Gönül yapmaya geldik

A -
A +

*Tiran

 

 

 

Medya hakikatleri yansıtma konusunda iyi bir sınav vermiyor bir süredir. Sosyal medyadaki bilgi kirliliği, çağın en büyük problemi hâline geldi. Haberciliğin özü de esası da "teyit" oldu artık. Peki küresel medya çeteleri dünyaya manipülasyonlarla kendi gerçeklerini dayatmaya çalışırken biz teyit mekanizmasını nasıl kuracağız? Asli hinterlandımızdaki ülkelerle nasıl ortak fikir geliştireceğiz?

 

Türkiye'nin yurt dışındaki sivil yüzü, "kültür akıncısı" Yunus Emre Enstitüsü, bu soruların cevabını bulmak maksadıyla güzel bir adım attı. 68 ülkede 88 kültür merkezi bulunan enstitü, faaliyet gösterdiği ülkelerdeki yabancı meslektaşlarımızla, Türk gazetecileri buluşturuyor. Medya buluşmalarının ilki Bosna Hersek'te, ikincisi Sırbistan'da üçüncüsü Arnavutluk'ta yapıldı. Biz de üçüncüsüne katılma imkânı yakaladık. Gönül coğrafyamızın müstesna şehirlerinden, her karış toprağı ecdattan izler taşıyan Tiran'da, Arnavut gazetecilerle istişare ettik, fikir alışverişinde bulunduk... Çarpıcı tespitler, duygulandıran sözler işittik.
Arnavutluk küçük bir ülke. Ama Türkiye için anlamı büyük. 500 yıllık ortak geçmişimiz var. Türkiye'de mukim olan Arnavut sayısı, Arnavutluk'ta yaşayanlardan belki fazladır.
Son yıllarda Türk dizileri, komünist yönetimin halkın üstüne attığı külü kaldırmış. Köz yeniden canlanmış. Şimdiye kadar 8 bin genç Türkçe öğrenmiş. Birçoğu ülkemize okumaya gelmiş. Mesela bize simultane tercüme yapan Kristjana onlardan biriydi. Rüyasında bile ülkemizi gören bu munis genç kızımız ve onlarcası, gönül köprümüzün gelecekteki bağları...
Etkinliğe onur konuşmacısı olarak katılan dil ve kültür bilimci Prof. Dr. Lindita Xhanari Latifi, komünist yönetimin 45 yılda Türkiye'yi kendi gibi düşünen yazarlarla anlattığına dikkat çekerek şöyle dedi:

 

"45 yılda, sadece 4 Türk yazarın kitapları okutuldu. Ama o yıkıldı. 15 yılda 200'den fazla Türkçe eser dilimize çevrildi. Türkçe, Arnavutça tercümede 3. sırada. Bir zamanlar 'Elveda Rumeli' dizisi vardı. Elveda yok! 'Merhaba' var, hoş geldiniz, hoş bulduk var..."
Gönül yapmaya geldik

 

Ne hoş sözler değil mi?

 

Arthur Bejzade, 31 yıllık gazeteci. Sözlerine "merhaba kardeşler" diye başladı... Türkiye'ye en fazla giden insanlardan biri olduğunu söyledi. Belgesel çekimi için Anadolu'yu karış karış gezmiş. Arnavutların yaşadığı köyleri tek tek ziyaret etmiş. Yerel kanalda "Köprü" diye bir program hazırlıyormuş. Her hafta 30 dakika Anadolu rüzgârı estiriyormuş. "Türkiye, Arnavutlar için bir kapı oldu. 15 yüzyıldan beri iç içeyiz. Şemseddin Sami'den Mehmet Akif'e kadar Türk tarihinde etkili olan birçok Arnavut var. Bunları anlatmak lazım. Bir kişiyle olmaz bu. Birçok gazeteci lazım" diyor.

 

Agim Baçi, ülkesinin en ünlü gazeteci ve eleştirmenlerinden biri. Baçi, Türkiye ile ilgili gelişmelerin hep 'doğu' haberi olarak yansıtılmasından şikâyet etti. Ve şunları söyledi:

 

"Sizi kültürel ve manevi olarak yakın hissediyoruz. En çok sevdiğimiz yolculuklarımız, İstanbul ve Ankara'ya yaptığımız. Güçlü bir Türkiye, Arnavutluk için şans..."
Haber ajanslarımızın Tiran temsilciliğini yapan Malik Hasa da iki ülke ilişkilerinin istenilen noktada olmadığından dert yandı. Üniversiteyi Bursa'da okuyan Hasa şu ifadeyi kullandı:

 

"Türkiye'nin güvenliği Adriyatik'ten başlar Medine'de biter. İşe önce haber dilinden başlamalı. Bir medeniyet mücadelesi veriyoruz."

 

Arnavutluk'un yüzde 79'i Müslüman. Sokakları, insanları hiç yabancı değil. Kendinizi başka bir ülkede hissetmiyorsunuz. Vitrinler Türk ürünleriyle dolu. Ünlü mağazaları Türk. Ülkenin en büyük bankası da Türk. Ülkede 600 Türk şirketi faaliyet gösteriyor.

 

Türkiye şimdiye kadar 580 proje geliştirmiş. Camiler, tekkeler saat kuleleri onarmış. 200 öğrenci Türkiye burslarından yararlanmış. Türkiye Maarif Vakfı'nın tek üniversitesi Arnavutluk'ta. Gelgelelim FETÖ'nün aktif olduğu ülkeden biri Arnavutluk!.. Tiran Meydanında Diyanet'in yaptırdığı büyük bir cami var ama FETÖ etkisi yüzünden kaç yıldır açılamıyor. Bunu kırmak için Türkiye mücadele ediyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dün ülkeyi ziyaret etti. Biliyoruz ki masadaki konu başlıklarından biri buydu.

 

Yunus Emre Enstitüsü Kültürel Diplomasi Akademisi Koordinatörü Dr. Melih Barut, "Yunus Emre'nin 'Gelin tanış olalım' sözünü sahada etkinliklerle icra ediyoruz" diyor.
Tanış olmak. Tam olması gereken bu. Biz birbirimizi biliyoruz ama yeteri kadar tanımıyoruz.

 

Gönül coğrafyamızla ortak bir bakış açısı geliştirmek, hadiselere aynı refleksi göstermek hem Türkiye'nin hem de dost ve kardeş ülkelerin menfaatine.

 

Türkiye'nin kendi iç siyasetinin kısır çekişmelerinden kurtulması gerekiyor. Bu noktada medyaya büyük görev düşüyor. Ve Yunus Emre Enstitüsü "medya buluşmaları" tertipleyerek büyük iş yapıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.