PUSU

A -
A +
Vaktiyle dünyâ bizden sorulurdu. Herkes haddini bilirdi. Sergerdelik yapan netîcesine katlanırdı. Ol sebebden dikkat ve dikkat ve hattâ bir kerre daha dikkat gerekirdi. Osmanlının hışmına uğramak ölüm demekdi. Kral mı seçecekler? Nâmzedimizi duyurur, siz bilirsiniz derdik.

Romada papaz bilinen câsûslarımız vardı. Rim Papa'nın aldığı her nefes daha ciğerlerindeyken İstanbul'a bildirilirdi. İstihbârâtımız bir güneş gibi o karanlıkları aydınlatırdı. Kör gitmezdik vesselâm. Savaş hîlelerinde ustaydık. "Yine şu turan taktiği mi" demeyin. Ondan bahsetmiyoruz: Salya sümük Tiryâkînin önünden kaçan Ferdinand doğduğuna doğacağına pişmân olsa gerek... Vâdiüsseyldeki Portekiz kralı gibi. Gerçi onun pişmân olacak kadar vakti yokdu. Savaş meydânında kalmışdı.

Tanzîmâtdan sonra mef'ûl olduk. Daha doğrusu bu yolda ciddî şekilde yol aldık. Her geçen gün irtifâ kaybetdik. 93 Harbi bizi bitirdi. Abdülaziz Hânın bütün emekleri boşa gitdi. Kâtilimiz Midhat Paşaydı. Bizi harb-i umûmî kazanına atan Enver Paşayı da unutmamak lâzım. Abdülhamid Hân o dehâsına rağmen devleti kurtaramadı. Türkler tarafından kurulmayan İttihâd ve Terakki 7 milyon kilometrekareyi mîrâs yedi gibi dağıtdı. Ardından başımıza gelenler her vicdân sâhibini sabahlara kadar ağlatacak cinsden. Çünki yüzyıllardır dünyâya nizâm veren bir millet kalın zincîrlerle her yerinden bağlanmışdı. Çin işkencesinden çok daha ağır muâmelelere tâbi tutuluyordu...

Rusya nükleer bir dev. 17 milyon kilometrekare büyüklüğünde. Çin de nükleer, Çin de dev. Üstelik 1.5 milyara yakın nüfûsu var. Batı her ikisinden de korkuyor. 10 bin kilometre menzilli ölüm kusan oyuncaklardan kim korkmaz? Savaş ânında seferber edilebilecek on milyonlarca askerden kezâ. Ne var ki biz batıyı çok daha fazla korkutuyoruz. Millî kimliğimiz Rusya'nın füzelerinden, Çin'in nüfûsundan çok daha te'sîrli. İyi biliyorlar ki kontrollerinden çıkan Türkiye sömürü düzenlerini başlarına yıkar. Bunu asırlarca yapdı. Tekrâr yapar. Bu yüzden bizi bize bırakmıyorlar. Gazeteler kimin elinde olmalı, televizyonlar kimin elinde olmalı, şirketler kimin elinde olmalı ve nihâyet devlet kimin elinde olmalı tesbît etmişler. Plânlarının dışında gelişen bir şey olursa çıldırıyorlar.

Seçimler bitdi. Kim kazandı? Bunlar! Ama kısmen! Kim kaybetdi? Türkiye! Sâdece Türkiye mi? Bütün İslâm dünyâsı. Neden? Şu değişmez bir târihî hakîkat de ondan: Türkiye güçlü ve müreffehse âlem-i İslâm da öyledir. Tersinde de aynı mantık cârîdir. Hattâ daha ileri bir durum söz konusudur. İstanbul aksırınca Bağdâd nezle olur, Kâhire yatağa düşer. Anlayacağınız cümle dostlar ve bütün mazlûmlar yolumuzu gözlüyor. İyi haberlerimizle sevinib, kötülerle üzülüyor.

Şer güçler bugün umutlu, fakat tedirgin. Bunda da haklılar. Zîrâ kimse boşuna heveslenmesin: Millet bu zokayı yutmayacak! Cumhurbaşkanımızın etrâfında kenetlenecek. Herkes altın harflerle kafasına yazsın ki Türk milletinin ma'şerî aklı, üst akıl dedikleri o pire torbasını mağlûb edecek. Pusu kuranlar bunun bedelini ödeyecek.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.