HALK PARTİSİ, DÖNÜŞÜME MUHTAÇ!..

A -
A +

CHP’nin zihnî ve siyâsî dönüşüme ihtiyacı var. Dönüşüm, yalnızca, bina ve şehirlerde olmaz. Ortada yekpâre bir Halk Partisi yok. Özgür Özel’in CHP’si farklı, Ekrem İmamoğlu’nun CHP’si farklı, Kemal Kılıçdaroğlu’nunki farklı, Kemalistlerin farklı, Ulusalcıların farklı, İzmir’in farklı, Mersin’in farklı, Çankaya’nın farklı, Kadıköy’ün farklı…

 

CHP’de fikrî bütünlük ve görüş birliği yok. Zahmete katlanma, yük çekme, anlama gayreti ve fedakârlık yerine karşılaştığı mes’eleyi laikliğe yamama ve Atatürk’e ihale kolaycılığı esas…

 

Cumhuriyet Halk Fırkası adıyla 9 Eylül 1923’te kuruluşundan, iktidarı kaybettiği 14 Mayıs 1950’ye kadarki o üstenci, buyurgan ve dayatmacı “Devleti kuran benim, ülkenin sahibi de benim, millet kifayetsizdir, ona yön verecek ve onu çekip-çevirecek olan da benim” asılsız, kurgu ve yakışıksız illetli anlayıştan hiç kurtulamadı.

 

Bülent Ecevit’in, 12 Eylül darbesinde hapse girerken CHP genel başkanı olduğu hâlde hapisten çıkınca yerine dönmeyip DSP’yi kurması, bu yapıdan kaçıp-kurtulma isteğinden olmalı.

 

CHP’nin Ekmeleddin İhsanoğlu’nu CB adayı göstermesi, Mansur Yavaş’ı Ankara, Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçtirmesi, adı konmamış bir dönüşüm ihtiyacının yakın örnekleridir. Bu isimlerin üçü de muhafazakâr-milliyetçi köktendir. Böyle bir garip uygulama, CHP’nin kaht-ı ricâl mecburiyetinden sayılsa bile onlar isteseler de saf kan CHP’li olamazlar. Kendilerini saf kan CHP’li sayanlar, bu partinin seyir köşkündedir. O elit edalı takım, partinin genel başkanını bile emirlerinde görür. Dünde kalmış, zihnen kilitlenmiş bu kadro, tashihe, düzeltmeye, geçmişiyle yüzleşmeye, tövbeye, millete benzemeye yanaşmaz. Bunlar, Tanzimat’tan bu yana devam eden Aydın Yabancılaşmasının, Tek Parti Zihniyetinde yalnızca politikacı olarak değil, gazeteci, yazar, bürokrat, tüccar, sanatçı ve benzeri dallarda milleti aşağı gören, güdülecek yığın telakki eden tiplerdir. Bu saf kan yabancılar, CHP’nin ayağında kelepçe, gözünde kapayan eldir. Bunlardır ki Hilafetin askıya alındığı 3 Mart 1924’ten 100 sene sonra ortada Hilafete dair herhangi bir söz ve cümle yokken Hazreti Ebu Bekir’den Sultan Vahideddin Han’a kadar devam eden ve Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselâm- mirâsı olan 15 asırlık bir müesseseyi en zalim tabirlerle tezyif edip bu tarihin şölen yapılması için işgüzarlığa kalkışmışlardır. İslâm ve Osmanlı düşmanlığı, bu malumların iliklerine işlemiştir. CHP yönetim kadroları, başkalarıyla kavga etmek yerine kendilerini hesaba çekip 75 yıldır neden iktidar olamadıklarını milletle ve milletin mukaddesleriyle aralarında hangi uyuşmazlık ve aykırılığın olduğunu, milletin haklarında tuttuğu sicil kaydını görmeleri gerekir. CHP 75 yıldır denizde sallanan cılız bir sandal gibi. Örtülü biçimde yardımcı olduğu veya mesafeli dursa bile destek umduğu darbeler dahi onu kurtaramadı.

 

Şöyle bir bakalım:

 

-Halk Partisinin kurucu genel başkanı Atatürk’le İnönü küs ayrıldılar.

 

-İsmet İnönü, 34 yıl sonra kendisini parti başkanlığından düşüren Ecevit’le dargın gitti.

 

-Bülent Ecevit, DSP’yi kurarak kendini dışarıya zor attı.

 

-Deniz Baykal, FETÖ destekli bir komployla Kemal Kılıçdaroğlu karşısında yerini kaybetti.

 

-Etme-Bulma Dünyasında Kılıçdaroğlu, keşfedip İBB’nin başına oturttuğu İmamoğlu’nun Özgür Özel’i emanetçi olarak Kurultay’a sürmesiyle makamından düştü.

 

-CB adayı yaptıktan sonra partiden ayrılmak zorunda bırakılan Muharrem İnce’yle eski genel sekreter Gürsel Tekin vak’alarına kadar gidersek yazı uzar. Şimdi sırada Özgür Özel’in İmamoğlu’na dirsek göstermesi var.

 

Bütün bunlardan ve daha birçok sebepten dolayı CHP’nin ümidi 31 Mart 2024 seçimlerindedir. Bu seçim, mahallî olsa bile Halk Partisi için var olma veya olmama meselesidir. Onun için DEM’le yoldaş oluyor fakat bunu açık açık söyleyemiyor.

 

CHP, kiminle ne iş birliği yaparsa yapsın, hâli pürmelâli budur. Ayrıca aday göstermediği bazı eski belediye başkanlarıyla başı dertte. Onlar ya genel merkezi zorlayarak yeniden aday yapılmış veya aday gösterilmeyen bazı başkanlar, müstakilen aday olmuşlardır.

 

Böyle bir siyâsî yapının 31 Mart’ta Cumhur İttifakı’na dayanması mümkün değil. İstanbul, İmamoğlu zamanında 5 yıl boyunca hiçbir hizmet almadığı için bu seçimi fırsat sayarak Cumhur İttifakı adayı Murat Kurum’a teveccüh gösterecektir.

 

Seçimi kaybeden CHP ise en kısa süre zarfında olağanüstü kurultaya gider. Bu kurultay, CHP için ya dönüşümün başlangıcı veya tarihteki yerini almasının başlangıcı olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Mesut Gezer 5 Mart 2024 18:32

Mükemmel