Dikkat! Farkında olmadan dilimizi katlettik!

A -
A +
Davacı: Türk Halkı...
Davalı: Sosyal medya
Suçu: Türk Dilini acımasızca katletmek...
Suçun mahiyeti: Türkçe kelimeleri anlamsız ve manasız şekillerle kısaltmak (slm, mrb, cnm, tşk,
naaapion). Türkçe kelimelerindeki harflerin yerlerini, alfabede olmayan İngilizce kelimelerle birleştirmek (artıq-artık, chok-çok, choq-çok, neise-neyse, tuaf-tuhaf, ewet-evet, yaw-yav). Harflerin gerekli gereksiz ve kelimeler içerisinde küçük büyük yazmak (bU akŞm gEliYONmu, kUlLaNıCı KaRaKtErLeRiNdE, kUlLaNmAk MeŞhUr OlDu).
Delil 1: ßu TuTuMund@n d0lay1 Qutluy0rum §3n1 – Bu tutumundan dolayı kutluyorum seni.
Delil 2: H3d3f 1m1ly0n – Hedef bir milyon
Karar: Henüz belirsiz...
 
Sosyal medya, içimizde büyüyen ve kendi ellerimizle beslediğimiz bir katil! Hem de dilimizin, kendimizi ifade biçimimizin ve duygu dolu sözlerimizin.

Bu kelimeler ve cümleler maalesef geçmişi zenginliklerle dolu olan, Farsça ve Arapça gibi zengin bir dil ile yoğrulmuş Osmanlıca sonrasında geldiğimiz nokta. Sebebi ise tembellik, sabır eksikliği ve en önemlisi de 
OKUMAMAK. Uzun yazmak zor geliyormuş ve buna ayıracak zamanları yokmuş! Normalini yazmaya vakti olmayan, elbette okumaya da vakit bulamaz.

Bir de grup psikolojisi var tabii. "Ne yapalım bütün arkadaşlarım bu şekilde kullanıyor. Ben kullanmazsam garip oluyor." Hâlbuki "Bir benden ne olur" düşüncesinden kurtulup, biraz çaba harcasak problem çözülecek.

İnternette haberlere yapılan yorumları ve sosyal medya üzerinde yapılan paylaşımları incelerseniz, bahsettiğim durumu daha iyi anlayabilirsiniz. İnanın kötü geçen bir gününüzü, bu yorumları okuyarak eğlenceli dakikalara çevirebilirsiniz, çünkü ortaya çıkan durum oldukça trajikomik. Gençleri geçtim milletvekilleri, akademisyenler ve daha niceleri yazdıklarıyla adeta insanları okumaktan soğutuyorlar.

Yazmayı ve okumayı geçtim, kullandığı dili düzgünce kullanmaya vakti olmayan ve sırf arkadaşlarım tarafından garipsenirim korkusu taşıyan bir genç, nasıl bir gelecek sağlayabilir? Böyle giderse yakında ebeveynler ve çocukları anlaşamaz hale gelecek. Dedeler ve torunların arasındaki iletişim zaten koptu gitti.

Eski dönemlerde yazılmış olan bir aşk mektubu okuduğunuzda, aşkını anlatan adamla beraber aynı duyguları içinizde hissedebilirsiniz. Sıradan bir insanın bile hatıralarını okurken, bahsedilen olayları âdeta onunla beraber yaşayabilirsiniz.

Ancak, böyle giderse gelecek nesiller o duyguları yaşamayı bırakın, okuduğunu hiç anlayamayacak hâle gelecek. Bu hâlde ne bir medeniyet, ne de bir kültür ortaya koyamazsınız. Kaç sene yaşarsanız yaşayın, sonunda bir hiç olur gidersiniz.

Bir Necip Fazıl Kısakürek, Arif Nihat Asya, Yavuz Bahadıroğlu olamazsınız. Bir mimariniz olmaz. Bir hayat kültürünüz oluşmaz.

Saydığımız bu isimler ve daha nicelerinin arkasında Osmanlı kültürü ve Osmanlıca gibi zengin bir dil vardı. Bizler maalesef bu zenginlikten mahrum bir şekilde yetiştirildik. Gelecek nesilleri kurtarmak adına artık bu yanlışlıktan dönmek gerekiyor. 

İşte Osmanlıca dersinin müfredata koyulması bu yüzden çok önemli.

Çok okumamız ve çok yazmamız lazım!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.