"Allah müminleri sever müminler de Allahı..."

A -
A +
Allahü teâlânın, bir kulunun kalbine, kendi sevgisini yerleştirmesi, kendi hicrânı, ayrılığı ile onu yakması ne büyük nimettir...     Allahü teâlâyı sevmek, makâmların en yükseğidir. Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı kerîmde buyurdu ki: (Allah müminleri sever, müminler de Allahı sever.) Hadîs-i şerîfte de şöyle buyuruldu: (Allahü teâlâyı ve Resûlünü her şeyden çok sevmeyenin imânı sağlam değildir.) Abdullah bin Muhammed hazretleri anlatır: "Gözyaşları sel olan sâliha bir kadının 'İlâhî, hayattan usandım. Eğer ölümü satsalar, sana ulaşmak için, ölümü hemen satın alırdım' dediğini duydum. Bunun üzerine kadıncağıza dedim ki: -Ameline güvenerek mi, böyle konuşuyorsun? -Hayır, amelime değil, Allahü teâlâya olan sevgime ve hüsn-i zannıma güveniyorum. Ben O'nu sevdiğim hâlde acaba O, bana azap eder mi, dersin? -Allahü teâlâyı hüsn-i zannın gibi bulursun, dedim." Allahü teâlâyı sevmek çok kıymetli bir cevherdir. Gerçek sevgi iyilikle artmaz, kötülükle eksilmez. Bunun için sevgiliden gelen her şeyi gülerek, sevinerek karşılamak lâzımdır. Ondan gelenlerin hepsi tatlı gelmelidir. Sevgilinin sert davranması aşağılaması, ikrâm, ihsân ve yükseltmek gibi olmalıdır. Hattâ kendi nefsinin böyle isteklerinden daha tatlı olmalıdır. Seven böyle olmazsa, sevgisi tam olmaz... Allahü teâlânın, bir kulunun kalbine, kendi sevgisini yerleştirmesi, kendi hicrânı, ayrılığı ile onu yakması ne büyük nimettir. Bu nimetin kıymetini bilip şükrünü yapmak lâzımdır. Durmayıp, bunun artmasına çalışarak aşk-ı ilâhînin, en son derecesine yükselmesini beklemelidir. Bunun için de hakiki matlûbdan başka, hiçbir şeye gönül bağlamamalı, faydası olmayan şeylerle uğraşmamalıdır! Yani Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için, İslâm âlimlerinin kitaplarında yazılı olduğu gibi iman etmeli ve bütün sözleri, işleri onların bildirdiklerine uydurmalı, sünneti seniyyeye yapışmalı ve bidatlerden sakınmalıdır! Çünkü, Allahü teâlânın sevgisine ulaştıran yolun esası budur...                *** Ebû Huzeyfe hazretleri, kız kardeşini, azatlı kölesi Sâlim ile evlendirdiği zaman Kureyşliler, kendisine hakaret edip ağır sözler söylediler. Dediler ki: -Asil bir kız köleye verilir mi hiç? -Siz ne söylüyorsunuz? Kız kardeşimle evlenmeyi kabul etmeyecek diye ne kadar korktuğumu bir bilseniz! Kureyşliler, bu söze daha fazla kızıp âdeta çılgına döndüler. Dediler ki: -O nasıl söz? -Siz benim bildiğimi bilseydiniz böyle söylemezdiniz. -Bildiğin neyse söyle! -Resûl-i Ekremden işittim ki, (Allahı bütün kalbi ile seveni görmek isteyen Sâlim'e baksın) buyurdu. Bunu işiten Kureyşliler Ebû Huzeyfe hazretlerinden özür dileyip onu tebrik ettiler...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.