"Habîbimi getir! Cennetimi Cehennemimi göster!.."

A -
A +
Mekke ahâlîsî îmân etmiyor, Müslümanlara çok sıkıntı veriyordu. İşkenceye başlamış, işi azdırmışlardı. Resûlullah Efendimiz, çok üzgündü!..
 
 
Bu gece Mirâc Kandilini idrak edeceğiz inşallah... Mirâc, Receb ayının yirmiyedinci gecesidir. Mirâc, merdiven demektir. Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü gecedir.
Mekke ahâlîsî îmân etmiyor, Müslümanlara çok sıkıntı veriyordu. İşkenceye başlamış, işi azdırmışlardı. Resûlullah Efendimiz, çok üzüldü. Hicretten bir yıl önce, elliiki yaşında idi. Zeyd bin Hârise'yi alarak Tâif'e gitti. Tâif halkına bir ay nasîhat eyledi. Hiç kimse îman etmedi.
Ümitsiz, üzüntülü, yorgun geri dönerken, Tâif halkı, çocuklara taşlattılar. Mübârek bacakları yaralandı. Hazret-i Zeyd'in başı kan içinde kaldı. Çok sıcak bir saatte, yol kenarında, bitkin hâlde bir, müddet istirahat edip, yaralarını, kanlarını sildiler. Mekke'ye yürüdüler. Karanlıkta şehre girdiler...
          ***
Birkaç ay, Mekke'de çok sıkıntılı geçti. Her taraf düşman idi. Gidecek bir yer yoktu. Doğruca amcası Ebû Talib'in kızı Ümm-i Hâni'nin Ebû Tâlib Mahallesinde bulunan evine geldi. Ümm-i Hânî, o zaman îman etmemişti. Kapı çalınınca sordu:
-Kimsiniz?
-Amcan oğlu Muhammed'im. Kabul edersen, misâfir geldim.
-Senin gibi doğru sözlü, emîn, asîl, şerefli misâfire can fedâ olsun. Yalnız teşrîf edeceğinizi önceden bildirseydiniz, bir şeyler hazırlardım. Şimdi yedirecek bir şeyim yok.
-Yiyecek, içecek istemem. Hiçbiri gözümde yok. Rabbime ibâdet etmek, yalvarmak için bir yer bana yetişir.
Ümm-i Hânî, Resûlullahı içeri alıp, bir hasır, leğen, ibrik verdi.
Resûlullah o gün çok incinmişti. Abdest alıp, Rabbine yalvarmaya af dilemeye, kulların îmâna gelmesi, saâdete kavuşmaları için duâya başladı. Çok yorgun, aç, üzüntülü idi. Hasır üzerine uzanıp uyuyuverdi.
O ânda, Allahü teâlâ, Cebrâil aleyhisselâma; "Sevgili Peygamberimi çok üzdüm. Mübârek bedenini, nâzik kalbini çok incittim. Bu hâlde, yine bana yalvarıyor. Benden başka, hiçbir şey düşünmüyor. Git! Habîbimi getir! Cennetimi, Cehennemimi göster. O'na ve O'nu sevenlere hazırladığım ni'metleri görsün... O'nu ben teselli edeceğim. O'nun nâzik kalbinin yaralarını ben gidereceğim" buyurdu...
Cebrâil aleyhisselâm hemen gelerek "Rabbin Seni kendine davet ediyor. Lütfen kalk. Buyur, gidelim" dedi... 
Burak adındaki beyaz hayvana binip, bir anda Kudüs'te, Mescid-i Aksâ'ya geldiler. Cebrâil aleyhisselâm kayayı parmağı ile deldi. Burak'ı oraya bağladı. Geçmiş peygamberlerden bazısının rûhları insan şeklinde orada idi. Yarın devam edelim inşallah...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.