Bu başıboşluğa kim dur diyecek?

Adli vakalara bakarsanız şiddet, öfke ve dehşet toplumu olma yolunda hızla ilerliyoruz. Medyaya yansıyan fotoğraf korkunç.

 

Geleneksel medyada editöryal kontrol var. Dijital mecralarda ise akılalmaz bir başıboşluk var.

 

Sultangazi'de üç yaşındaki çocuk otomobilin altında kaldı. Büyükçekmece'de 12 yaşındaki çocuk akranı tarafından bıçaklandı. Diyarbakır'da damat kurşunlandı.

 

Vahşet görüntüleri buzlanmadan olduğu gibi, döndürülüp döndürülüp verildi.

 

Çocuklar da görüyor bunları! Kim bilir bilinç altlarında nasıl tahribat oluşturuyor? Yok mu bir çekidüzen! Buna kim dur diyecek?

 

 

 

İnsan kiraların arttığına sevinir mi?

 

 

 

Gazetelerde yazı dizilerinin neredeyse unutulduğu bir dönemde Milliyet'te güzel tefrika çıktı. Tunca Bengin, bölgeyi gezip "Değişen Güneydoğu'nun hikâyesi"ni aktardı. Bengin, coğrafyada çatışma dönemlerinde de bulunmuş. Dolayısıyla geçmişle bugünü mukayesesi çarpıcıydı. "Dükkânlar açık, kapalı kepenkler yok. Her yer cıvıl cıvıl..." diyor yazar: "Millî takımın maçını zor izleyemediğimiz yerde millî takım maç yapıyor. Habur Çayı kenarında arı kovanları var. Geçim kaynağı artık koruculuk değil seracılık. Muhtarlar turistler için otel istiyor. Kaçakçılık bitti, katırlar emekli oldu. İHA, SİHA’lar devrede. Huzur yolları geliyor. Üzümlü, Aktütün kartal yuvası."

 

Anlattığına göre; Hakkâri'nin derdi çöpmüş; başkanların gündeminde barınaklar, hayvan kısırlaştırma merkezleri filan varmış.

 

Şehirlerin ortak sorunu batı illerinde olduğu gibi yüksek kiralarmış... Ne mutlu.

 

İnsan yüksek kiraların konuşulmasına memnun olur mu? Geçmişin kan, kaos, çatışma günlerini hatırlayınca evet neden olmasın?

 

 

 

Ucuzluk

 

 

 

Habertürk moderatörü Afşin Yurdakul, on yıldır çalıştığı kanala veda etti. Giderken de "Gazetecilik büyük bir kıskaçta, ifade özgürlüğü yok. Nefes alamıyoruz" mealinde şeyler söyleyip bombayı bıraktı. Millet de sandı ki istifa etti. Hakikati, Habertürk resmî açıklama yapınca öğrendik. Meğer kızımız Şikago Üniversitesinde çalışan bir Türk profesörle evlenmiş, ABD yolcusuymuş! Neyse ki kanalı 'ucuz kahramanlığa' fırsat vermedi.

 

Yurdakulgiller, gazeteciliği sorgulayacaksa önce her akşam moderatörlüklerini yaptıkları boş beleş tartışma programlarını kafaya taksınlar!

 

 

 

Yandaşlığın başlığı

 

 

 

Cumhuriyet Halk Partisi 100 yaşında. Cumhuriyet gazetesi büyük puntolarla "kutlu olsun" başlığını attı. Bağımsız bir gazete bir partinin yıl dönümünü böyle kutlar mı?

 

Bu ifade, Cumhuriyet'in "parti gazetesi" olduğunun ispatıdır. Başkasına 'yandaş' diye kulp takıyorlar, kendileri yandaş bile değiller.

 

 

 

Rakip içeride

 

 

 

CHP, 100. yılı reklamında büyük bir rezalete imza attı. Videoda Mehmetçik diye Rum çeteler gösterildi!..

 

Medyadan sorumlu genel başkan yardımcısı Eren Erdem skandalın patladığı gün bir de "Seçimde Kılıçdaroğlu'nun rakibi Erdoğan değildi; Putin’di, Orban'dı" diye açıklama yaptı. Kemal Bey'in içerideki beceriksizlerden büyük rakibi mi var!

 

 

 

Buyurun ‘Şen’liğe

 

 

 

Tartış(ama)ma programlarının vazgeçilmez ismi Ersan Şen, kendi kanalını kuruyormuş. İsmi de "Ekol TV" olacakmış.

 

"Ersan Şen ile her telden" daha çok yakışırdı oysa. Adam her konuda uzman!

 

 

 

'Yar'dır Mesut

 

 

 

Mesut Yar, NTV'de sabah programı sunuyordu. Ara ara denk geliyordum. NTV gibi 'yorumsuz' bir kanalda fazla 'kekre' duruyordu. Sözcü'ye geçmiş. Yerini bulmuş. 'Yar'dırır artık!

 

 

 

Kediler ve şapkalar

 

 

 

İki Rus pilot Ukrayna'ya iltica etti. The New Voice of Ukraine'e röportaj veren pilotlardan biri, bir Rus generalin Ukrayna'daki savaş sırasında kedisini taşımak için helikopter kullandığını, 183 kilometrelik yolculuk sırasında kediye başka bir helikopterin korumalık yaptığını söyledi. Doğru da olabilir, propaganda da... Ama 28 Şubat döneminde bizde kudretli paşaların şapka için helikopter kaldırdığı yazılıp çizilmiş ve yalanlanmamıştı...