Gazetecilik onuru

Sesli Dinle
A -
A +
Reklamcılar Platformu iki hafta önce bir açıklama yaptı. Mevzu reklamcıların maaşlarıydı. Açıklamada Türkiye'de reklam sektörünün her geçen gün büyüdüğü, buna karşılık reklamcıların aldığı ücretlerde gerileme olduğu, maaşlar arasında uçurum bulunduğu, yeni mezun reklamcılara en az 22 bin lira verilmesi gerektiği ifade edildi.
 
Bir hafta sonra benzer bir açıklama Ekonomi Gazeteciler Derneği'den geldi. Ekonomiciler de medya çalışanlarının aldığı ücretlerin eridiğini, tecrübeli bir muhabirin on yıl önce asgari ücretin üç katı kadar maaş aldığı ancak bugün başa baş seviyesine indiğini, meslekte iki yılı dolduran bir muhabirin en düşük aylık ücreti, en düşük memur maaşından az olmaması gerektiğini söyledi.
 
Sonra televizyon yorumcuları Nagehan Alçı ile Rasim Ozan Kütahyalı'nın boşanma davaları gündem oldu. Alçı'nın kocasından tam 40 milyon lira tazminat talep ettiği ortaya çıktı.
 
Ardından bombayı Halk TV'nin sahibi Cafer Mahiroğlu patlattı. Mahiroğlu, CHP'nin adam başı aylık 150 bin lira verip trol ordusu kurduğunu, bir gazete sahibine 100-150 bin lira (paylaşımları için olsa gerek) teklif edildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, 'maaşlı gazetecileri biliyorum' diyerek karşısındaki kimi gazetecilerin 'beslendiğini' söylemişti. OdaTV göz önündeki CHP’li isimleri tek tek arayıp sormuş. Kimse üstüne alınmamış tabii.
 
Fi tarihinde başka bir gazetede çalışan cevval bir dostumuz CHP'li bir belediyedeki yolsuzluğu ortaya çıkardı. Bir hafta boyunca yazdı. Başkanın adamları 'sus payı verelim' diye haber göndermişler. Yazmaması karşılığında otomobil vadetmişler. Mesleği onuruyla yapan hangi adam kabul eder? Kabul etmemiş tabii. Ama belli ki adamlar bu işe teşne.
 
Alışmışlar mamalamaya.
 
Öyle şeyler duyuyoruz ki...
 
Kendilerinin nasıl yüce gazeteci olduğunu anlatıp her türlü herzeyi yiyenler, iş adamları adına tetikçilik yapıp söğüşleyenler, para karşılığı haber yazıp algı oluşturanlar, trol çetesi kurup adam ‘linçleyenler’...
 
Hasılı tuz kokalı çok oldu! Hele CHP medyası... Lağım akıyor!..
 
Mesleğin biraz onuru kaldıysa onu da en başta perde gerisinde 22 bin lirayı hayal olarak görenler temsil ediyor.

'Merkez'deki medya

Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, kamuoyu önüne çıktı. İlk basın toplantısında heyecanlı olduğu belliydi. Ama kendinden emin bir görüntü verdi. Soruları tek tek cevapladı.
 
Ekonomistler aldıkları cevaplardan ne kadar tatmin oldu bilemiyorum ama Erkan medyadan bol bol alkış topladı. Görünen o ki 'paranın patronu' ilk sınavını geçti.
 
Benim, açıklamalardan ziyade, gelen sorular dikkatimi çekti. Bir defa çok teknikti. Saydım, Başkan'a 20 soru yöneltildi.
 
Fox, NTV, Reuters, CNN Türk, APara, Ekotürk, Ekonomi Gazetesi, Sözcü, Habertürk, Medyaskop, TV100, Bloomberg, Dünya, Sözcü, Sabah gazetesi muhabir ve yazarları soru sordu. Japon Nikkei gazetesinin muhabiri bile vardı.
 
Sözcü gazetesi o kadar sevinmiş ki "Muhabirimiz MB Başkanı'na 'Çarşı pazara çıktınız mı?' diye sordu, bakın ne cevap aldı..." diye büyük puntolarla haber yaptı.
 
Toplantıya iktidara yakın gazeteciler pek ilgi göstermemişlerdi. Merkez'in toplantısında eski "merkez medya" havası vardı biraz.
 
MB'nin basın birimi medya kuruluşlarına link atmış, akredite olmalarını istemiş. Formu dolduran gelip sorusunu sormuş. Olması gerektiği gibi olmuş.

Neticeye bak!

Hatice Karahan 2017 yılında Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı olarak atandı. O dönem doçent olan Karahan, Yeni Şafak gazetesinde yazıyordu.
 
Ataması yapıldığında bütün CHP medyası, ne mezuniyetine ne akademik kariyerine ne tecrübesine baktı. Başörtülü olmasından dem vurup "Yeni Şafak yazarı Saray'a danışman oldu" diye yazdılar.
 
Aynı Karahan Hoca, geçen hafta Merkez Bankası Başkan Yardımcılığına getirilince Boğaziçi mezunu olduğunu hatırlayıp liyakat güzellemesi yaptılar. Ne ikiyüzlü insanlar!

"Karatay yasağı" geri mi geliyor?

Sağlık Bakanlığı ilginç bir yönetmeliğe imza attı. Bundan böyle ekrana çıkan hekimler, konuşmadan evvel 12 maddelik taahhütname imzalayacaklar.
Bilgilendirmede alanları dışına çıkmayacaklarını, halkı paniğe sevk edecek şekilde konuşmayacaklarını, mevzuatla tıbbi işlem olarak tanımlanmamış yöntemleri anlatmayacaklarını, kesinlik vadedecek şekilde konuşmayacaklarını taahhüt edecekler.
 
Açıklama ve konuşmalar, bir komisyonca incelenecek, aksi durumda hareket edenlere yaptırım uygulanacak. RTÜK de programın yayınlandığı kanala ceza kesecek.
 
Pandemi döneminde benzer maksatla, gıdada bilim kurulu oluşturulmak istenmişti, aynı tartışmalar yaşanmıştı. Kamuoyuna "Karatay yasağı" olarak geçen düzenleme tepki üzerine rafa kaldırılmıştı. Bu da diğerlerinden farklı değil.
 
Bakanlık ekrandaki şarlatanlara geçit vermesin, sağlık hizmetini pazarlamayı engellesin. Ama ifade özgürlüğü de bahaneyle kısıtlanmasın. Öyle ya...
 
Halkı paniğe sevk etmenin ölçüsü ne mesela? Hâkim söylemin dışına çıkanlar konuşabilecek mi? Bunlar muallak!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.