katılacağından kuşku duymak için bir sebep yok. Dolayısıyla, bu bildiriyle altılı ittifak biz vatandaşlara yeni bir şey söylemiyor. Ekonomi politikasındaki kafa karışıklığı, dış politikaya ilişkin tuhaf sözler ve ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ önerisi elbette ayrı ayrı yazılarda değerlendirilmeyi hak ediyor. Biz bu yazıda sadece bildirideki bazı çelişkilere ve eksikliklere işaret edeceğiz...

Altılı muhalefet parlamenter sistemin kuvvetler ayrılığına dayandığına inanıyor. Bunun boş bir inanç olduğu her dürüst anayasa hukukçusu tarafından teyit edilebilir. Mevcut başkanlık sistemi kuvvetler ayrılığı açısından ideal bir durum meydana getirmiş sayılmaz, ama bu bakımdan parlamenter sistemden daha üstün. Kısaca bu vaat anlamsız... Bir diğer sorun “Yüzyıl önce mazlum milletlere örnek olmuş bir zaferle kurulan Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak hedefiyle ön şartsız olarak bir araya geldik” ifadesinde yatıyor. Türkiye’de demokrasinin kurulmaya değil korunmaya ve geliştirilmeye ihtiyacı var. Bu yüzden ‘cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak’ gereksiz ve yararsız bir vaat; Türkiye zaten bir demokrasi, o sayede muhalefet gelecek seçimlerde iktidar olma umudu taşıyor. Ayrıca Türkiye 14 Mayıs 1950 seçimleri ile demokrasiye geçmesi sayesinde cumhuriyetini aşağı yukarı tamamlamayı başardı; başka bir deyişle dar anlamda cumhuriyetten geniş anlamda cumhuriyete geçiş yolunda önemli ve hayati bir adım attı. Bu gerçeğin ihmâl edilmesi 14 Mayıs 1950’den önce ülkede gerçekten bir cumhuriyet varmış sanılmasına yol açabilirKeza, her muhalif partinin kendi iktidarını demokrasiyle özdeşleştirmesi ve kendisinin iktidara gelmesini demokrasinin kurulması olarak görmesi ve sunması ihtimâline yol verir. Bunlar uzak durulması gereken hatalar...

Diğer taraftan bildiride önemli bir eksiklik demokrasinin özünde antidemokratik akımlara ve hareketlere karşı nasıl korunacağı konusunda boy gösteriyor. Daha açık bir deyişle FETÖ ve PKK problemine karşı ne gibi bir tavır alınacağında. Her ne kadar FETÖ’ye ilişkin olduğu düşünülebilecek “Demokratik meşruiyete sahip olmayan hiçbir yapının devlet kurumlarını organize bir şekilde kontrol etmesine izin vermeyeceğiz” ifadesi metinde yer alıyorsa da demokrasiye yönelik bu büyük ve ciddi tehlikenin adının açıkça zikredilmemesi altılı ittifakın üyelerinin FETÖ’ye bakışı hakkında çok kuşku uyandırıcı... Benzer bir tespit PKK ile mücadele konusunda da yapılabilir. Bildiride PKK’dan hiç söz edilmemiş; oysa PKK yıllardır Türkiye’de demokratik kuralları ve kurumları katlediyor.

Hemen herkes biliyor ki Türkiye’de bugün demokrasiye yönelik en büyük tehdit ve tehlike PKK’dan ve FETÖ’den gelmekte. Bu problemlerin AK Parti iktidarlarıyla özdeşleştirilmesi ise imkânsız ve anlamsız. PKK terörünün AK Parti kurulmadan evvel başladığı malûm. FETÖ de köklerini AK Parti’nin çok öncesinde bulmakta. Dolayısıyla hem PKK terörü hem de FETÖ kumpasları ve terörü Türkiye’nin günlük siyaseti aşan millî sorunlarıdır.

Anlaşılan altılı muhalefet cephesi partilerinin PKK ve FETÖ karşısında gözleri kör. Acaba neden?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.