İki cevizle verilen değerler eğitimi

Sesli Dinle
A -
A +
Prof. Dr. Suat Ungan
Trabzon Üniversitesi
ungan@trabzon.edu.tr
 
5-6 yaşlarımdayken annem beni cevizlerimizi toplamaya gönderirdi. Ancak cevizlerimizi toplarken diğer ağaçlardan düşerek bizim cevizlerle karışan komşunun cevizlerini de toplar eve getirirdim. Annem eline uzun bir sopa alır, iskemleye oturur ve sonra topladığım cevizleri yere dökmemi isterdi. Ben cevizleri döktükten sonra annem elindeki sopa ile bazı cevizleri sağa sola itekleyerek, “Bunlar bizim ağacın cevizleri değil, sen toplarken dikkat etmemiş, komşunun cevizlerini de getirmişsin” diyerek elime sopa ile hafifçe vururdu. Sonra “Oğlum bunlar haram, götür bunları aldığın yere hemen bırak!” derdi. Ben de utana utana kimsenin göremeyeceği şekilde gider, cevizleri korka korka yerine koyarak hemen oradan uzaklaşırdım…
 
Yukarıdaki olayı kadim dostum Prof. Dr. Ali Fuat Arıcı, Erzurum günlerimizde yaptığımız sohbetlerde anlatır, başkasının bir cevizini izinsiz almanın utancını küçükken annesinin kendisine yaşattığını dile getirir, bugün bile yapacağı bir yanlış davranışta, annesi olan hatırasının hemen aklına geldiğini ifade ederdi.

KOZUNU PAYLAŞMAK…

Dilimizde “kozunu paylaşmak” diye bir deyim vardır. “Koz” kelimesi Farsça “kûz” kelimesinden bozma ceviz manasına gelmektedir. Bu deyim kuvvetle muhtemelen birbirine yakın olan ve yere düşünce karışan cevizlerin paylaşımında çıkan kavgalar sebebi ile dilimize yerleşmiştir. Bir yanda cevizleri paylaşmak için birbiri ile ölümüne mücadele eden bir davranış, diğer yanda ise komşunun tek cevizine dikkat ederek onun hemen yerine bırakılmasını isteyen iyi bir niyet.
 
Toplumlar değerler üzerine kurulur. Bir değerin hayat boyu devam etmesi, kişide davranışa dönüşmesi için o değerin aktarıldığı aracı unsurların etkili olması gerekmektedir. Değere kaynaklık edenler kadar, değere aracılık eden unsurlar da çok önemlidir. Kaynak ve aracının uyumu, hedef kitlenin değeri benimsemesinde ve arzu edilen davranışa dönüştürmesinde en faal güçtür. Değerin ifade edilme zaman ve zemini de çok önemlidir. Böyle durumlarda iki ceviz ile verilen eğitim bazen onlarca kişi ve farklı yöntemlerle verilen eğitimden daha etkili olabilmektedir. Çünkü değer ilk zamanlarda taklitle öğretilebilir.
 
İnsanın yaradılışında olan mükemmelliğin çevre şartları ile desteklenmesi ve kuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Çevresel şartlar insanın fıtratını bozucu, onu baştan çıkarıcı nitelikte olursa bir zaman sonra kişi maruz bırakıldığı ortama ayak uydurma zorunda kalabilir. İnsanı güzelliğe itecek çevresel şartların çeşitlendirilmesi ve zenginleştirilmesi aynı zamanda hayatla uyumlu hâle getirilmesi gerekmektedir.
 
Değerler, insanın fıtratında olan ahlakın zuhur etmesini ve kişide temellük etmesini kolaylaştırmaktadır. Bu sebeple ahlaka işaret eden unsurların kuru bir söylem üzerinden arındırılıp hayatın bir parçası hâline getirilmesi ve günlük hayatta tekrarlanması gerekmektedir.
 
İnsanların çevrelerinden gördükleri güzellikleri zihinsel/bilişsel olarak kabul etmeleri daha kolay olmaktadır. Bu yüzden insanın çocukluk dönemlerinde öğrenmiş olduğu güzellik, doğruluk, sevgi, merhamet gibi unsurlar onun sağlam bir karakterinin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Bu temeller üzerinden inşa edilen değerlerin somut, kavranabilir olması, onun kabullenilmesini kolaylaştırır. Değer ve ahlak birbirine yakın unsurlardır. Değer ahlakı besler, onu zenginleştirir, onun önünü açar ve zamanla onunla özdeşleşir.
 
Ferdin yetişmesinde ailesinden aldığı eğitimin önemi çok büyüktür. Aile eğitimini yeterince almamış kişiler ileriki hayatlarında çok ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Çocuğun ahlakının ve zekâsının olgunlaşmasını aileden aldığı eğitim sağlamaktadır. Yetişmekte olan fert, çocukluk çağında özellikle anne babasını taklit ederek, onların davranışlarını benimseyerek değerleri kabullenmede olgunluk gösterebilir. Bütün dünyada okullar siyasi sistemin öngörüsü ile şekillendiğinden okulda öğretilenlerin toplumun idealleri ile uyuşması gerekmektedir. Modernleşme ile birlikte toplumu çevreleyen kapitalizm, medya, sosyal çevre gibi unsurlar, bireyin ahlaki açıdan bocalamasına sebep olmaktadır. Bu ortamda modern okullarda binbir yöntem denenerek verilmeye çalışılan değerler, öğrencilerde karşılık bulamamaktadır.
 
Bir ferde verilecek ahlaki sorumluluk, diğer bilgilerden çok daha değerli, daha öncelikli temel bir kıymete sahiptir. Ahlakın davranışla bağlantısı vardır.

KARANLIK VE AHLAK

Lokman Hekim’in “karanlıkta esnerken bile eli ağza götürmek” olarak tarif ettiği ahlak, bu konuda yapılan en güzel tanımlardan birini oluşturmaktadır. Ahlakın en belirgin özelliği özgür ortamda ortaya çıkmasıdır. Birini etkilemek için, birilerinden korktuğu için belirli güzel hasletler ortaya koyan adamın ahlaklı olduğu söylenemez. Sadece tepesindeki gözetmen sebebi ile sınavda kopya çekemeyen öğrencilerin, yasak bir fiili yapma fırsatını bulamayan kişilerin ahlaklı olduğunu kimse iddia edemez.
 
Özgür ortamda, hiçbir baskı altında kalmadan, düşünerek hareket eden, eylem ve söylemi ile birliktelik oluşturan kişiler aynı zamanda ahlaklı kişilerdir. Ruhi kemâle erişen, düşünce ve hayatını örtüştüren kişilerin davranışlarındaki tutarlılık onları daha hür ve daha güvenilir kılar.
 
İnsanlara sadece ağır baskıların yapılması ve insanların bu baskılar altında belirli davranışları gerçekleştirmesi, toplumda ahlaksızlıkların, ikiyüzlülüklerin oluşmasına neden olur. Bireye hakikati görme imkânı verilirse ahlaki eğitimin önü açılmış olur.
 
Ahlak, ruha yerleşmiş güzelliğin hiçbir zorlama olmadan kişinin iradesi ile ortaya çıkmasıdır. İnsanların doğru davranması, içlerindeki fıtri güzellikle ters düşmeme durumlarını ortaya koymaları, karakterleri ile alakalıdır. Karakterimiz, içimizde var olan ve bizim bilgimiz dâhilindeki duyguların eylemimizle de aynı olmasını gerekli kılmaktadır. “Münafık” veya “günahkâr” dediğimiz kavramlar, inanç ve eylem uyuşmazlığı neticesinde ortaya çıkmıştır ki bunun diğer adı şahsiyet, yani karakterdir.
 
Karakterimiz, bizim isteyerek ve devamlı olarak yaptığımız veya yapmadığımız eylemlerdir. Karakterimiz duyusal yönümüzün davranışa dönüşmüş hâlidir.
 
Duyguların, inançların, değerlerin davranışa dönüşme hâli karakterle ilgilidir. Bu durumda iradeli ve güvenilir bir nesil yetiştirebilmemiz, karakterli nesiller yetiştirmemize bağlıdır. Ortama ve döneme göre hareket eden kişilerin varlığı, karakterle ilgili bir problemi yansıtmaktadır.
 
İnsanın adaletli, vicdanlı, haklının yanında olması hem yaradılışlarında var olan hem de çevresinden öğrendiği erdemli durumudur. Kişinin aldığı eğitim, fıtratında olan ile çevresinden öğrendiği güzelliği ve doğruluğu geliştirmiyor, onu uygulamaya koymuyorsa verilen eğitimde sıkıntı var demektir.

OKULLARDA AHLAKİ SORUMLULUK VERİLMEYİNCE…

Ruh eğitimi ve iç zenginlik kavramları, bilgi ile birlikte bireyde ortaya çıkınca şahsiyetli (karakterli) nesiller meydana gelmektedir. Fakat günümüzde okullarda ahlaki ve vicdani sorumluluk yeterince verilmeden sadece bilgi ile donatılmış kişiler yetiştirildiğinde ortaya teknik donanımlı canavarlar çıkmaktadır. Kişiler en iyi üniversiteden mezun olsalar, yanlış ve doğruyu en ince detayına kadar ayırt edebilseler bile yolsuzluğa meyletmektedirler. Burada sorun, ahlak eğitimi ile ilgilidir.
 
Çünkü ferdin eylemin yanlış olduğunu bilmesi onun bilgisiyle; yapıp yapmaması ise karakteri ile ilişkilidir. Bilgi ve eylemi örtüşmeyen nesillerin yetişmesi, eğitimin sorunudur. Bu sebeple ahlakın bilgisinden ziyade uygulamaya konulan tarafını ön plana çıkarmalı ve bunun hayatlara yansıtılması için zemin hazırlamalıyız. Bu temel sorumluluk küçük yaşlarda ve aile ortamında verildiğinde daha kalıcı olmaktadır.
 
Sıkıntılı bu durumda ailede verilen temel dinamikler, çocuğun dış müdahalelere maruz kaldığı olumsuz ortamdan kurtulmasını sağlamakta ve bireyin aslına rücu etmesine zemin hazırlamaktadır. 
 
İnsanlar, çocukluk dönemlerinin büyük bir kısmını ailesiyle geçirdiği için aile çocuğun karakterinin oluşmasında önemli etkiye sahiptir. İlk zamanlarda bilinçaltına işlenen iyilik, güzellik, erdem gibi hasletler zamanla kişide kendini gösterecek ve doğruyu bulmasında rehberlik edecektir.
 
Günümüzde kişiler, sosyal medya aracılığı ile binlerce yanlış örneklere maruz kalmakta, hayatın bu acımasızlığı karşısında savunmasız hâle gelmektedirler. Bu ortamda bireylerin bir duruş geliştirmesi, olaylar karşısında sığınabilecekleri bir benliklerinin olması aile içinde almış oldukları temel ahlaki donanımları gerekli kılmaktadır.
 
Zamanımızda teknoloji çok ilerlemesine, eğitim alanında birçok araştırmalar yapılmasına rağmen başta aileler olmak üzere bütün toplum bireylerinin en ağır imtihanı çocuk yetiştirme üzerine olmaktadır. Dış etkenler çocuğun karakterini bozmak için çok ciddi potansiyel taşımaktadır. Buna karşı oluşturulacak en dirençli yapı ailede eğitimin sağlam verilmesi ile ortaya çıkacaktır.

ÇOCUKLAR SAVUNMASIZ

Gittikçe önem kazanan ve çocukların muhtaç olduğu aile ortamı, günümüzde dağıtılmaya, yok edilmeye çalışılmaktadır. Ailenin zarar görmesi en başta ahlaki zeminin kaybolmasına, yaşanmışlıkların azalmasına sebep olmaktadır. Bu da çocukları vahşi hayata karşı daha savunmasız yapmaktadır.
 
Günümüzde çocuklara model olabilecek, aile içi örneklere ciddi derecede ihtiyaç duyulmaktadır. İrfan yuvası olan Anadolu’muzda iki cevizle veya farklı yönetmelerle çocuklarına ahlaki eğitimler veren aileler çoktur. Bu örneklerin tespit edilip halkın hafızasına yerleştirilmesi, güzel davranışların sayısının artırılması gerekmektedir. Anadolu’nun bu zeki kadını, çağın en modern okullarında görev yapan ve tüm teknikleri kullanan öğretmenlerin veremediği doğruluk, adalet, helal-haram anlayışını iki ceviz üzerinden vermiş, iki cevizle muhteşem bir teknik geliştirmiştir.
 
Aslına bakılırsa toplumumuzun okumuş, aydın kesiminin Anadolu insanından ilim, ahlak, davranış adına öğreneceği çok büyük güzellikler bulunmaktadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Bahri ARSLAN 24 Eylül 2023 12:52

Allahüteala razı olsun Hocam çok güzel bir yazı,Milli Eğitim Bakanı ve Kültür Bakanı ve yetkililerin okuması ve Okul öğretmenler odasına asılıp okunması ve uygulanması gereken altın değerindeki tesbitler Rabbim sağlıklı hayırlı ömürler versin inşallah