Bir sabah...

A -
A +

Biz kadınlar bazı şeyleri erkekler gibi yapamıyoruz, kabul etmek lâzım. Mutfakta gezinen hamam böceğini gördüğümüzde kayıtsızca arkamızı dönemiyoruz... Siyah döpiyesin altına beyaz çorap giyemiyoruz... Arkadaş toplantılarında, "Tabiî ben komutanı kafaya almışım, enseye tokatız, zuha ha haa" gibi muhabbetler açamıyor, karşımızdakilerin gözünün içine baka baka, "Boğaz Köprüsü'ndeyim, 275'le gidiyorum, önüme kedi çıkmasın mı? Alacalı bir şey, karanlık da tabiî" gibi orijinal anılar nakledemiyoruz... Trafikte kızdığımızda levyeyi kapıp arabadan inemiyoruz. Usame Bin Ladin'in nerede bulunduğunu bildiğimizi, Saddam'ın W. Bush'la yaptığı gizli telefon görüşmelerinden haberdar olduğumuzu karnımızı kaşıya kaşıya açıklayamıyoruz... Onlar kendilerinden memnun, eşlerinden şikayetçi. Bizler de onlar gibi davransak hoşnut olurlar mı acaba? Mesela çoraplarımızı top yapıp evin çeşitli noktalarına fırlatsak... "Aldığımda elli kiloydun, bak şimdi seksen kilosun, rahatın beyde yok" desek... Gözümüzün önünde olanları bile bulamasak, "Tornavida nerde bu evde? Aradığımı bulamayacak mıyım ben" naralarıyla olay çıkartsak... Durduk yere dellensek, hıncımızı evdekilerden çıkarsak... Bir sabah homurdanarak kalkın. Rüyanızın hesabını sorun. Kahvaltıda zeytin çekirdeğini gösterip "Bu sana ne hatırlatıyor" sorusunu yöneltin. Şaşkın bakışlarının ardından "Evlendiğimiz yıl, ülkenin zeytin ihracatı bezelyeninkini geçmişti. Nasıl unutursun" diyerek ağlayın, onu ruhsuzlukla suçlayın. Durup durup "Beni seviyor musun", "Ne kadar seviyorsun", "Ne düşünüyorsun", "Kilo mu aldım ben", "Kilo mu verdim ben", "Sence Sümbül Sultan evlenir mi ki" sorularını tekrarlayın. Cevaplarken de onu uyarın; "Yalan söyleme bak..." Cep telefonunun rehberine girin. "Ali K. kim", "Veli kim", "Zeki de kim" diye sorun. Tanımadığınız isimler için açıklama ve şahsın soy ağacını yazılı olarak isteyin. Rehberde ilk sırada neden sizin isminiz yazmıyor diye olay çıkartın, küsün. Öğrenmeye açık olun. "Kim aramış", "Niye aramış", "Numara çıkmıyor bu kim ki" diye sorun. Çekinmeyin. Dudaklarınızı büzüp, "Sen annenle mi konuştun? Bu arayan oydu di mi" şeklinde devam edip sizden habersiz bir şeyler döndüğü hissine kapılın... Gittiğiniz yerde hemcinslerinizi inceleyin, sizde bulunmayan anatomik özelliklere çamur atın. (Esmerseniz; sarışınlar erken buruşur, sarışınsanız; esmerler revaninin şerbetini tutturamaz gibi) Bu düşüncenizi ona tekrar tekrar onaylatın. Eve kedi, kuş, balık almakta ısrar edin. Almazsa bütün çiçeklere isim verin ve hep onlarla konuşun. Sonra dönüp tekrar "Beni seviyor musun" diye sorun. Tabiî hâlâ evdeyse... Ninem diyor ki; Ata nal çakıldığını görmüş, kurbağa da ayaklarını uzatmış. Ata nal çakıldığını görmüş, kurbağa da ayaklarını uzatmış. Bütün kalbiyle ağlamayı bilmeyen, bütün kalbiyle gülmeyi bilemez.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.