“Pâdişâh-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş..."

A -
A +

Yavuz Sultan Selim Han, sık sık “Pâdişâh-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş./Bir velîye bende olmak cümleden âlâ imiş” buyururdu... 

 
Bugün; İslam halifelerinin yetmiş dördüncüsü ve Osmanlı padişahlarının dokuzuncusu Yavuz Sultan Selim Han'ın vefat yıl dönümüdür... İkinci Bayezid Han'ın oğlu, Kanunî Sultan Süleyman Han'ın babası olan Selim Han, Hilafetin Osmanlı padişahlarına geçmesini sağlayan Sultandır. 1470'te Amasya'da doğdu... Şehzâde Selim; Kur’ân-ı kerîm, tefsîr, hadîs ve fıkıh derslerinin yanında yüksek fen ilmi üzerinde de dersler verilerek yetiştirildi... Osmanlı tahtına geçti ve sekiz buçuk senede devletin topraklarını iki buçuk mislinden fazla genişletti. Babasından devraldığı 2.373.000 kilometrekarelik olan ülke toprakları onun zamanında 6.557.000 kilometrekareye çıktı...
1514'te Çaldıran’da Safevi hükümdarı Şah İsmail'i mağlup ederek, bozuk inanışlarının yayılmasını önledi... 1516'da İstanbul'da ilk tersaneyi yaptı. 1517'de Mısır’ı fethetti. Mercidabık ve Ridaniye savaşlarından sonra; hem Halifelik hem de "kutsal emanetler" Osmanlıya geçti... Ümeyye Camii'nde cuma namazı kılınırken, imam hutbede yeni Halifenin ismini zikredip "Hâkim-ül harameynişşerifeyn=Mekke ve Medine'nin hükümdarı" dedi. Koca Yavuz hemen ayağa kalktı ve; "İmam efendi, Hâkim-ül harameyn deme, Hâdim-ül harameyn=Mekke ve Medine’nin hizmetçisi de" dedi...
Yavuz Sultan Selim Han, çok heybetli olup, azâmetinden çevresindekiler titrediği hâlde, âlimlere, halkına karşı tevâzu sâhibiydi. Devamlı; “Pâdişâh-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş./Bir velîye bende olmak cümleden âlâ imiş” buyururdu. Muhteşem Osmanlı Devletinin, İslâm âleminin lideri olmasına rağmen Peygamber efendimizin ahlâkı ile ahlâklandığından debdebe ve şaşaadan uzak hayat sürerdi...
Yüce Hakan, Eyyûb Sultan Hazretlerinin türbesini ziyâretle başladığı bir sefere çıkmıştı. Ancak yakalandığı amansız şirpençe (bir çeşit kan çıbanı) hastalık buna mâni oldu. Çorlu’da başhekim nezâretinde tedâvi gördü. İki ay hasta yatıp, 22 Eylül 1520 târihinde cuma akşamı Çorlu’nun Sırt köyünde vefât etti. Cenâzesi İstanbul'a getirilip; inşaatını başlattığı Sultan Selim Câmii haziresine defnedildi...
Vefât etmeden bir müddet önce yanında bulunan; can yoldaşı müsahibi (sohbet arkadaşı) Hasan Can; “Sultanım Allah’ı hatırlamak zamânıdır” deyince Koca Yavuz;
“Lala, Lala! Bunca zamandan beri bizi kiminle biliyordun! Cenâb-ı Hakk’a teveccühümüzde bir kusur mu gördün?” buyurmuş ve Yâsin-i şerîf okumasını istemişti. Kendisi de onunla birlikte okurken vefat etmiştir. Ruhu şâd olsun...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.