2 yıl daha ezilecek miyiz?

A -
A +

IMF tarafından çıkarılması istenen öncelikli yasalar Meclis'ten çıkmaya başladı. Piyasa bu gelişmeye olumlu tepki verdi. Döviz çıkışını durdurdu, faizler hız kesti, borsa yol aldı. Hisse senetleri endeks bazında geçen haftayı yüzde 8'lik bir artışla tamamladı. Şimdi bütün ülke Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in "Türkiye'nin 10-12 milyar dolar dış kaynağa ihtiyacı var" sözünün ardından gelecek olan paraları beklemeye başladı. Daha açık bir ifadeyle bu programın kalbi olan finansman ayağı henüz oluşmadı. Bütün destekler şu anda lafta.. Bu sözlerin hayata geçirilmesi için bir taraftan acil yasalar bekleniyor. Herkes topu birbirine atıyor Başta IMF ve uluslararası finans kaynakları sürekli olarak yapılacak yardımlarla ilgili topu birbirlerine atıyor. Dış yardımla ilgili olarak G-7 ülkeri toplantısından net bir sonuç çıkmadı. Sadece Alman Der Spiegel dergisinde G-7 grubunun Türkiye'ye 6-9 milyar mark tutarında bir yardım yapmak istediklerini ancak bunun Washington'da yapılacak IMF ve Dünya Bankası toplantılarından sonra netleşeceği yazıldı. Malmö'deki AB ekonomi bakanları toplantısında da bu konuda somut bir adım atılmadı. IMF, ABD ve İngiltere yapılan açıklamaların aksine nakit yardıma sıcak bakmıyor. Almanya'nın başını çektiği Avrupalıların da çekinceleri var. Japonlar ise yapacakları yardımdan önce ABD ve Almanya'nın karar vermesini bekliyor. Derviş'e bu para (!) gelecek Kemal Derviş ise son derece iyimser veya öyle olmak zorunda.. Derviş'e göre, bu para er-geç gelecek. Ancak IMF yetkilileri geleceği belirtilen paranın Derviş'in istediği miktardan çok daha az olabileceğini ileri sürüyor. Türkiye'ye yardımların gecikmesine bahane olarak yapısal reformlar gösteriliyor. Diğer taraftan bu yardımlar Türkiye'nin Avrupa Birliği adaylığıyla ilişkilendiriliyor. Bu devrim nasıl gerçekleştirilecek? Yeni program açıklanırken bize göre biraz kapalı kalan önemli mesaj vardı: "Bu yalnızca bir ekonomik istikrar paketi değil. Devrim niteliğinde bir yapısal değişimdir..." İşte bu devrim nasıl gerçekleştirilecek? Siyasiler üzerlerine düşen görevi eksiksiz yerine getirecekler mi? Devletin küçülmesi, kamu bankaları sorununun ortadan kalkması, özel sektör bankalarının hizaya getirilmesi, KİT'lerin arpalık olarak kullanılmaktan kurtarılması, kamu tasarrufunun ön plana çıkması gibi siyasetin bugün varlığını sürdürdüğü bütün yem boruları kapatılıyor. Siyasetçiler buna nereye kadar "evet" diyecektir, bilinmiyor. Millet isyan noktasında Ortada bir gerçek var: Türk halkı bu hükümete güvenmiyor. Zira 1.5 yıldan beri "Dişinizi sıkın, aydınlık günler bizi bekliyor" diye söylediler ardından Türkiye'ye kriz üstüne kriz yaşattılar. Bugün iğneden ipliğe bütün mallara zam geliyor. Zaten düşük geliri olan vatandaş bu yangında canını kurtarmak için büyük bir savaş veriyor. Geçen yıla göre hayat standardında yüzde 50'lik bir gerileme var. Esnaf siftahsız kepenk kapatıyor. Pazarlarda bile artık etiketler küçük görünsün diye "yarım kilo" fiyatı üzerinden yazılıyor. Millet isyan noktasında.. Bütün bunlar yok farzedilerek yeni bir program ilan edildi ve bunun için de 2 yıllık süre verildi. Yani iki yıl daha ezilin, denildi. Soruyoruz: Halkın güvenmediği bir hükümet, ilan ettiği programı nasıl uygulayacak? Yabancılar bu durumu çok iyi gördükleri için dış yardım konusunda son derece isteksiz davranıyor. Konsolidasyon mu geliyor? Bu yıl enflasyon oranı anormal bir gelişme olmazsa yüzde 60'lar seviyesinde gerçekleşecek. Bunun büyük bir kısmı ilk 6 ay içinde oluşacak. 6 aylık TL faizlerinin yüzde 100-120 bileşik seviyelerinde olması normal. 1 milyon 300 bin liralık dolar kuru için yüzde 100 faiz şu anda cazip görünüyor. Şimdi önümüzdeki iki hafta içinde dış kaynakla ilgili net bir gelişme olmazsa Hazine iç borç kağıtlarında bir sınırlama yapabilir. Yani bir anlamda konsolidasyona gidebilir. Bunu yaparken ya TL bonolarını dövize çevirir ve 2 yıl sonraya ödeme tarihi verebilir. Mayıs ve Haziran aylarında 5'er milyar dolar tutarında borç ödemesi var. Şu anda döviz rezervlerimiz 18 milyar dolar sınırına indi. İç ve dış borçlanmada çok kritik bir noktadayız. Olumsuz senaryo Bu ilan edilen yapısal reformlar zamanında yapılmazsa ve hükümet içinde sorunlar çıkarsa siyasi belirsizlik artar. Bu durumda dış kaynak gelmez. IMF ile de anlaşma yapılamaz. Dövize yönelik talep patlar. İlk hamlede dolar kuru önce 1 milyon 500 bini bulur. Haziran ayına kalmadan fiyat 1 milyon 800 bin liraya ulaşır. Piyasalarda kur dengesi olmayacağı için sosyal patlamalar birbiri ardına gerçekleşir. Ve büyük ümit beklenen turizm gelirleri de bundan nasibini alarak kısa sürede inanılmaz ölçüde azalır. Kurlardaki artış zaten hergün zam gören binlerce malın fiyatını tavandan tavana uçurur. Tahvil ve bonolardaki faiz oranları kısa sürede yüzde 200 seviyesine çıkar. Mayıs ve Haziran aylarında yüksek itfalardan çıkacak paralar dövize kaçar. Hazine bu ortamlarda yeni borçlanma yapabilmek için çok büyük faizler vermek zorunda kalır. Mevduatta vade kısalır, faizler fırlar. Ve borsanın ibresi aşağı döner. Bileşik endeks 7 bin puanın altına kadar geriler. Ya olursa... Bu olumsuz senaryonun gerçekleşmesini bir vatanperver milliyetçi olarak elbette hiç ama hiç arzu etmiyoruz. Ama ortadaki tablo bizi bunları hatırlatmaya zorluyor. Siz siz olun, bütün hesabınızı buna göre yapın. Olmazsa kaybedeceğiniz bir şey yoktur. Ya olursa... İşte bütün mesele...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.