Bu futbolla bu kadar

Galatasaray, Başakşehir deplasmanında zorlanacak mıydı, ne yapacaktı? Ev sahibi ekip gerek kadro olarak, gerekse oyun anlayışı olarak gerçekten maçın son 10-15 dakikası hariç tanınmayacak bir hâldeydi. 

 

Buna karşılık Galatasaray ilk yarım saat rakibe her alanda büyük baskı uygulayarak topların hemen hemen tamamına sahip çıkarak tabii ki gol de attı. 

 

Hoş, İcardi penaltı vuruşu hariç bir iki de arkadaşlarına bıraktığı topla rakibin savunmasını rahatsız etmekten uzaktı ama bu maçta Tete sanki bundan önceki oyuna göre biraz daha canlılık kazanmıştı. Orta alan hep basarken arka taraf sanki hiç hücum yapmayan rakibi karşısında çok rahat ediyordu.  

Beş değişiklik şart mı?

Devre G.Saray’ın 1-0’lık üstünlüğüyle sona erdi. Ya sonra diyeceksiniz… Bir baktık hem Barış hem Oliveira oyundan alınmışlar yerlerine de Keremler girmiş. Tabii benzeri tuhaf değişikliklere Başakşehir’de de rastlamadık değil. Yani ben burada teknik direktörlere bir soru sormak isterim. Beş oyuncu değişiklik hakkınız var diye illa ki bu hakkınızı kullanmak zorunda mısınız?  

Penaltı ikramı 

Devrenin hemen başında Başakşehir, G.Saray’a resmen bir penaltı sundu diyebiliriz. Kerem topla kaleye arkası dönük çizgiye doğru hareketlenmeye çalışırken ev sahibi takımın oyuncusu neden gelir de onu yere indirir? Hâl böyle olunca da yine hiçbir şey oynamadığı maçta İcardi bir de rekor sahibi oldu. Sonra Başakşehir baktı ki kaç fark yerse yesin yenilgiden kurtulamayacak, o ana kadar pek düşünmediği fazla adamla hücumu yapmaya kalkıştı. Ha, attığı gol mü? Her maça on defa bu topu içeri atın diye versen hiç kimse bana göre gol yapamaz.

 

Netice itibarıyla Kazımcan’ın mecburi çıkışına rağmen ayakta kalıp ön tarafa çok fayda yetiştiren G.Saray savunmasını kutlamak lazım. 

 

Başakşehir -hani birkaç yıl öncesinin lig şampiyonu- bir an önce gereken tedbirleri alamazsa korkarım ki, ligi de değiştirecektir. 

 

MAÇIN ADAMI: Abdülkerim