Bir başkanın köpek isyanı

Sesli Dinle
A -
A +
Sokak köpekleri meselesi özellikle küçük büyük bütün şehirlerin ortak problemi oldu. Hemen her gün birkaç ısırma vakası yaşanıyor.
Biz de vahşetlere dikkat çekerek meseleyi gündemde tutmaya çalışıyoruz.
Hafta içi hukukçuların ve hayvanseverlerin çözüm önerilerini iri puntolarla verdik.
 
Arkadaşımız Ferhat Ekinci'ye konuşan Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkanı Haydar Özkan "Sorumluluk belediyelerde. Tek çözüm, acil kısırlaştırma seferberliği. Planlı kısırlaştırma ile sorun iki yılda çözülür" dedi
 
Peki, belediyelerde durum ne?
 
Önceki gün Eyüpsultan Belediyesinin Karadeniz kıyısındaki Çiftalan Kampında bir grup gazeteci arkadaşımla Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken'i dinledik.
 
Sokak köpekleri meselesini sorduk. Sorduk ama bin ah işittik.
Eyüpsultan'ın büyük kısmı ormanlarla kaplı. Ağaçlık alan hayvanları terk etmek isteyenler için en ideal ortam. Bu yüzden köpekler orman içlerinde cirit arıyor.
 
Eyüpsultan Belediyesi kısırlaştırma merkezi kurmuş. Günde üç kısırlaştırma yaptıklarını söyledi Deniz Başkan. Bu, her gün ameliyat yapılsa yılda bin civarında hayvanın kısırlaştırılması anlamına geliyor. Köken "Ama ilçe sınırlarımızın içinde 6 bin köpek var. Biz kısırlaştırırken onlar ürüyor" dedi.
 
Anlattığına göre bir hesaplama yapılmış. Bin köpek eğer kısırlaştırılmazsa 10 yılda 1 milyona ulaşıyormuş. Bu korkunç bir rakam! Zaten baş edemeyişimizin sebebi de bundan kaynaklanıyor.
 
Hayvan yasasını yanlış bulduğunu söyleyen Köken, öte yandan bazı hayvanseverlerden şikâyet etti: "Başkalarının hayvanları sevmediği bir algı oluşturuyorlar. Bir de sadece kedi ve köpek hayvandan sayılıyor. Oysa sokak köpekleri ormanda karacaları, kertenkeleleri, kelebekleri yiyorlar. Ormanlarımızdaki karaca neslini yok ettiler. İneklere saldırıyorlar. Köylerimizde 16 bin büyükbaş var. Onlar hayvan değil mi? Kemerburgaz'da bir çocuğun yüzünü parçaladılar. Kaç defa ameliyattan geçti. İleride onun yüzü ne olacak diye soran yok! Bir de bu işte korkunç paralar dönüyor. Ormanda dövüş için Pittbul üretip satanları tespit ettik, engelledik."
 
Eyüpsultan'da köpeklerin Rehabilitasyon ve Tedavi Merkezinde bakımı yapılıyor. Deniz Köken "Mamaya 8-9 milyon lira harcıyoruz. Yıllık bakım maliyeti 20 milyonu buluyor. Biz de mama fabrikası kurmaya karar verdik" ifadesini kullandı.
 
Sohbetten sonra aynı noktaya geliyoruz. Çözüm ne? Deniz Başkan'ın bir önerisi var: Sarıyer, Beykoz, Şile'de büyük bakım merkezleri kurulsun, diğer belediyeler olarak biz de yardım edelim. Bu işi halledelim!

Kim ne anladı?

Meral Akşener, aylar öncesinden duyurarak gizem kattığı çok mühim(!) açıklamasını yaptı.
 
Konuşmasında 'kaybeden muzaffer' edasıyla ortaklarını eleştirdi.
Özetle "Yerel seçime kendi kadromuzla gireceğiz" dedi.
Sözcü'ye bakarsan "Akşener ittifakı bitirdi."
 
Cumhuriyet'e bakarsan "Akşener açık kapı bıraktı."
 
Parti gazetesi Yeniçağ'a göre "Tüm partilere hodri meydan" restini çekti.
Parti kurmayları Kübra Par'a "Meral Hanım, siyasette yeni bir üçüncü yol açtı" demiş.
 
CHP kurmayları ise "Seçime kadar her şey söylenir, öfke diner" diye kulak ardı etmiş.
 
Oysa Akşener pazarlık kartını açtı, "Varım ama benim dediğime
gelirseniz" mesajını verdi.

"Tarih Dede"

İsmail Yağcı Ağabey, nevi şahsına münhasır bir isimdi. Emekli bir albaydı. İyi bir tarihçiydi. Gazetedeki yazılarıyla ve TGRT ekranlarındaki programlarıyla millete ecdad sevgisini aşılayan çınarlar arasında yer aldı.
 
"Merhaba kıymetli seyircilerim. Bugün de sizlere yavru vatandan, yeşil Bursa'dan, hudut kapımız İpsala'dan... sesleniyorum" diye söze başlar; Osmanlı'nın izinde gittiği şehirlerin tarihini sohbet havasında anlatır da anlatırdı...
 
Sorup soruşturur, ahali ile görüşür memleketin tarihî ve manevi zenginliklerine bir gazeteci edasıyla yerinde ayna; bir tarihçi vakarıyla ışık tutardı. Bilhassa camileri tanıttığı programları ilgi görür, şehrin mukimlerine "Vay be, bizde ne cevherler varmış" dedirtirdi.
 
"Zamanın Evliya Çelebi'si" idi. Balkanlarda, Irak'ta, Suriye'de de programlar çekmişti. Çalışmalarına ileri yüzyıllarda atıf yapılacaktır. Allah rahmet eylesin, başta oğlu Dr. Ahmet Faruk Yağcı olmak üzere yakınlarının ve sevenlerinin başı sağ olsun.

Alevi partisi!

Soner Yalçın, ikidir CHP'ye "Alevi" uyarısında bulunuyor. Sözcü'deki köşesinde "Yıllar boyu kutuplaşmanın acısını çeken hoşgörülü Aleviler, şimdi CHP'de kutuplaştırıcı siyasetin merkezine konuyor. Geçmişte kurulan iki Alevi partisinin sonu hüsranla bitti. Bugün… CHP’de kimi Aleviciler tarihten ders almamışa benziyor; koltuk hırsıyla CHP'yi 'Alevi Partisi' yapmaya çabalıyor. Kurtuluşun ve devrimin partisini mezhepçi yapmak onun sonunu getirir. Buna ortak olanları tarih affetmez" diye yazdı.
 
Bu satırları, partiyle bir süredir kavgalı olan bir kişinin yakınmasından ibaret görmemek lazım.
 
CHP'deki mezhepçi dalgadan Alevi vatandaşlarımız bile rahatsız duruma geldi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.