Erdoğan, "Ne işimiz var" diyenlere sert çıktı

/ Kaynak: İHA
Erdoğan, "Ne işimiz var" diyenlere sert çıktı

Politika Haberleri  / İHA

Başbakan, Recep Tayyip Erdoğan "Myanmar'da ne işimiz var" diyen bazı köşe yazarlarına tepki gösterdi. Erdoğan, "Ben buradan o medya patronuna 'yazıklar olsun' diyorum. Bu adamları köşe yazarı olarak nasıl tutuyorsunuz? Bu tür hedefi olmayan, bu tür aşkı, heyecanı olmayan insanların eline kalem vermişsin, köşe teslim etmişsin" dedi. Erdoğan'ı bu kadar öfkelendiren Radikal'de yazan Cüneyt Özdemir. Özdemir, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Myanmar'a gitmesini eleştirmiş, "Dışişleri Bakanı'nın Myanmar'da ne işi var? Başbakan'ın hanımının kızının gidişini anlıyorum da, Dışişleri Bakanı oraya niye gidiyor" diye sormuştu.

AK Parti İl Başkanlığı'nın WOW Otel'de düzenlediği iftar yemeğinde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ramazan ayının son haftasına girildiğini belirterek, "İnşallah, Allah ömür verirse, önce Kadir gecesinin heyecanını yaşayacak, ardından da milletçe, tüm İslam alemiyle birlikte Ramazan Bayramı'nı idrak edeceğiz" diye konuştu. Kardeşlik, dostluk, bereket ayı olan ramazanın hep birlikte, en iyi şekilde yaşanmaya devam edildiğini kaydeden Erdoğan, "Manevi olarak ruhlarımızı doyurduğumuz bu mübarek ayda, millet olarak içimizdeki ve dünyadaki ihtiyaç sahiplerini de gözettik, dertlerine derman olmanın çabası içinde bulunduk. Ramazanın feyzinden, bereketinden, bizleri her bakımdan tekemmül ettiren, güçlendiren ikliminden nasiplerimiz ölçüsünde faydalandık. Ramazan ayı, maalesef, başlangıcındaki tüm iyi niyet temennilerimize, tüm umutlarımıza ve heyecanımıza rağmen, gerek milletimiz, gerek dünya üzerindeki bazı ülke ve milletler için ne yazık ki buruk şekilde geçti. Öncelikle, ramazan ayında, Myanmar'ın Arakan bölgesinde, Müslüman kardeşlerimize yapılan ağır zulüm ve katliamın haberleriyle sarsıldık. Hiçbir suçları olmayan kardeşlerimiz, sadece Müslüman oldukları, sadece Myanmar'da yaşıyor olmaları nedeniyle çok ağır saldırılara maruz kaldılar. Yüz binlerce Arakan Müslümanı yerlerinden edildi, Bangladeş'e göç etmek zorunda bırakıldı, açlığa ve sefalete mahkum edildi. Meksika'da Bangladeş Başbakanı ile görüştüm. Dedi ki, 'Bize şu ana kadar 500 bine yakın Arakanlı geldi. Bizim de ekonomik gücümüz ortada, bunun altından kalkmamız mümkün değil'. Dün akşam Kızılay Başkanımız ile görüştüm, o da Bangladeş'teki rakamı 250 bin olarak verdi. Öyle veya böyle ama önemli olan, bu insanlar doğdukları, büyüdükleri topraklardan niye kaçıyorlar, niye acaba bir yerlere göç etmek zorunda kalıyorlar. Tabii ki yaşam mücadelesi verebilmek için. Bazı kardeşlerimiz bu saldırılarda hayatlarını kaybetti" ifadelerini kullandı.

TÜRK HEYETİNİN MYANMAR ZİYARETİ

Çarşamba günü eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile Kızılay, TİKA gibi kurumların ve sivil toplum örgütlerinin Myanmar'a gittiğini ve Türk milletinin yardımlarını oraya ulaştırdığını belirten Erdoğan, Myanmar ile ilk defa diplomatik bir ilişkinin gerçekleştirildiğini belirtti. Ülkedeki manzaranın gerçekten içler acısı olduğunu, Arakan bölgesinde bir insanlık dramının yaşandığına belirten Erdoğan, Kızılay ile Kızılhaç'ın bir anlaşma yaptığını, bundan sonra bu ülkede müşterek faaliyetler yürüteceklerini dile getirdi. Arakan Müslümanlarının, Türk heyetini bağırlarına bastığını vurgulayan Erdoğan şöyle konuştu:

"Kilometrelerce yollarda oluşturdukları sevgi seliyle, o yoksulluk içindeki halleriyle bir şey arayışı içindeler. 'Biz açlığı düşünmüyoruz, biz yiyecek aramanın peşinde değiliz, biz bir şeyin peşindeyiz. Biz, topraklarımızda insanca yaşamanın, korkusuzca yaşamanın arayışı içindeyiz' diyorlar. Umutla, şefkatle, sevinç gözyaşları içinde bizim heyetimizi kucaklamaları, 'Türkler geliyor' diye sevinmeleri, bizleri de ayrıca sevindirdi, gururlandırdı, heyecanlandırdı."

ZİYARETİ ELEŞTİREN KÖŞE YAZARLARINA TEPKİ

Myanmar'ın çok anlamlı bir yer olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Şehitlerimizin gittiği, şehitlerimizin defnedildiği bir yer Myanmar. Biz, oralara gitmekle mükellefiz, biz buna zorunluyuz, bundan sorumluyuz. Birinci Dünya Savaşı'nın ardından, bizim yüzlerce, binlerce kardeşimiz esir olarak Myanmar'a götürüldü ve birçoğu orada şehit olarak Myanmar topraklarına defnedildi. Şu anda bizim orada bir şehitliğimiz var ve inşallah TİKA eliyle bu şehitliğimizi de ihya ediyoruz, edeceğiz. Şimdi çıkmış birileri köşesinde yazıyor. Ne diyor; 'Dışişleri Bakanı'nın Myanmar'da ne işi var'? 'Başbakan'ın kızının, hanımının gidişini anlıyorum da Dışişleri Bakanı oraya niye gidiyor'. Ben buradan o medya patronuna 'yazıklar olsun' diyorum. Bu adamları köşe yazarı olarak nasıl tutuyorsunuz? Bu tür hedefi olmayan, bu tür aşkı, heyecanı olmayan insanların eline kalem vermişsin, köşe teslim etmişsin. Bunlar bu millete yabancı, bu milletin tarihine yabancı, bu milletin derdiyle dertlenen kalemler değil bunlar. Şehitlerimizin gittiği yerlere gittiğimiz gibi, biz, kardeşlerimizin, dostlarımızın, ihtiyaç sahibi her insanın olduğu yere gideriz ve gideceğiz" diye konuştu.

Haiti depremi sonrası bölgeye gittiklerini kaydeden Erdoğan, "Müslüman değillerdi, oraya da gittik. Şili'ye de gittik. Açe depreminde bizzat kendim Srilanka'ya gittim. Budistlerin olduğu beldelerde gittik, konutlar yaptık. O konutları benden sonra Mehmet Ali Şahin bey gitti, teslim etti. Biz bunları yapmış bir milletin evlatlarıyız. Aldığımız terbiye bu. Bize hedef koyan ecdadımız, bu hedefi böyle koymuş. Biz yaradanı yaradandan ötürü sevmişiz. 'Ta Myanmar'da, Afganistan'da, Lübnan'da, Somali'de, Filistin'de, Kosova'da, Bosna Hersek'te, Haiti'de, Şili'de ne işiniz var' diyenlere asla kulak asmayacağız. nbsp; Bizim dedelerimiz, atalarımız, ecdadımız at sırtında, dikkat edin, uçakla değil, at sırtında nerelere kadar gittiyse, biz de oralara kadar gideceğiz. Türkiye'nin, aziz milletin yardım elini oralara kadar ulaştıracağız. Bizi uzak diyarlara gittiğimiz için, ihtiyaç sahiplerine elimizi uzattığımız için içerde eleştirenler, inanın İstanbul'un Anadolu yakasına dahi geçmeyenler, geçme tenezzülünde bulunmayanlardır. Bunlar, Kocaeli'nin, Sakarya'nın nerede olduğunu da bilmezler. Bunların bir kısmı da Ankara'nın ötesine geçmez, Sivas'ın, Diyarbakır'ın, Van'ın nerede olduğunu bilmezler. Merkezi nasıl diye sor, anlatamazlar" dedi.

TERÖR SALDIRILARI

Hazreti Mevlana'nın, "İki parmağının ucunu gözüne koy, bir şey görebiliyor musun dünyadan / Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir" sözünü anımsatan Erdoğan, "Evet, bunlar meşreplerinin gereği olarak, başlarını kuma gömüyorlar, dünyalarının da o kadar olduğunu, o kadar karanlık olduğunu sanıyorlar. Biz bugüne kadar bunlara aldırmadık, bundan sonra da aldırış etmeyeceğiz. Yanı başımızdaki ihtiyaç sahibini gördüğümüz, gözettiğimiz, kolladığımız gibi, tarihimize denk düşen şekilde en uzak diyarları da göreceğiz, gözeteceğiz ve onlara da kol kanat germek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu. Başbakan Erdoğan, ramazan ayında yaşanan terör saldırılarının içleri acıttığını ifade ederek, Doğu ve Güneydoğu'daki il ve ilçelerle birlikte, önceki gün İzmir Foça'da terörün bir kez daha kalleşçe saldırarak, 1 askeri şehit ettiğini hatırlattı. Eli kanlı örgütün, Kürt vatandaşlarla hiç ama hiçbir alakası olmadığını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu örgüt, benim Kürt kardeşlerimin haklarını savunan bir örgüt asla değildir, benim Kürt kardeşlerimi temsil eden bir örgüt hiç değildir. Bu terör örgütünün, benim Kürt kardeşimle en küçük bir ortak paydası yoktur. Ramazan ayında, böyle mübarek bir ayda kan dökenlerin, kalleşçe, namertçe, alçakça saldıranların, benim Kürt kardeşimle hiçbir ortak yanı yoktur ve olamaz. Biz bu saldırıların hangi saikle yapıldığını çok iyi biliyoruz. Biz, bu saldırılardaki zamanlamayı, bu saldırılardaki asıl hedefi, asıl gayeyi çok iyi biliyoruz. En önemlisi de biz, bu saldırıların arkasında kimlerin olduğunu, terör örgütünü kimlerin kışkırttığını, terör örgütünün kimlere taşeronluk yaptığını da biliyoruz. Başta Şemdinli olmak üzere, terör örgütünün yaptığı bu saldırılar, terör örgütünün kendisini bitirdiği, intihar ettiği saldırılardır. Terör örgütü, bu saldırılarla, kimlerin değirmenine su taşıdığını, hangi karanlık odaklara, hangi Türkiye düşmanı çevrelere piyonluk yaptığını çok net olarak ortaya koymuştur. Bu saldırılar karşısında asla geri adım atmayacağız. Terörün, Türkiye Büyük Millet Meclisi içinde, hem de ana muhalefet partisi nezdinde Türkiye'de siyaseti şekillendirmesine asla izin vermeyeceğiz."

CHP'YE ELEŞTİRİ

30 yıl boyunca terörün, Türkiye'de siyaseti şekillendirme gayesi içinde olduğunu ve bunu da geçmişte kısmen başardığını belirten Başbakan Erdoğan, "Terör, hükümetleri yıpratmak için bir araç olarak kullanıldı ve kullanılmaya devam ediyor bu ülkede. Bugün de terörü bu şekilde, siyaseti dizayn etmek, hükümeti yıpratmak için bir araç olarak kullanmak isteyenler var. Ne yazık ki, geçmişte muhalefet partileri bu tuzağa nasıl düştülerse, bugün de aynı şekilde düşüyorlar. İspanya'ya bakıyorsunuz, İngiltere'ye bakıyorsunuz, orada muhalefet partilerinin terör örgütlerine karşı iktidarla birlikte hareket ettiklerine şahit oluyorsunuz. Bizde ise tam aksine. Bizde muhalefet, 'terör örgütüne nasıl destek olurum' gayreti içerisinde. Ana muhalefet partisi CHP'nin, 14 Ağustos'ta Meclis'i olağanüstü toplama girişimi tam bir basiretsizlik örneği olduğu kadar, aynı zamanda teröre de teslimiyettir. Hiçbir konuda hiçbir politikası olmayan CHP, böyle anlık tepkiler vererek terörün ekmeğine yağ sürmektedir" ifadelerini kullandı.

"IMF'YE BORÇ VEREN ÜLKE KONUMUNA YÜKSELİYORUZ"
Bir müjdeyi paylaşmak istediğini dile getiren Erdoğan, ''Merkez Bankamızın en son döviz rezervleri açıklandı ve yeni rakamlarla tarihimizin yeni ve çok yüksek bir rekorunu elde ettik. Yıl sonu itibarıyla 100 milyar dolar hesabını yaparken, 2002 yılında, biz göreve geldiğimizde 27,5 milyar dolar olan Merkez Bankası rezervlerimiz, şu an itibarıyla 103 milyar 114 milyon dolara ulaştı. Bu, Türkiye'nin gücünü, Türkiye ekonomisinin gücünü ve krizlere karşı dayanıklılığını ifade eden rekorun da ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum'' diye konuştu.
Görevi devraldıklarında Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu'na (IMF) olan borcunun 23,5 milyar dolar seviyesinde olduğunu ifade eden Erdoğan, bu borcun bugün itibarıyla 1,7 milyar dolara indiğini söyledi.
Birkaç gün içinde IMF'ye yeni bir dilim ödeme daha gerçekleştirileceğini anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Borcumuzun 400 milyon dolar kadarını daha ödeyecek ve toplam borcu 1,3 milyar dolara çekeceğiz. 2013 yılının ilk yarısında, muhtemelen nisan ayında da artık Türkiye'nin IMF'ye borcu sıfırlanmış olacak. Şimdi artık IMF ile farklı bir borçlanma yapısını inşa ediyoruz. IMF'den borç alan ülke değil, (zaten ortağıyız biliyorsunuz IMF'nin 1,1 ile) IMF'ye borç veren ülke konumuna yükseliyoruz. Türkiye, teknik konularda mutabakatın sağlanmasının ardından, IMF'ye Meksika'da söz verdik 5 milyar dolara kadar borç verebilecek, bunun da görüşmeleri şu anda devam ediyor.''

Politika
Kaynak: İHA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...