Her şeyin kıymetini ehli anlar

A -
A +
Mısır’da yetişen evliyâdan Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin tanıdığı bir “genç” vardı ki bilmiyordu bu zâtın kıymetini. Büyüklüğünü inkâr ediyordu. Hattâ kendisini kötülüyordu. Bir gün çağırdı bu genci. Kıymetli bir yüzük verip; “Bunu, şu çarşı esnafına bir bir göster. Kim ne kadar para veriyor, öğren” buyurdu. Delikanlı; “Peki” dedi. Ve bütün çarşıyı dolaştı. Fakat ilgilenen olmadı. Geri gelip; “Hiç ilgilenen olmadı” diye rapor verdi. Büyük velî; “Peki, şimdi de sarraflar çarşısına götür. Bak bakalım, kuyumcular ne veriyorlar?” dedi. Yine “peki” dedi. Ve o yüzüğü tek tek gösterdi sarraflara. Ancak aldığı cevaplarla şaşkına döndü genç! Zîra çok büyük paralar veriyorlardı. Hayret içinde kaldı! Ve geri dönüp; “Bütün mücevhercilere gösterdim. Hepsi de ‘bin altın'ın üzerinde değer biçtiler” dedi. Mübârek sevindi. Ve o gence; “Demek ki her şeyin kıymetini ehli anlarmış. İşte tasavvuf bilgisi de çok kıymetlidir, ama ehli anlar. Gülün kıymetini bülbülün bildiği gibi” buyurdu. Delikanlı utandı. Anladı hatâsını... “Efendim, yanlış hareketlerimden dolayı özür diliyorum. Lütfen affedin, câhilliğime bağışlayın” dedi. Ve “talebesi” olmakla şereflendi...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.