Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Evliyalar şehri

Düzenleyen:
Evliyalar şehri

Ramazan Haberleri

Dünyada şerif ekiyle anılan yedi şehir vardır, Şam-ı şerif, Kudüs-ü şerif gibi... İşte Buhara-i şerif de onlardan biridir, silsile-i zeheb denen büyüklerden yedisi bu şehri mekân tutar.

Buhara’dan çıkıyoruz, Semerkand yolunda 20 km kadar gittikten sonra bir kasabaya rastlıyorsunuz... “Gujdivan”
Ancak büyük şehirlerde görebileceğiniz bir meydanla karşılaşıyoruz. Etraf güllük gülistanlık... Civarda iğdeler ıhlamurlar da olmalı, baygın bir koku hâkim havaya. 
Meydana hâkim noktada yüksek taç kapılı medrese, bir yazlık mescid, şirin bir minarecik, derin bir havuz ve çatısı ağaç sütunlar üstünde yükselen türbe... İşte Abdülhalık Goncdüvani hazretlerinin adını taşıyan tarihî külliye...
Malumunuz “Silsile-i zeheb” denen altın silsilenin ilk halkası Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Sonra Hazreti Ebûbekir ve Selman-ı Farisi (radıyallahu anh) geliyor. Selman-ı Farisi emaneti Kasım bin Muhammed’e, Kasım bin Muhammed, Cafer-i Sadık’a naklediyor... Bayezid-i Bistami, Ebü’l-Hasan Harkani, Ebû Ali Farmedi, Yusuf-i Hemedani derken Maveraünnehir illeri ışıldamaya başlıyor. İşte o büyüklerden 7 tanesi Buhara’yı mekân tutuyor.
Abdülhalık Goncdüvani hazretleri aslen Malatyalı... İmam-ı Malik hazretlerinin soyundan...
Babası Abdülcemil Efendi, Hızır aleyhisselam ile buluşan, konuşan bir gönül ehli, annesi ise bir sultan kızı. Prenses diyebiliriz ona... Doğumu müjdelerle dolu, Hızır aleyhisselam babasına “adını Abdülhalık koy” buyuruyor. Abdülhalık ilk tahsiline Buhara’da başlıyor. Tasavvufa karşı meyli büyük, bir gün Hızır aleyhisselam havuzu gösteriyor. “Dal suya! Kalbinde kelime-i tevhid olsun ama” Su ve zikir... Turuku aliye büyükleri zaman zaman bu yolu kullanıyor, taliplere hafi zikri talim ettiriyorlar. Goncdüvanlı Abdülhalık’ın zihninde ledün ilmine dair sorular var ama ehlini bekliyor.
O gün Buhara’da bir hareket, bir heyecan, yer yerinden oynuyor. Yusuf-i Hemedani hazretleri şehri şereflendirmişler zira. Genç Abdülhalık da sohbete koşan kalabalığın arasına katılıyor. Ve Hızır aleyhisselam aracı olunca hususi lütuflara kavuşuyor. O kadar insan içinde o seçiliyor, has odanın sırrı bir tek ona fısıldanıyor.
 Henüz 22 yaşında kâmil bir veli oluyor. Hocalarından öğrendiklerini 10 düstur hâline getiriyor:
 Huş der dem:  Aldığın ve verdiğin nefesi bil, bir an gafil olma.
 Nazar ber kadem:  Yürürken gözün ayağında kalsın, dış âlemden kop, gereksiz yerlere bakma. 
 Sefer der vatan:  Asli vatana sefer kıl. Beşerî sıfatlardan sıyrıl.
 Halvet der encümen:  Kalabalıklar içinde yalnızlık. Zahirde halk, batında Hakk ile ol. Çarşıda pazarda bile zikrden kopma. 
 Yâd-ı kerd:  Dilin kalp ile zikri... 
 Bâz-ı keşt:  Haktan başka maksudun olmaya. Zikr esnasında hatırına gelen şeylere aldırma. 
 Nigâh-ı daşt:  Gönlüne yabancı bir şey uğramasın. Ta ki güneşin doğuşundan, batışına... 
 Vukûf-u zamani:  Zamana vâkıf ol. 
 Vukûf-u adedi:  Zikr adetlerine riayet et. Tek sayılar önemli. Vahid: Bir... Bir, diğer bütün sayılara çekirdek... Rakam ne kadar artsa da hakikatleri yine bir!
 Vukûf-u kalbi: Agâh bulun. Gönlünde Allahü teâlâdan gayrisi olmaya. 
 Bir gün sohbetteler bir genç kalkıyor “Müminin ferasetinden korkunuz. Çünkü o, Allah’ın nuru ile bakar” hadis-i şerefinin sırrı ne olabilir acaba? 
- Neyi görmek istiyorsun?
- Eğer Veliyullahın gözü gizliye nüfuz ediyorsa...
Açıkça keramet istiyor. Bu tavır küstahça. Mübareği bir heybet kaplıyor. “Belindeki zünnarı kes, imana gel” buyuruyor.
- Yok öyle bir şey. Haşa! Ben Müslümanım!
Talebeleri atılıp gencin kaftanını sıyırıyorlar, belinde düğüm düğüm zünnar. (Papazların taktıkları kordondan). 
Genç şaşkın, genç mahcup, genç pişman! Büyük mürşidin davetine uyup, imana geliyor. 
Mübareğin vefatından asırlar sonra Safeviler 100 bin donanımlı askerle Maveraünnehir illerine giriyor. Süvariler piyadeler, gök renkli zırhlar... İranlılar, Buhara civarında birçok kaleyi ele geçiriyor, ortalığı kana boyuyorlar. Şii taassubu ile ulemanın, fukahanın, kabirlerini kırıp dağıtıyor, âdeta Moğolların yaptığını yapıyorlar. Halkın Abdülhalık Goncdüvani hazretlerine karşı muhabbet beslediğini öğrenince gelip Goncdüvan’ı kuşatıyorlar. Beldede 5 bin civarında Özbek süvari var. Orantısız güce rağmen teslim olmuyor, meydana çıkıyorlar. Ve şaşırtıcı netice... Safevi ordusu helak oluyor. Mücahidler zaferin kendi çabaları ile olmadığının farkında. Eğer o düşman saflarını tırpan gibi yaran yeşil sarıklılar olmasa... 
Abdülhalık Goncdüvani hazretleri arkalarında dört halife bırakıyorlar. Ahmed Sıddık, Evliya-i Kebir, Şeyh Süleyman Germini ve Arif-i Rivegeri... (kaddesallahu sirrehül aziz).
Hepsi de meşale oluyor Asya’ya! 

Evliyalar şehri

 

Düzenleyen:  - Ramazan
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...