'Kutup Yıldızı'

Düzenleyen:
'Kutup Yıldızı'

Ramazan Haberleri

Vefat edeli asırlar olmuştur ama kerametleri bitmez, Kıbrıs harekâtında Rum mevzilerini arayan bir pilotun uçağında belirir, tek tek mevzileri işaret eder...

Cengiz’in torunu Hülagû kanlı bir hakandır. Bağdat’ta 90 bin mümini katletmekle kalmaz, güzelim camileri, medreseleri, kütüphaneleri yakar. 
Tarifi zor sıkıntılar…
Şehrin alimlerinden Seyyid Kâsım Bağdâdî (Rahmetullahi aleyh) ailesini toplayıp hicret eder Anadolu’ya. 
Hüseynidirler asaletleri ile belli olurlar. Nitekim Hakkârî Beyi İbrâhim Han kızını verir mübareğin oğluna. Muhammed Velî hazretleri, ‘ben bey damadıyım’ demez, köşklere konaklara bakmaz. Yüksek dağlar arasında kuytu bir köşe arar. Bu gün Müküs (Bahçesaray) kazasına bağlı Arvas köyünü seçer, dergâhını kurar. Çok talebe yetiştirir. Neslinden gelenler de dedelerinin yolunu takip eder ona lâyık evlat olurlar. 
Torunlarından Seyyid Abdullah gözünü yumunca, oğlu Abdurrahmân yetim kalır çocuk yaşta.
Ama vefakâr annesi yanındadır. Yedi yaşında Kur’ân-ı kerîmi hatmettirir ona. İlme istidadı vardır. Havalinin alimlerinden okur, icazet alır onlardan.
Naklî ilimlerde parmakla gösterilir, edebiyat, astronomi, tarih, coğrafyada da deryadır aynı zamanda.
Abdurrahmân Arvâsî bilahare tasavvuf yolunda da ilerleyip kemâle gelir, talipli olanları Kâdirî ve Çeştî terbiyesi ile yetiştirmeye başlar. Hem Arvas’ta hem Hoşab’da iki medreseyi birden idare eder ki yüksek dağlar tehlikeli yarlar vardır arada. Sadece Doğu Anadolu’da değil İstanbul’da da tanınır. Yetiştirdiği talebeleri irşad halkasını genişletip uzaklara taşırlar. Hicâz, Mısır, Irak’tan halli zor meseleleri getirip Abdurrahmân Kutup hazretlerine sorarlar. 
Seyyid Abdurrahmân sadece tekkede beklemez. Bahar olunca havâliyi dolaşır, köy köy, sokak sokak gezer, halka vâz-ü nasihatte bulunurlar. O günlerde İran propagandanın her yolunu kullanmaktadır civarda. Ancak mübarek onlara da mantıklı, doyurucu cevaplar verir, birlik ve beraberliğin tesisini sağlar. Devrin sultanı, İkinci Mahmûd Han hizmetlerinden ziyadesiyle memnundur, hısn-ı hasîn (sağlam kale) derler ona.
Seyyid Abdurrahmân hazretleri dedeleri gibi cömerttir, sofra açmaktan hoşlanır, geleni gideni eksik olmaz. Bir gün hanımı “Efendim” der, “misafirlerin arasında beylerin, paşaların hanımları oluyor, albenili giyiniyor, kıymetli mücevherler takıyorlar. Benim üstümde ise hep aynı entari, bir elbise daha diktirsem münasip olur mu acaba?” Seyyid Abdurrahmân hazretleri “senin teknede hamurun yok muydu” buyurur, “kıvamını kaçırma!” Hanımı mutfağa koşar ne görse iyi, tekne lebalep dolmuş altınla.  Ağlayarak gelir ve “affedersiniz” der, “bundan sonra dünyalık istemeyeceğim asla.”
Abdurrahmân Arvâsî hazretleri zaman zaman silahlarını kuşanır, evden çıkar. Döndüğünde üstünde kan lekeleri... 
Hicrî on üçüncü asrın ilk yarısında vefat eder, Van’ın Hoşab (Güzelsu) nahiyesinde defnedilir.

HOŞAB’DA SOR BENİ...

Bir gün bir Pilot Binbaşı Hoşab’a gelip mübareğin kabrini sorar. Orada çok dua eder, sonra bir koç satın alır, kestirip dağıtır halka.
Sorarlar, “hayrola komutan, siz buralarda?”
- 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında adaya yönelmiştim. Beşparmak Dağları’ndaki Rum müstahkem mevkilerini ararken omuzumda bir el hissettim. Baktım ki sarıklı, sakallı, nûr yüzlü bir ihtiyâr. Bana tek tek mevzileri, mazgalları gösterdi ki çoğunu bulamazdım kendi başıma. Ancak yakıt hayli azalmıştı, dönüşe yetmeyecekti ibreye bakılırsa. “Korkma ben kefilim” deyince rahatladım, devam ettim bombalamaya. Nitekim üsse dönerken “Gördün mü benzinin yetti” buyurdular. 
Onu çok sevmiştim. Sordum “Efendim sizi nerede görebilirim bir daha?”
- Van’ın Hoşab kazâsına gel, Seyyid Abdurrahmân diye sor, tanırlar. 
Onun vefat eden büyüklerden olduğunu anlamıştım, nitekim uçak piste yaklaşırken kayboldular. 
Âlimi âlim bilir derler. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin halifesi, asrın kutbu Seyyid Tâhâ-yı Hakkârî hazretleri de sitayişle bahsederler ondan. 
Oğullarından Hacı Lütfullah da âlim, fâdıl ve velîdir. Arvas’ta medfundur. Torunlarından Seyyid Sıbgatullah Arvâsî (Gavs-i Hizânî) Anadolu’yu nurlandıranlardan biridir.
Yine oğullarından Seyyid Molla Abdülhamîd, Arvas’da kalır. Medreseyi, dergâhı idâre eder ki Seyyid Fehîm Arvâsî hazretleri gibi bir zirvenin babasıdır ayrıca.
Fehim Arvâsî’nin oğlu Muhammed Sıddık da büyük alimdir. Resul Zeki Efendi ise Arvas’a defnedilir. 
 Abdurrahman Kutup hazretlerinin oğullarından Seyyid Molla Muhammed Seyyid Tâhâ hazretlerinin sohbetinde bulunmuş bir gönül ehlidir. Başkale’ye yerleşir. Onun neslinden de Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri gibi bir âlim ve mürşid yetişir. Oğulları âdeta meşale olurlar Anadolu’ya. Makamları âlâ ola...

Düzenleyen:  - Ramazan
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...