Fulya'nın umresi Göksu'nun namazı

Sesli Dinle
A -
A +
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Körfez ülkelerine kritik bir ziyaret gerçekleştirdi ve çok önemli anlaşmalara imza attı.
 
Ne var ki tarihî gezi, Erdoğan'ı takip eden gazetecilerden Fulya Öztürk'ün umresi kadar gündem olmadı. Öztürk, Kâbe ziyaretini sosyal medya hesabından paylaşınca, hakkında linç kampanyası başlatıldı.
 
Oysa geçmişte Suudi Arabistan'a giden bütün cumhurbaşkanı ve başbakanları takip eden gazeteciler Suudi Arabistan protokolüyle veya münferit olarak umre yapmıştır.
 
Bu gezide de uçağa davet edilen bütün gazeteciler Beytullah'ı ziyaret etti. O gün bir otobüs ayarlanıyor. Aralarında milletvekili, bürokratlar ve gazetecilerin de bulunduğu 30 kişi Kâbe'ye gidiyor. Ne var bunda?
 
Devlet başbakanının gezilerine katılan bütün gazeteciler az çok böylesi ayrıcalıklardan yararlanır. ABD Başkanını takip ediyorsan da bu böyledir.
Kaldı ki Fulya Öztürk 'ekâbir' bir gazeteci değil. Mesleğin yerlerde süründüğü bir dönemde farkını ortaya koyup muhabirliğin, haberciliğin esası olduğunu ispat etti. Manavgat yangınında alevlerin ortasındaki çırpınışı gözlerimizin önünde...
 
İkinci haksızlık Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'ya yapıldı. CNN Türk'e konuk olan Göksu'nun program arası namaz kıldığı görüntülerini muhalif kesim manşete taşıdı. Seçim geliyormuş, Göksu şov yapıyormuş!
Fulya'nın umresi Göksu'nun namazı
 
Danışmanlarına sordum. Olay şöyle cereyan ediyor: Göksu, on dakikalık reklam arasında namazı vakti geçmeden eda etmek istediğini söylüyor. Mescide inmeden stüdyonun bir köşesine seccade seriliyor. Ekibinden biri fotoğrafını çekip hesabında paylaşıyor. Görüntü çığ gibi yayılınca da siliyor. Ama iş işten geçiyor. Yeryüzü, Müslüman için ibadethanedir. Temiz olan her yerde namaz kılınır. Göksu da öyle yapmış. Namaz, Başkan'ın hayatının parçası. Fikri, zikri ortada. Neye kime şov yapsın? Caminin yolunu seçim öncesi hatırlayanlar, mitingde "Her gün cuma namazı kılıyorum" diyenler gibi muhafazakârlara hoş görülmeye ihtiyacı mı var?

Fon deşifre oldu

Halk TV ile CHP arasında ipler kopmuş. CHP Genel Merkezi, bir tebligat gönderip kanalla aralarındaki sözleşmenin tek taraflı feshedildiğini bildirmiş.
Kararı duyuran Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem, sözleşmenin Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay denetimine tabi olduğu vurgusunu yaptı! Erdem "yasal" diyor yani. Yasal ama etik değil!
 
Halk TV, parti yönetiminin basın ve grup toplantılarını para karşılığında yayınlıyormuş. CHP yandaş kanalını canlı canlı fonluyormuş. Böylece 'duygusal' ilişkisi deşifre oldu. Hem de kendi elleriyle.
 
Normal şartlar altında CHP yönetimi "Halk TV ile ilişkimizi bitiriyoruz" diye açıklama yapar mıydı? Besleme oldukları ortaya çıkacağı için hayır!
 
Belli ki sopa gösterilmek isteniyor.
 
Çünkü bütün CHP yandaşı gazeteciler Kılıçdaroğlu'nun karşısında konumlandı. Tarihte görülmediği şekilde hücum ediyorlar.
 
Bu karar, CHP içindeki Kılıçdaroğlu-İmamoğlu kavgasından bağımsız değil. Nitekim Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarıyla toplantısında "Hangi gazetecilerin nerelerden paralar aldığını, maaşlar aldığını biliyorum" demiş. Önümüzdeki günler, ilginç gelişmelere gebe.

İyi ki dışarı çıkmıyorlar!

Kurban Bayramından sonra izne ayrıldım. Tatile çıkarken 24 liraya aldığım benzin, dönüş yolunda 34 lira oldu. İki haftada on lira bindi. Yollar buna rağmen doluydu.
 
'Antalya bu sene kalabalık' diyorlardı. Bence geçen yıllardan farkı yoktu. Sokaklarda eskisi gibi yabancı turistlere çok rastlamadım. Ama uçakların biri iniyor, diğeri kalkıyordu. Belli ki gelenler, otellerinden dışarı çıkmıyor.
 
Nitekim Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu Başkanı, önceki gün 'her şey dâhil' sisteminden vazgeçilmesi çağrısında bulundu; turizm gelirinden esnafın da faydalanmasını istedi. Talebinde haklı mı, bilemem! Ama turizm beldelerimiz acayip pahalı. Kusura bakmayın esnafın insaf terazisi şaşmış. Şehrin göbeğinde sıradan bir kafede su 17, ayran 35, fincan çay 42, soda 45, limonata 75 lira. Ötesini söylemiyorum. Diyeceksiniz ki turiste ucuz. Hayır onlara da pahalı. Bu yüzden başka ülkelere kaçıyorlar. Bayramdan önce Antalyalı bir turizmcimiz "Ruslar, Almanlar, Hollandalılar, İngilizler Mısır'ı tercih ediyorlar. Çünkü, Türkiye'ye göre yüzde 50 daha ucuz" diyerek turisti başkasına kaptırdığımızı söylemişti. Türk tatilciler bile aynı sebepten Mısır'a gidiyormuş.
 
Bizde herkes birbirini kazıkladığı için biz bize ses çıkarmıyoruz. Ama elin oğlu ucuzu gördü mü kaçar! Bu gidiş gidiş değil. Ona göre...

Büyük hayal kırıklığı

> CHP lideri, en yakınındaki adamdan bile habersiz gizli kapaklı protokol imzalıyor.
 
> Ardından en yakınındaki adamlar, Zoom'da Kılıçdaroğlu'na karşı gizli toplantılar tertipliyor.
 
> Dört ay önce grup toplantısında Kılıçdaroğlu için hüngür hüngür gözyaşı dökenler, son tekmeyi vurmak için fırsat kolluyor.
 
> Seçim öncesinde Kılıçdaroğlu'nu yağlayıp ballayan kalemşorlar, 'artık git be adam' diye yırtınıyor.
 
> Muhalefet cephesi darmaduman. Candaş kalemlerin öfkesi malum. Ama bu sıralar en büyük hayal kırıklığını Kılıçdaroğlu'nu "mücahit" ilan edenler değil, Karar yazarları yaşıyor!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.