Kâbe-i şerîfin duvarına asılan antlaşma metnine ne oldu?..

A -
A +
"Yeğenime ve O'na inananlara yıllarca haksız yere zulmettiğinize herhâlde siz de inandınız. Bundan sonra artık, bu kuru inadınızdan vazgeçin!"
 
Kureyş kâfirleri, İslâmiyetin yayılmasını önlemek için, Müslümanların bulunduğu mahalleyi ablukaya aldılar. Buraya hiçbir malın girmesine izin vermiyorlardı. Bu yasağı bildiren bir antlaşma metni yazılmış ve Kureyş'in ileri gelenleri tarafından imzâlanarak Kâbe-i şerîfin duvarına asılmıştı... Birkaç sene süren bu ambargo sebebiyle Müslümanlar çok sıkıntılı günler geçirdiler. Müslümanlar bu sıkıntı içinde iken Allahü teâlâ, Peygamber efendimize, Kâbe-i şerîfteki, antlaşma metnindeki kelimelerin güveler tarafından tamamen yok edildiğini sadece "Allah" lafzının kaldığını vahiy yoluyla bildirdi.
Peygamber efendimiz, amcası Ebû Tâlib'e giderek bu durumu söyleyince;
- Ey yeğenim, bunları sana kim haber verdi?
- Bunları Rabbim haber verdi.
- Sen bugüne kadar hiç yalan söylemedin. İnanıyorum ki, bu söylediklerin gerçektir.
Ebû Tâlib, kardeşlerine gidip durumu anlattı. Kardeşleri;
- Peki ne yapmamızı istersin? diye sordular. O da;
- Şimdi güzel elbiselerimizi giyelim Mescid-i Haram'a gidip bu haberi orada bulunanlara anlatalım, onlar ilk olarak bizden duymuş olsunlar. 
Onlara gitti ve dedi ki:
- Sizin de kabul edebileceğiniz bir teklif ile geldim.
- Hoş geldin, teklifin nedir?
- Ey Kureyş'in ileri gelenleri! Bugüne kadar, hiç yalan söylememiş olan yeğenim diyor ki: "Kâbe'deki, antlaşma yazısını, güveler tamamen yok ettiler, sadece Allah lafzı kaldı." Şimdi siz o antlaşmayı indiriniz, eğer yeğenimin dediği gibi güveler yazıları yok ettiler ise, vallahi son ferdimize kadar O'nu korur sizlere teslim etmeyiz. Hâl böyle olunca siz de artık insâfa gelip, yeğenimin dediklerini kabul edin! Yok dediği gibi çıkmazsa, Onu size teslîm edeceğim, isterseniz öldürürsünüz, isterseniz serbest bırakırsınız.
Müşrikler şöyle cevap verdiler:
- Sen gerçekten çok makul bir teklifte bulundun.
Antlaşmayı asılı yerden indirmesi için hemen bir adam gönderdiler. Antlaşma geldiğinde Ebû Tâlib:
- Okuyunuz bakalım, dedi.
Fakat, dikkatli baktıklarında okuyacak bir şey bulamamışlardı. Çünkü, Allah isminden başka ne varsa hepsi imhâ edilmişti. Peygamber efendimizin mucizesi ortadaydı... Ebû Tâlib bunların perişan hâline bakıp dedi ki:
- Yeğenime ve O'na inananlara yıllarca haksız yere zulmettiğinize herhâlde siz de inandınız. Bundan sonra artık, bu kuru inadınızdan vazgeçin! Bir daha da benden yeğenimi teslim etmemi istemeyin!..
Bu apaçık gerçekler karşısında, nasipsiz müşrikler, mucizeye "sihir" deyip, düşmanlıklarını daha da artırdılar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.