Haydi arkadaşlar!

A Millî Takım yeni hocası ile önemli bir sürece giriyor. Rakip de Hırvatistan... Hem de deplasmanda... Olsun, takım olarak oynayabilirsen işini iyi yaparsın. Daha sonra da içeride bir maçımız var. Bakalım Kuntz palavrasından sonra ne yapacağız. Haydi gençler!      

 

Körlerle sağırlar birbirini ağırlar!

 

Yukarıdaki başlık özellikle de çocukluğumuz ve gençliğimizde milletin ağzından düşmez idi... Anlamı da konuşanların hiç de önemli bir meseleye vurgu yapmadıkları idi. Yani boş konuşma gibi falan... Bunu neden mi yazdım. Eh geçtiğimiz çarşamba akşamı bir ekrana döndüm. Yani Fenerbahçe Başkanı ile Yüksek Divan Kurulu Başkanı karşımızda olacaklardı. Ne mi çıktı? Başlığa bakarsanız anlarsınız sanırım... Devamla, bizim berber Murat ki, hasta Fenerbahçelidir, sosyal medyanın bu program sonrası köpürdüğünü söyledi.

 

Ne yaptın be Beşiktaş!

 

Ben bu maçları izlemiyorum ancak ertesi gün bir yerlerde özete rastlarsam bakıyorum. Ve Beşiktaş takımı kendi evinde, 2-0 öndeyken maçı rakibine on dakika içinde 3-2 kaybediyor. Tabii tribünler köpürüyor. TFF Başkanı’na en ağır küfürler... Ah ah, Süleyman Ağabey başkan olacaktı ki dersinizi alırdınız.  Bakalım bu çirkin tezahüratın faturası ne olacak? Hep yazdım, hep söyledim, Beşiktaş acilen olağanüstü genel kurula gitmelidir. Ve kongre kararı alındı. Bu arada Şenol Hoca yolcu oldu. Kendi mi gitti, yoksa…

 

İcardi başrolde idi! 

 

Kale içine bir kafa pası ve bir de kendi yapısı bir gol... Galatasaray, Antalya’da bu bölüme giriş yaptığım cümle ile yenilgisiz yürüyüşüne devam etti. Savunma Nelsson’suz yeni ismi Sanchez’li sanki bir adım daha güçlendi. Şimdi araya gidildi. Sanırım Okan Hoca bu dönemi daha iyi değerlendirip sonrasında daha şiddetli esmeye kalkacak. Bu arada bu maçın hakemi arkadaş penaltıları, kırmızı kartları nasıl es geçti hayret ettim. 

 

Bjelica yolcu ama...

 

Getirilirken “Bu da nereden çıktı?” diye yazmıştım. Üst üste alınan kötü sonuçlar sonrası bileti kesildi.  Peki yerine kim? Avcı’nın adı geçiyordu. Bilmem ki ne desem? “Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı” derdi eskiler... Nur da yağdı! 

 

Aile tanıtım programı!

 

Merak etmişsinizdir hangi program diye... Açayım o zaman... Efendim bir TV kanalında “Ben Bilirim” diye bir yarışma programı var. Ama bence bu program bir kısa aile tanıtımı... Yarışmacı bir harf seçeceği an aileden birini söyleyip baş harfini seçiyor. Nasıl ama... 

 

Ferdi ve İsmail... 

 

Fenerbahçe’de iki yerli malı var. Yani üç yerli oyuncu zorunluluğu Ferdi ve İsmail ile bire iniyor. Üçüncüyü de İsmail Hoca kafasına göre sürüyor sahaya... Bu Ferdi ile İsmail ne yapıyor? Rakibi bozuyor, top taşıyor, savunmaya yardım yetiştiriyor, kaleye şut atıyor... Boş saha bulduklarında hemen oraya dalıp takımdaşlarını rahatlatıyorlar. Bunlar Kasımpaşa maçının da yıldızları idiler. Yaşları da daha uzun yıllar hizmet edecek kadar genç... 

 

Burak Yılmaz’dan hediye!

 

Şenol Güneş hoca ayrıldıktan sonra takımı eline alan Burak Yılmaz İstanbulspor galibiyetini giden hocasına hediye etti. Güzel bir davranış. İlaveten şunu yazayım... Burak Yılmaz bir ara takımı nerede ise tamamen yerlilerle donatacak idi. Hayli ilgi çekici değil mi? Ama bu davranış tamamına ışık vermez mi? 

 

Basket maçı bu işte!

 

Çağdaş Bodrumspor ile Anadolu Efes’in maçına takıldım kaldım. Çünkü uzun zamandır bizim ligde bu kadar üst düzey bir maç olmamış idi. Bir o önde bir diğeri... Beraberlikler çok sık. Sonunda tecrübesi daha fazla olan bizim basketbolun kurucusu diye tanımladığım Efes maçı kazandı. Ben hem kazananı hem de kaybedeni kutluyorum. Bu arada Bodrum’un hocası biraz daha dengeli ve sakin olmalı.