​ Evlada yapılan babaya yapılmış demektir...

A -
A +
Hüseyin Hilmi Işık (kuddîse sirrûh) buyuruyor ki: "Bütün talebelerim, evlatlarımdır. Onlardan herhangi birini kıran benim muhatabım olamaz..."
 
 
Din büyüklerimiz buyuruyorlar ki: "Bir mümin, bir Allah’ın kulunu sevindirse, birinin kalbine neşe verse, bundan, Cenâb-ı Hak râzı olur, hoşnut olur. İnsanları sevindirmek böyle kıymetli işte. İsterse kâfir olsun, Allahü teâlâ, kulları için 'iyâlim'  buyuruyor. Evlâda yapılan, babaya yapılmış gibidir. Allah’ın kulunu sevindirirsek, Allahü teâlâ hoşnud olur. İşte bunun gibi, bir talebe hocasının evlâd-ı ıyalini, talebelerini sevindirirse hocasını sevindirmiş olur..."
         ***
Bir delikanlı vefat etmiş. Hesabı görülmüş. Günahı dağ gibi ama sevabı çok az çıkmış. Melekler bunu Cehenneme götürürken Cenab-ı Hak "Bu kuluma dört sual soracağım. Vereceği cevaplara göre hüküm olunacak" buyuruyor:
1- Bu kulum acaba dünyada benim bir sevgili kulum olan bir âlimin sohbetinde bulunmuş mu? O genç "hayır" demiş. 2- Bu kulum herhangi bir yerde herhangi bir zamanda bir âlim zatın sofrasında yemek yemiş mi? O genç yine "hayır" demiş. 3. Bu kulum bir âlim zatın mahallesinden veya sokağından hiç değilse bir defa geçmiş mi? O genç yine "hayır" demiş. 4. Bu kulum bir âlim zatın evlatlarıyla arkadaşlık yapmış mı? O genç "evet" demiş. Böyle bir zatın oğlu vardı onunla arkadaştım. O beni, ben de onu çok seviyordum. Allahü teâlâ buyuruyor ki:  
"Evlada muhabbet babaya duyulan sevgi muhabbet gibidir. Evlada iyilik, babaya yapılan iyilik gibidir. Madem o, benim has kuluma sevgi duymuştur, onun şefaatiyle bu kulumu hesapsız doğru Cennete götürün."
            ***
Bir zamanlar bir derviş hocasını ziyarete gidecekmiş. Önce berbere gitmiş ve koltuğa oturmuş. Berber tam tıraş etmeye başlarken oranın külhanbeyi içeri girmiş. Dervişe bir tokat atmış ve "kalk buradan, önce ben tıraş olacağım" demiş. Derviş de hemen kalkmış... Külhanbeyi, tıraşını olup dışarı çıkmış. Kapıdan çıkmasıyla bir gürültü duyulmuş. Bir bakmışlar külhanbeyi, kanlar içinde yatıyor. Çünkü üzerinden bir kamyon geçmiş. Berber, dervişe "bu biraz fazla kaçmadı mı?" demiş. Derviş berbere şu cevabı vermiş: "Yemin ederim ki ben beddua etmedim. Ama şeyhim talebelerine evlatlarından çok ihtimam gösterir. Bana bu yapılan, ona ağır geldi..." 
            ***
Büyük İslam âlimi Hüseyin Hilmi Işık (kuddîse sirrûh) buyuruyor ki: "Enver Bey vekilimdir. O bir şey söyleyince, onu ben söylemiş olurum. Enver Bey çok yoruluyor. Onun yükünü hafifletmek lâzım. Bunun için, Onun da vekili var. Onları üzen, beni üzer. Bütün talebelerim, evlatlarımdır. Onlardan herhangi birini kıran benim muhatabım olamaz..."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.