GAZZE; YİNE GAZZE; HEP GAZZE!

A -
A +

Niçin,

 

"Gazze; yine Gazze; hep Gazze!" diyoruz?

 

Çünkü:

 

Gazze; bütünüyle Filistin, Türkiye’nin hudut karakoludur. Gazze düşerse, Filistin biterse Ankara, zora girer. Bir kere daha tekrar edelim ki Ankara’nın emniyeti Kerkük gibi, Kıbrıs gibi, Rodos gibi Gazze’ye de bağlıdır. Yine bir kere ve belki bininci kere söyleyelim ki İstanbul’un tabiî hududu Belgrad’dan geçerdi. Belgrad, elimizden çıktıktan kırk yıl sonra İstanbul, İngilizlerle maiyetindeki devletler tarafından işgal edildi.

 

Bu bahsettiğimiz, bir kat’i hakikattir.

 

Diğer hakikatse şudur:

 

İsrail diye bir devlet kurma niyeti siyonistler; Yahudi ırkçıları, tarafından ilk kez 1848 yılında Londra’da masaya yatırıldı. Niyetin, fikre, fikrin eyleme, eylemin resmiyete dönüşmesiyle BM-Birleşmiş Milletler, 1948’de İsrail adında bir devleti tanıdı:

 

2048, İsrail’in kuruluşunun yüzüncü yılıdır.

 

Siyonistlerin "Nil’den Fırat’a Büyük İsrail Krallığı" diye kendilerince mukaddes bir gayelerinin olduğu malûm ve meşhurdur. Bu gayeyi her ne pahasına olursa olsun hayata geçirme peşindeler. Bu itibarla 100. yılda yani 2048’de bu hedefe varmak istemekteler. Böyle bir hayal hakikat olduğunda Mısır ve Arabistan’ın en az yarısıyla Ürdün, Lübnan, Filistin, Suriye ortadan kalkmakla kalmayacak Türkiye’nin de 6 Şubat 2023 Zelzele Bölgesi de İsrail’e dâhil olacaktır. Şimdi bize itirazla denebilir ki: "Sizin de yazdığınız gibi bu bir siyon hayali!" Doğru; lâkin; her hayalin gerçek olacağı iddia edilemeyeceği gibi "hiçbir hayal hakikat olamaz!" da denemez. Hayaller, hakîkatlerin anasıdır. 1848’den 1948’e kadar geçen bir asır içinde İsrail’in kurulması fikrine de milyonlar hayal diyordu.

 

Bu sebeple, Gazze mücahidleri, yalnızca Gazze ve Filistin için değil, sadece Kudüs-i Şerîf için değil, Türkiye için de savaşmaktalar, şehid düşmekteler. Onlar da bizim Mehmetçiğimizdir. Aksa Tufanı çocuklarının birçoğu Osmanlı bakiyesi ve yine birçoğu Osmanlı öncesinden beri Türkmen’dir.

 

Türkiye’nin Gazze’ye dair verdiği her karar ve aldığı her tedbir meşrû müdafaa hakkımızdır. Gözden asla kaçmasın ki Haçlı Âlemi, İsrail üzerinden yeniden Anadolu’ya saldırıyor. Sevr, Sultan Vahideddin tarafından imza ve tasdik edilmediği için bir muahede; andlaşma olamamıştır. Buna rağmen Batı, Sevr’i unutmadı. Kimse ihmal etmesin ki ABD, Sevr’de taraf değil, müşahiddir. Sevr’in nihâi maksadı, Türkleri, Anadolu’dan sürmektir. Onlara bu cesareti iki yaşanmışlık acı vermektedir.

 

1. Katolik İspanya, Endülüs Müslümanlarını 850 yıl sonra İber Yarımadasından kazıyıp çıkarttı.

 

2. Haçlı dünyası, bizi, 500 yıl sonra Avrupa-yi Osmanî’den; Rumelî’den uzaklaştırdı.

 

Endülüs ve Rumeli Hüznü gibi bunu da yapacakları inancındalar.

 

Bütün bu saydıklarımızdan dolayı Türkiye’nin değişmez gündemi Gazze; yine Gazze; hep Gazze’dir!

 

İsrail’le karadan hemhudut olmasak da Mavi Vatan’da hemhududuz.

 

Bu gerçek aklın bir kenarında hep kalmalı.

 

Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanlığı Hükûmeti, 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye hiç bigâne kalmadı, kayıtsız olmadı. Bundan dolayı tarih önünde mahcup olmayacağız. Ama heyhat ki ticareti kesme mevzuunda geç kalındı. İsrail’le ithalat ve ihracat topyekûn kesilsin diye ekranlarda ve sütunumuzda defalarca yazıp konuştuk. Bu uygulama sadece 50 küsur belli malda yapıldı ve beklenen netice alınamadı.

 

Şimdi ithalat ve ihracat ambargosunu başlatınca daha bir hafta dolmadan İsrail vatandaşları yerinden fırlayarak "mahvoluruz!" diye bağırmaya, Amerikan medyası da İsrail’in zora gireceğini yazmaya başladı.

 

Ticarî ambargomuz, 3 ay devam ederse “Gazze Celladı”, katilleriyle beraber tepetaklak gider. Hâdise bu kadar sade iken gereğinin yapılması için 30 Mart Seçimlerini kaybetmek gerekmezdi. Ambargo, eğer vaktinde olsaydı şehîd ve gazi sayısı böylesine yükselmez, zarar-ziyan bu çapa ulaşmazdı. Kimse yanımızda yer almasa bile Gazze millî mes’elemizdir. Ankara, yüksek bir cesaretle atılması gereken her adımı atmalı, ticarî ambargodan asla ve asla taviz vermemelidir. Kaldı ki şimdi artık yalnız da değiliz. Dünyanın vicdanlı kamuoyu, Gazze için ayaktadır.

 

Yirminci asrın son çeyreğinde bir avuç Afgan Mücahidi, Kızıl İmparatorluğu yıktı.

 

Yirmi birinci asrın ilk çeyreğinde de bir avuç Gazze Mücahidi, Haçlı Kapitalizmini devirecektir.

 

En büyük desteği dua olan Şanlı Direniş, bunu gösteriyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.