Sınavı geçtin Süleyman Abi...

İyi bir yazardı Süleyman Abi. Kıvrak bir kalemi vardı. Çok iyi okunurdu yazıları.

 

1 Ocak 2018'de "Bundan tam 34 yıl önce evlere ve iş yerlerine dağıttığım, sokakları dolaşarak sattığım gazeteye yazar olarak geri dönmenin tarifsiz heyecanını yaşıyorum" diyerek elinizdeki gazetede yazmaya başladı.

 

İnandıklarından taviz vermedi. "Doğruya doğru, eğriye eğri" dedi. Yeri geldi "Bunları yazmayalım mı?" diyerek makam sahiplerine dost ikazında bulundu.

 

İlk yazısında "13 yaşımda 'Sen, bu faşistlerin gazetesini satmayacaksın' uyarısını dinlemediğim için okul hayatımı haksızca ve vicdansızca sona erdiren... On yıllar sonra kaza yaptığı otoyolda can veren o adamın üzerine yaprakları örtülen gazetedir Türkiye gazetesi..." anekdotunu paylaşmıştı.

 

Ne hazindir ki 2021'de hiç ilgisi olmadığı bir kavganın ortasında buldu kendini.

 

"Üzerimde oluşan bir şaibe varken köşe yazarlığına devam etmeyi onurum kabul etmiyor" diyerek müsaade istedi.

 

"Düştüğüm yer, Yusuf'un kuyusudur. Ama Allah'ın izniyle ben bu kuyudan çıkarım" dedi.

 

Ancak gam bünyesini perişan etti. Kansere yakalandı. Daha 52 yaşında aramızdan ayrıldı.

 

Bu sınavı da atlatacağını söylüyordu. O, ağır bir bedel ödeyerek sınavı geçti. Ama onu ademe mahkûm edenler sınavı kaybetti.

 

Süleyman Özışık Abiye Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabırlar diliyorum.

 

 

 

"Malzeme" bu!..

 

 

 

Arkadaşımız Ömer Temür, çiftçinin nabzını tuttu. Biz de "Buğday tüccarın insafına kaldı" manşetini yaptık.

 

Haber, sabah programlarındaki mevzulardan biri oldu.

 

Bir televizyon kanalında sunucu TMO'yu "Türkiye Malzeme Ofisi" diye okudu.

 

Merak ettim, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin adını hiç mi duymamış.

 

Meğer hanım kızımız kariyerine ekonomi muhabirliğiyle başlamış.

 

 

 

Ne diyeceğimi bilemedim

 

 

 

Disney Plus, milyonlarca dolar harcadığı "Atatürk" dizisini Ermeni diasporasının baskısı üzerine yayınlamama kararı aldı.

 

Haberi ilk Yeni Şafak 'patlattı'. Gazete takip eden günlerde yeni haberler yaptı. Tartışma, medyada gündem oldu.

 

Bir yazar dostuma haberin kupürünü atıp "Ne diyorsun?" diye sordum. "Kemalistler gülüyordur" dedi.

 

Ertesi gün Fatih Altaylı "Disney bizim 100 yıldır Atatürkçü yapamadığımız güruhu bir günde Atatürkçü yaptı" yorumunda bulundu.

 

Ne diyeceğimi bilemedim!..

 

 

 

 

 

Değişim, iktidar medyasında!..

 

 

 

Seçimin üzerinden kırk gün geçti. Ne CHP ne de medyası seçim yenilgisinin şokunu atabildi.

 

Kılıçdaroğlu'nun karşısında pozisyon alan köşe yazarları, ekran yorumcuları, program sunucuları, sosyal medya fenomenleri CHP liderini istifaya çağırdı.

 

Oysa ortada bir fatura varsa bunda onların da büyük payı bulunuyordu. CHP lideri "sizi maaşa bağlayanları biliyorum" diyerek aba altından sopayı gösterince hepsi çil yavrusu gibi dağıldı. Görünen o ki candaşlar mahallesinde eski devran sürecek.

 

Değişim ve dönüşüm yine iktidar ve medyasında olacak. Nitekim...

 

* Milliyet'te Genel Yayın Yönetmeni Mete Belovacıklı görevini, gazetede başarılı köşe yazılarına imza atan Özay Şendir’e devretti.

 

* TürkMedya'da büyük değişim yaşandı. 24 TV Genel Yayın Yönetmeni Murat Çiçek, grubun yeni CEO'su oldu. Çiçek'in yerine Haber Koordinatörü Ömer Özkök atandı.

 

* Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak 15 yıldır sürdürdüğü görevine veda etti. Yerine yardımcısı Metin Yüksel getirildi.

 

 

 

Boşboğazlık düzenlemesi

 

 

 

Sağlık Bakanlığı, ekrana çıkacak doktorlara 12 maddelik taahhütname imzalaması yönünde bir uygulama getirmişti.

 

Türkiye Futbol Federasyonu da RTÜK ile bir görüşme yaptı. Ömer Faruk Ünal, orada ne konuşulduğunu araştırdı.

 

Futbol yorumcularına da çekidüzen geliyormuş. Kimileri ekrandan "maçı sattı, emir aldı" diye işkembeden konuşamayacakmış.

 

İddianın belgesi yoksa, kanal bile kapatılabilecekmiş!

 

Çerçevesi iyi ayarlanır, ifade özgürlüğünü sınırlamazsa iyi... Peki çözüm olur mu? Sanmam.