Uşur verilmeyince...

A -
A +
Rumeli fâtihlerinden Allah dostu bir velî vardır. Hamza Baba.
Kerâmet sâhibi bir zâttır.
Ziraatle uğraşır.
Büyük bir meyve bahçesi vardır.
Mahsulü toplayınca hemen hesaplayıp “uşrunu” verir.
Ya diğer insanlar?
Onların yoktur böyle bir dertleri.
İkaz etse de dikkate almazlar.
Bir gün “yangın” çıkar o havâlide.
Ne kadar bahçe varsa, yanar kül olur.
Biri hâriç tabii.
Hamza Baba'nın bahçesi.
Bir tek ağaç bile yanmaz o bahçede.
Bu hâdise ibret olur diğerlerine.
Akıllanırlar.
Hamza Baba gibi uşurlarını hesaplar, verirler muntazaman.
Ne demiş büyükler;
“Bir musîbet, bin nasîhatten evlâdır.”
● ● ●
Bir gün sevdiği bir genç;
“Efendim, bana çok ecir kazandıracak bir amel ve bir ibâdet söyler misiniz” diye arz etti.
Mübârek zât;
“Eğer çok sevap kazanmak istiyorsan, insanların derdini, sıkıntılarını gider, Allahın kullarını ferahlandır, sevindir” buyurdu.
Delikanlı;
“Hocam, evliyâ zâtların şefâatine kavuşmak için ne yapmalıyım?” diye sordu.
Büyük velî;
“O zatlara bir iyilikte bulun, eğer kitapları varsa, onları dağıt. Çocuklarına iyilik yap. Evlâda yapılan, babaya yapılmış gibidir. Veyâ bir ‘Fâtiha’ okuyup, rûhuna gönder” buyurdu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.