Yayalara yol vermemek neyin tezahürü?

Sesli Dinle
A -
A +
Doç. Dr. M. Burak Gönültaş 
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi
mburakgonultas2@gmail.com
 
Günümüzde hayatımızı ve yaşama şeklimizi etkileyen birçok sosyal problemle karşı karşıyayız. Gerçekten yaşadığımız dünya ve çevre, eskisi gibi değil. Müthiş bir mobilite içerisinde zamanı hızla tüketiyoruz. Modern dünyanın direttiği konforu ve hazzı ararken beşerî melekeleri de farkında olmadan bir bir kaybediyoruz. Bu minvalde, sosyal rahatsızlıklar çeşitleniyor ve kronikleşiyor. 
 
Sosyal konular, toplumsal münasebetlerimiz cereyan ederken bir şekilde tecrübe edilirler ancak elle tutulan gözle görülen şeyler değildir. Sosyal rahatsızlıklar da aynen tıbbi rahatsızlıklarda olduğu gibi bünye içerisindedirler; biyolojik sistemi bozarlar ancak dışarıdan bakıldığında fark edilmezler. Kendilerini belli eden birtakım belirtilerin fark edilmesiyle anlaşılırlar. 
 
İşte, trafikte sıklıkla karşılaştığımız “yayalara yol vermeme” problemi, basitçe bir sürücünün yoldan geçen birine yol vermemesi gibi görünürken, aslında toplumdaki sosyal bir rahatsızlığın dışa yansıyan tezahürü olabilir. 
 
Yayaya yol vermeyene kızarken aslında içinde bulunduğumuz toplumun fonksiyonelliğini yitirdiğini hissederiz. Bir nevi sosyal bağışıklığımızın bozulduğunu fark ederiz. Öncelikle burada anlaşılması gereken konu, bu problemin sosyal bir boyuta nasıl dönüştüğüdür. 
 
Yayaya yol vermeyen kişilere bakıldığında; saygılı olmama, anlayış göstermeme, hoşgörülü olmama, güç gösterme, korkutma, isyan, kibir ve enaniyet gibi özellikleriyle kendilerini gösterirler. Bu özellikler aslında her fertte vardır, çeşitli şartlarda bir başkasını rahatsız edecek bir forma dönüşebilirler. Yani bu özellikler, sadece yayaya yol vermeme ile menkul değildir. 
 
Bu sebeple toplum, içimizdeki kötü ahlak özelliklerinin, iyi ahlaki özelliklere dönüşmesi için birtakım kurallar, değerler, kurumlar ve roller tertipler. Sosyalizasyon adını verdiğimiz bir süreci uygulayarak, bunları benimsetir, fert için fonksiyonel hâle gelmesini sağlar ve böylece bireyin kendine uygun, uyumlu ve sosyal etkileşimlere rahatlıkla girebileceği bir kimlik ve kişiliğe kavuşmasını amaçlar. Çünkü bunlar kontrol edilmezse “bir arada yaşayabilme-medeni olabilme” iklimi bozulur. Böyle bir ortamda insanlar huzursuz olurlar. Bu kontekste orada enformel ve formel sosyal kontrol araçlarının etkisiz olduğu ya da işlemediği söylenebilir. 

ENFORMEL SOSYAL KONTROL

Enformel kontrol, toplumların geliştirdikleri ahlaki kurallar, değerler, davranış biçimleri ve yaptırımlar vasıtası ile toplumu denetleyip kontrol etmesidir. Toplum, ideal olarak yaşam dünyası içerisinde etkileşimde bulundukları insanların davranışlarını izleyen ve toplumun duyarlılığına aykırı hareket edenlere tepki veren normlar oluşturur yani boşluk bırakmaz. Örneğin eve geç gelen bir çocuğun annesi tarafından azarlanması, onun daha ciddi bir sapıcı davranışa sürüklenmesini engelleyebilir.
 
Sampson’a (1987) göre enformel kontrolü işletebilmenin en etkili yolu, komşuların birbirleri için sorumluluk üstlenebilmesidir. Yani mahallede gezinen yabancıyı fark eden ve sorgulayan; komşusunun malını, aracını gözeten; gençlerin ve çocukların sosyalizasyonunda, mahalledeki sosyal faaliyetlerde sorumluluk alan ve mahallede meydana gelen bir karışıklığa müdahale eden komşuların varlığıdır. Burada komşuların, özellikle mahallenin gençlerinin sosyalizasyonuna katılabilme ve sapkın davranışlara girmelerini önleyici davranışlarda bulunma kapasiteleri önemli bir belirleyicidir.
Enformel sosyal kontrolü etkisizleştiren etkenler ise yaşanılan çevre içerisinde sosyoekonomik statü farklılıklarının belirginleşmesi, oturan insanlardaki istikrarsızlıklar yani mahallede sık taşınma sirkülasyonu ve aile yapısında meydana gelen bozulmalardır. Bunlar mahalle içerisinde kolektif etkinin azalmasına neden olarak enformel kontrolü zayıflatmaktadır.(*)

FORMEL SOSYAL KONTROL

Buradaki sosyal kontrol ise kanuni bir kontroldür. Yasal normlara bağlılıkta meydana gelen bozulma, yasa dışı bir duruma-suça sebep olur. Formel kontrol, yazılı hukuk kurallarının uygulanması ile ilişkilidir ve devletin zorlayıcı gücü ile de desteklenir. Bir ihlal söz konusu olduğunda devletin polis teşkilatı müdahale ederek düzeni sağlamaya çalışır; kırmızı ışıkta geçerseniz para cezası yersiniz! 
 
Formel kontrol, cezalandırmanın öne çıktığı maddi yaptırımlar ile sağlanmaya çalışılır ve formel kontrol mekanizmaları, suç işleyen kişilere yönelik tepkilerin nasıl verileceğine göre şekillenir: Topluma aykırı davranarak, toplum düzenini bozan kişilere yönelik onların toplumdan uzaklaştırılmalarını ve bazı haklarından mahrum edilmelerini içeren hapse atma gibi pratikler, formel sosyal kontrolde artık öne çıkan araçlardır.
Bu bağlamda, enformel sosyal kontrolün etkin olması daha önemlidir, çünkü bu mekanizma toplumun bütün çeperlerine etki etme konusunda daha etkilidir ve etkinliği devam ettiği sürece formel kontrol mekanizmalarına daha az ihtiyaç duyulacaktır. 

TRAFİĞE ÇIKMAK

Bu sıkıcı ama önemli girişten sonra, akla şu sorular gelebilir: Peki, insanın bu olumsuz özellikleri trafikte niçin kendini gösteriyor?
 
Trafik, sosyal kontrolün etkisini yitirdiği, menfi davranışlarımızın bir başka insanı rahatsız edeceği, kısıtlayacağı bir zemini mi oluşturuyor? 
 
Aslında trafik, insanların olağan sosyal etkileşim alanlarından (mahalle, muhit, ev çevresi vs.) çıkarak bir başka etkileşim sahasına (eğitim, alışveriş, gezme vs.) gitmek için kullandıkları geçici bir etkileşim mecrasıdır. Bunun yanı sıra trafik, aynı şehirde yaşadığımız ama daha öncesinde tanımadığımız diğer insanlarla fiziki olarak yakınlaştığımız anlara da zemin oluşturmaktadır. 
 
Kendi olağan ortamlarımızda yani evde, komşular arasında, iş yerinde vs. etrafımızda bizi tanıyan ve kontrol eden gözler olduğu için birtakım olumsuz istek ve davranışlar kolay kolay tezahür etmez. Çünkü utanırız. Bu utanma iyidir ve etkileşimlerimiz üzerinde enformel bir kontrol sağlar. Trafikte ise etkileşimin “geçici” yönü ve çoğunlukla daha öncesinde “tanımadığımız diğer insanlarla” gerçekleşme şekli, bu mecrada enformel sosyal kontrol unsurlarının oluşmamasına ve var olanların da işe yaramamasına sebep olabilir. Trafikteki etkileşimin bu yönü, araba içinde olmanın verdiği “kendini güçlü hissetme” ile de birleşince, olumsuz özelliklerin ortaya çıkışını kolaylaştırabilir ve hızlandırabilir. Netice ise arabasını fütursuzca insanların üstüne süren, hoş görmeyen, nezaketsiz, saygı göstermeyen insanlara dönüşmek olmaktadır.

SOSYAL TAHLİLLER İÇİN İYİ BİR BAŞLANGIÇ NOKTASI

Bu kontekste trafik, günümüzde, sosyal sorunlarla illiyetli kişilerin diğer insanlarla fiziksel olarak etkileşmesine fırsat veren bir mecra hâline gelmiştir. Bir büyüğüm derdi ki: “Bir memlekette ne kadar klinik vaka tip varsa bunların çoğunluğunu statlarda bulabilirsiniz; bağıran, çağıran, kendini kaybeden, ölçüsüzce küfreden tipler…” Şimdi ise “Bir memlekette ne kadar klinik vaka tip varsa bunların çoğunluğunu trafikte iken görebilirsiniz” dense yeridir. Bu nedenle günümüzde yayaya yol verebilmek, üstün bir ahlak özelliğinin göstergesi hâline gelmiş olabilir. Yayaya yol verebilen, trafik kurallarına uyan kişiler için sabırlı, anlayışlı, hoşgörülü vs. rahatlıkla diyebiliriz. Hatta, bir insanın olgunluğunu test etmek için bir müddet trafikteyken gözlemlemek isabetli bir tahlil imkânı sunabilir. Kısacası bir memleketin toplumsal yapısı için sosyal tahlillerde bulunacak bir araştırmacı, trafik davranışları üzerinden işe başlayabilir.

TRAFİKTEKİ ETKİLEŞİMLERİ NASIL KONTROL ETMELİ?

Sosyal medya, satış siteleri ve trafikte; insan başarılı olabilmek için bir başkasını ezmeyi, kandırmayı, dolandırmayı, üzmeyi, korkutmayı gayet tabii görebilir. İşte bu durum temelde birlikte yaşayabilme özelliğimizi bozmakta, güvenli etkileşim zemini oluşturması gereken toplumsal alanları, tam tersine güvensiz, tehlikeli mecralar hâline getirmektedir. Bunun en önemli müsebbibi bu üç mecrada enformel sosyal kontrol araçlarının etkisizliği ve utanma duygusunun önemsizleşmesidir. 
 
Bu yanları öne çıkan ve utanma melekesi çalışmayan bir kişinin sosyal etkileşimi bozma ihtimaline karşı kontrolü sağlamanın (artık) tek yöntemi, formel mekanizmaların devreye girmesidir. Ancak formel araçlar mekanik ve tekniktir, müşfik bir yan taşımaz. Kurala aykırı davranana tavizsizdir, canını yakar. Trafik gibi mecralarda, düzeni sağlamanın tek yöntemi kuralların tam olarak uygulanmasıdır. Belki de ABD ve Batı ülkelerindeki trafik düzeninin sürekli örnek verilmesindeki temel sebep, formel araçların etkinliğidir. Bu sebeple trafik kurallarının uygulanması ve aykırı davrananların cezalandırılması tesirli bir şekilde sağlanırsa -ancak bunları yaparken herkese eşit ve hakkaniyetli davranılması kaydıyla- belki de bir nebze trafikte düzenin oluşmasına yardımcı olunabilir. Aynı durum tabii ki sosyal medya ve satış siteleri için de geçerlidir. 
 
Gelecekte önlenemeyen suçlar, ahlaksızlıklar bizi mecburen bu problemleri enformel araçlarla nasıl önleyeceğimiz-kontrol edeceğimiz üzerine yoğunlaştırabilir. Nasıl ki pandemi, deprem, tabii afet vs. sonrası yeniden geleneksel hayata dönme isteğimiz hızlandı ise bu da aynen öyledir. Ancak maalesef bu daha mekanik ve masraflı bir dönüş olabilir. Yani bir türlü o geleneksel doğaya dönemeyeceğiz, çünkü hayallerde kalan bu dekorların olağan ve doğal altyapısına maalesef modern yaşantımız kibrit suyu döktü. Konfora ve hazzın en üst katmanlarına kavuşan biri için alt katmanlara inmek eskisi gibi olmayacaktır. 

EY BİLİMSEL ÇALIŞMALARI DESTEKLEYEN BİRİMLER!

Ey bilimsel çalışmaları, projeleri destekleyen birimler! Hep daha çok para kazanmaya yönelik (yani katma değeri yüksek diyorlar) teknoloji içeren projeleri desteklemeyi öne çıkarttınız. Tabii ki teknik olarak ilerlemek müreffeh olmak çok önemli, söz sahibi olmak bu karmaşık dünyada psikolojik üstünlüğü sağlayabilir; ancak uzun vadede misyonunu ve sosyal dönüşümün mantığını anlayamayan insanlar, bir anda ve farkında olmadan modern dünyanın tüketen odaklı dümenine su taşıyan aparatlar hâline gelebilir. Bu nedenle enformel sosyal kontrol mekanizmalarının geliştirilmesine yönelik projeler ve faaliyetler arttırılmalıdır: Bir memlekette, trafikte yüksek oranda yayaya yol veren bir trafik davranışı kazandırabilecek bilimsel bir işi üretebilirsek, emin olun her sorunu çözeriz. 
.....
(*) Bu kısım, yazarın “Adli Sosyal Bilimler: Ceza Adaleti Sistemi ve Sosyal Bilimler İlişkisinin Konsepti” (Nobel Yayınevi), isimli eserinden alınmıştır.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.