Mümin, herkese karşı güler yüzlüdür...

A -
A +
Tasavvuf, namaz kılmak ve oruç tutmak değildir. Bunları yapmak, her insanın kulluk vazifesidir. Tasavvuf, insanları incitmemektir...
 
Müslüman, herkese iyi davranmalıdır. Büyük âlim ve velî Muhammed Masum-i Farukî Serhendî hazretleri buyurdu ki: "İyi, kötü herkese, güler yüz göstermeli, fitne çıkarmamalı, düşman kazanmamalıdır."
Hafız-ı Şirazî hazretlerinin “Dostlara doğru söylemeli, düşmanları güler yüzle ve tatlı dil ile idare etmelidir” sözünü unutmamalıdır...
Şeyh Abdullah Bayal hazretleri “Tasavvuf, namaz kılmak ve oruç tutmak ve geceleri ibadet etmek demek değildir. Bunları yapmak, her insanın kulluk vazifesidir. Tasavvuf, insanları incitmemektir. Bunu hâsıl eden, vâsıl olmuştur, kavuşmuştur” buyurdu.
Muhammed bin Salim hazretlerinden sordular:
-Evliyayı başka insanlardan nasıl ayırt edebiliriz?
O da şöyle cevap verdi:
-Evliya; sözlerinin yumuşak olması ve huylarının güzel olması ve yüzünün güler olması ve ihsanının bol olması ve konuşurken itiraz etmemesi ve özür dileyenleri affetmesi ve herkese merhametli olması ile diğer insanlardan ayırt edilir.
Ebu Abdullah Ahmed Makkarî hazretleri “Tasavvuf, gücendiğin kimseye iyilik etmek, sevmediğine ihsanda bulunmak ve sevmediğin kimseye güler yüzlü olmaktır” buyurdu.
Her işte Allahü teâlânın rızasını, sevgisini aramalıdır. Yahya bin Muaz-ı Râzî hazretleri “Allahü teâlâyı sevdiğin kadar, herkes seni sever. Allahü teâlâdan korktuğun kadar herkes senden korkar. Allahü teâlâya kulluk ettiğin miktarda, herkes sana yardımcı olur” buyurdu.
Hakiki Müslüman, din kardeşinin menfaatini, kendi menfaatine tercih eder. Kendi çıkarlarının arkasında koşmaz... Ebu Muhammed Abdullah Rasibî hazretleri “Allahü teâlâ ile insan arasında olan en büyük perde, kendi nefsini düşünmesidir ve kendisi gibi âciz olan bir kula güvenmesidir. İnsanların değil, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmayı düşünmelidir” buyurdu.
Mümin, kendi ailesine ve çocuklarına karşı da tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıdır. Onların haklarını yerine getirecek kadar aralarında bulunmalıdır...
Kimsenin ayıbına, kusuruna bakmamalı, kendi ayıplarını görmelidir. Kendini hiçbir Müslümandan üstün bilmemelidir. Bir Müslümanı görünce, kendi saadetinin, onun duâsını almakta olabileceğine inanmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Üç şeyi yapan Müslümanın imanı kâmildir: Ailesine hizmet eden, fakirler arasında oturan ve hizmetçisi ile birlikte yemek yiyen.)
Muhammed bin Alyan hazretlerine dediler ki:
-Allahü teâlânın, bir kimseden razı olduğu nasıl anlaşılır?
Buyurdu ki:
-Bir kimseye, taat ve ibadet etmek tatlı; günah işlemek acı geliyorsa, Allahü teala o kimseden razı demektir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.