Sürtüşme Katsayısı

Sesli Dinle
A -
A +
Son zamanlarda öz güven pompalamak için insan ruhuna sadece hava basanlar yüzünden içimiz şişti. Biz de ihraç fazlası sloganlarla biriken gazımızı atmak için birilerine sarıyoruz. Aşağıdakine benzer atarlı-giderli cümlelerle en güzel ezberlerimizi bozup, garip kimliklere bürünüyoruz.
 
Bundan sonra herkese ederi kadar muamele; başıma ne geldiyse iyi niyetimden geldi; affedilmeyi hak etmeyenleri affetme; sonunda pişman olacaksan özür dileme vs.  
 
Popüler kültürün bize dayattığı bu ikinci el hayat bilgisi müfredatıyla, affetmenin büyüklük sayıldığı, özür dilemenin büyük bir meziyet olarak görüldüğü tarihimize ve coğrafyamıza resmen ihanet ediyoruz.
Hâlbuki bize miras bırakılan mutluluk formülü şunu söylüyor;
 
Herkesle iyi geçin, kırdığın birisi varsa özür dile, kırıldığın kimseler varsa affet, sana kötülük yapanlara iyilik et!
 
Yani gerçek mutluluğu bilenler, haz tutkunu, bencil, ergen ve kemirgen sloganların aksine affetmeyi, özür dilemeyi, kin tutmamayı tavsiye ediyor.
     ***
Bugün bayramın dördüncü ve son günü. Bayramlar barışma mevsimidir. Bayram temizliğini evlerden önce kalplerde yapmak lazım. Kalpleri temizlemenin en güzel yolu da affetmektir. Çünkü kırgınlıklar insanın ruhunu yorar. Yani muhabbet yolundan sapan her yol, müebbet yorgunluklara gebedir.
 
Şöhret tutkusunu gıdıklayarak oluşturulan ego-sistem sayesinde tavan yapan kibrimiz, bize büyük bir oyun oynuyor. Nefret ederek, düşmanlık yaparak ve sadece kendini önemseyerek mutlu olabileceğimizi zannediyoruz.
 
Hâlbuki çevrenize bir bakın! İnsanlarla sürekli kavga eden, affetmeyi kendisine yediremeyen, intikam hırsıyla yanıp tutuşan insanların mutlu olduklarını göremezsiniz.
 
Affetmek güçlü bir karakter gerektirir. “Ne yapayım, bir türlü affedemiyorum” cümlesi aslında ne kadar zayıf olduğumuzu gösterir. Öz güveni düşük olanlar affedemezler. Kindarlık, bilinçaltında yaşanan değersizlik hissinin en net yansımasıdır.
 
Sizi üzen bir insana küserek onu cezalandırmak istersiniz ama her dargınlık, insanın kendisi için verdiği bir cezadır aslında. Size gerçekten kötülük yapmış bir insanın hatırasını gittiğiniz her yere taşımak zorunda kalırsınız. Affetmediğiniz her an içinizdeki yük ağırlaşır. Sonunda da kalbinizde tortulaşmış bir kin duygusu ve yorgun bir ruhla baş başa kalırsınız.
 
Akıllı bir insan kendisini böyle bir yükün altına sokar mı? Yıllarca önce yaşanmış, belki birkaç dakikalık üzücü bir hadiseyi bütün hayatına yayar mı?
     ***
Ha bire slogan atıyoruz. Zorluklar karşısında yenilmemek, imkânsızı hedeflemek, her türlü olumsuzluğa rağmen mücadele etmek falan. Öyleyse buyurun size güzel bir mücadele alanı. Yapmamız gereken tek şey kendimizle barışmaya çalışmak yerine, önce kendi nefsimizle imzaladığımız ateşkesi bozmak ve affetmek!
 
Mutluluğun başka bir formülü yok. Çünkü kendi nefsiyle muhasebesini doğru yapanın hesabı şaşmaz. Affetme meziyetine sahip olan bir kimse eziyet çekmez.
 
Hayatta pürüzsüz ve net bir akış sağlamak için her türlü sürtüşmeden uzak durmamız lazım. Çünkü sürtüşme katsayısı arttıkça, insanın harcadığı güç de artar. En kötüsü de bütün üzüntünüzü ve öfkenizi gereksiz yere harcarsınız. Savaşta ölen çocuklara üzülmeye, mağdur insanlara kederlenmeye takatiniz kalmaz.
 
Dünyada üzülecek veya öfkelenecek onca şey varken, bütün bu hislerinizi tek bir kişiye harcamak kadar büyük bir duygu israfı olabilir mi?
 
“Affedin ki, Allahü teâlâ da sizi affetsin ve şerefinizi yükseltsin!” hadis-i şerifi hepimiz için çok güzel bir müjde değil mi?
     ***
Küskünlükler, çok yorgun bir şekilde yatağa uzandığınızda kulağınızın dibinde aniden vızıldamaya başlayan sivrisinek gibidir. Kibir bataklığından çıkan bu sinekler, siz unutmaya çalıştıkça daha çok vızıldar. Kanınızı emmek için fırsat kollar.
 
O yüzden şimdi elinize terliği, pardon telefonu alın. Küskün olduğunuz bir kişi varsa onu bulun ve şu mesajı yazın;
 
“Sana dargın olduğum için kendimi çok kötü hissediyorum. Bugün dargınlığımızın kaçıncı günü bilmiyorum ama bayramın dördüncü gününde bu dargınlığı bitirelim. Hakkını helal et. Ben sana hakkımı helal ettim. Seni kırdıysam özür dilerim. Bayramın mübarek olsun.”
Bundan daha güzel bir kişisel gelişim fırsatı olabilir mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.