Demokrasi ayıbı

CHP'nin gazetesi Cumhuriyet'te "Demokrasi ayıbı" başlıklı bir haber çıktı. Başka illere göç eden 3,2 milyon depremzedenin oy kullanamayabileceği belirtilen haberde şu ifadeler yer aldı:

 

Oysa kazın ayağı öyle değilmiş. Manşetten deşifre ettik.

Depremzedenin Nüfus İdaresine yaptıkları başvurulara ilişkin evrakları, ilçe seçim kurullarına götürmesi gerekiyormuş. AK Parti, kolaylık için belgeyi nüfus idaresi YSK’ya göndersin diyormuş. Ama muhalefetin itirazları sonucu bu yapılamıyormuş. Hâlen 2 milyon seçmenin şehri dışında olduğu bunların yüzde 10'unun bilgilerini güncellediği belirtiliyormuş.

 

Esasına bakılırsa ayıp içinde ayıp yaşanıyor.

 

Bir hafta önce deprem bölgesindeydik. 500 km kadar yol gittik. Adana'dan Osmaniye'ye oradan Nurdağı ve Gaziantep ve devamında Antakya'ya... Gördüğümüz manzara korkunçtu. Osmaniye, Gaziantep yaralıydı. Nurdağı, İslahiye büyük oranda yıkılmıştı. Kırıkhan, Defne, Antakya dümdüzdü. Düşünün bir de bunun bizim görmediğimiz Maraş'ı, Adıyaman'ı, Malatya'sı, Elâzığ'ı, Diyarbakır'ı, Kilis'i, Gürün'ü, Adana'sı var. Ülkenin yedide biri yıkıldı. 50 binin üzerinde kişi hayatını kaybetti. Canını kurtaranlar kentlerde, konteynerlerde; ayakta zor duran evlerinin yanında kurdukları çadırlarda hayata tutunmaya çalışıyor...

 

Evler sahiplerinin başına yıkılmış, şehirleri tarumar olmuş, kimi ailesinin tamamını kaybetmiş, yüz binlercesi başka şehre göçmüş. Geçmişi gitmiş, geleceği flu insanların.

Ülkede büyük bir enkaz var. Vatan yaslı. Böylesi acı bir ortamda sandık hesapları yapmak, niyet okumak, kavga zemini oluşturmak vicdansızlık, izansızlık, insafsızlık.

Normal bir ülkede böylesi bir ortamda ne sandık mevzu olur ne seçim.

 

 

Hasan Cemal, HDP'den (Yeşil Sol) milletvekili adayıymış.

1944 doğumlu Cemal, 79 yaşında. Seçilirse muhtemelen en yaşlı üye sıfatıyla Meclis'in açılışını yapacak.

 

Kendisi Osmanlı'nın yıkımına yol açan üç kişiden biri olan Cemal Paşa'nın torunudur.

 

68 kuşağının da önde gelen Marksistlerindendir.

Sosyalist devrim hayalleri kurarken 12 Eylül sonrasında darbe karşıtı oldu.

 

Turgut Özal'a yakın görüldüğü için yayın yönetmeni koltuğunda bulunduğu gazetesinde "Kemalistler-Cemalistler" kavgasına yol açtı.

 

'Çözüm süreci'nin hararetli savunucularındandı. Kandil'e gidip defalarca teröristbaşlarıyla röportajlar yaptı.

Dedesi Ermeni meselesinin baş sorumlularındandı. O ise "Ermeni soykırımı" mesajları paylaştı.

 

"İmralı tutanakları" deşifre olunca yazılı basını terk edip dijitalde konumlandı. Ara ada geçirdiği "Erdoğan atakları" dışında ne dediği, ne yazdığı kimsenin umurundaydı.

Kandil'e gide gele ünsiyet kurmuş olmalı ki Kandil'in güdümündeki partiden adaylığı için yelken açtı.

"Cemal" kod adlı Murat Karayılan da görüştüğü teröristbaşlarından biriydi.

 

Dağda "Cemal", Meclis'te "Cemal"... Alın size "Cemalist ittifakı..."

Kim diyor bunları?

 

İki belediye başkanını cumhurbaşkanı yardımcısı yapmaya çalışan, cumhurbaşkanın yetkilerini altıya bölmekte beis görmeyen CHP yandaşı, iktidar muhalifi basın!

Şimdiden mızıkçılık yapıyor, muhtemel yenilgilerine bahane arıyorlar.

İyi Parti'li Yeniçağ gazetesinin yazarı Yavuz Selim Demirağ "HDP'nin ne kadar vatansever olduğunu, en az bizim kadar bu ülkeyi sevdiklerini ve bu ülke için endişe ettiklerini bugün aldıkları aday çıkarmama kararıyla anladık" dedi.

 

Erdoğan düşmanlığı gözlerini bu kadar kör etmiş. Utanmasa eline silah alıp dağa çıkacak. Vatanseverlik lafta; bölücü ile ‘milliyetçi’ bir safta! O nasıl bir 'milliyetçilik'se tabii!