Beşiktaş hakemin yakasını bırak!

Galatasaray yenilgisinden sonra da Beşiktaş maçın hakemine ateş püskürdü. Kiminle mi? Vallahi adını aklımda tutamadığım bir yönetim kurulu üyesi ile... Ne yapmış ki hakem? Kaleci Mert’i boşuna mı attı? Ceza alanı dışında topa elle temas var. Artı bunu yapmazsa İcardi boş kaleye atacak. Siz siz olun artık kongreye bakın. Yoksa koca Beşiktaş’a yazık olacak. 

 

Okan Hoca’ya bir soru!

 

Tamam önemli maçta Beşiktaş’ı yendiniz. Ama ben iki önemli kanat oyuncusunu neden oyundan aldığınızı çözemedim. Yoksa Beşiktaş’ın maçı yakalayıp öne geçebileceği korkusunu mu yaşadınız? Bir tamam daha. Kadro zengin ama bazı maçlar hatayı affetmez. 

 

Burak, hiç mi danışmadın?  

 

Burak Yılmaz, yani Beşiktaş’ın çiçeği burnunda hocası. Derbide baktım daha ilk dakikalarda Beşiktaş alabildiğine açık seçik oynuyor. Savunmada ne kademe ne de orta alandan oraya yardım. Tam anlamıyla “Saldım çayıra Mevla’m kayıra...” Sen dua et de rakibin çok gol kaçırdı. 

 

Muslera sen ne yapıyorsun be? 

 

Çok uzun yıllardır futbol izlerim. Ama tarihte hiçbir kalecinin maçı kendi ceza alanının dışında izlediğini görmedim. Sonra ne oluyor? Rakip hücuma geçtiğinde geri geri kalesine yakın bir yere dönmeye gayret ediyor. Acaba kalesinin neresine vardığını biliyor mu? Muslera gibi bir efsane neden böyle bir saçmalığa başvurdu, merak ediyorum doğrusu?

 

Haddini bilmeyene F.Bahçe darbesi!

 

Geçtiğimiz pazara kadar ligde yenilmemiş takım sayısı üç idi. Bunlardan biri de Hatayspor idi. Onca acı günler yaşamış bir şehrimizin takımı idi bu ekip... Zaten kendi saha maçlarını bile başka illerde oynuyordu. Bu defa da Kadıköy’e geldiler. Karşılarında da artık nerede ise ezbere oynayan Fenerbahçe vardı. Ve sonuç 4-2... Normal mi normal!

 

F.Bahçe’nin özelliği...

 

İsmail’in takımı artık ezbere oynamaya başladı. Bunda da en büyük ve en ciddi çarpıcı durum, futbolcuların ezbere oynamaları... Biri top aldı mı, en azından üç kişi ona “Ben buradayım” dercesine boşa kaçıyor. Böyle bir top trafiğinde de rakip dağılıp gidiyor. Bu Fenerbahçe’nin en çarpıcı ve rakibi karıştırıcı özelliğidir. 

 

İyi futbol mu, yoksa...

 

Şampiyonlar Ligi, Avrupa kulüpleri için büyük önem taşımaktadır. Hem prestij hem de maddi açıdan... Buradan bakınca Galatasaray’ın spor medyası tarafından göklere çıkarılan futbolu mu, yoksa kaybedilen üç puan ve mangır mı? Futbolda, ya da herhangi bir spor yarışmasında, tabii ki resmî, önemli olan nedir? Puanlar ve mangır. İşte Galatasaray bunların hepsini kaybetti. Ey Galatasaraylılar, sakın bu dolmuşta gitmeyin!

 

Seyirci dünya!

 

Hey gidi dünya hey! Acaba bu İsrail işkencesi Avrupa’nın herhangi bir ülkesine yapılsaydı ne olurdu? Hele hele Amerika... Haaa zaten Amerika’yı öteden beri Yahudiler yönetir derlerdi. İnanmazdım be... Ama bu defa inandırıcı olundu.

 

Bu TRT Müzik’i iptal edeceğim galiba... 

 

Çocukluğumdan beri alaturkanın hayranıyımdır. Rahmetli Neveser Kökdeş’in bahçesinde Hüsnü Anıl, Ercüment Batanay, Güngör Hoşses hatta zaman zaman Zeki Müren’i dinlemiş kişiyim. İşte bu umut ve heyecanla TRT Müzik için 104 No.lu kanala uğrarım. Ama ne yazık ki 70 yıl geride kalmış. Ve de yanına bile yaklaşılamıyor. Yazık ki yazık!