Oğlumun sözleri karşısında şoke oldum!

A -
A +
Sevgili Feridun Ağabey, ben bir öğretmen anneyim. İki çocuğum var ve ikisinin de sağlıklı ve dengeli beslenmesi için gayret gösteriyorum. Televizyonlarda izlerken, gazetelerin sağlık sayfalarında okurken hep bizlere sağlıklı ve dengeli beslenme öğütleniyor. Ama benim çocuklarım ve belki benim gibi binlerce orta ve alt gelir grubu ailenin çocukları sağlıklı beslenemiyor. Oğluma bazen tembih edecek oluyorum: “Oğlum o gazlı içeceklerden uzak dur. Ambalajlı gofret çikolata, bisküvi vb. uzak dur. Son zamanlarda litrelerce reklamı yapılan soğuk çaylardan, ambalajlı meyve özlerinden alacağına git de fındık al, badem al, ceviz al, kayısı, kuru üzüm vb. al”
Oğlumun verdiği cevap karşısında şoke oldum: “Anne arkadaşlarla gittiğimizde bir şeyler alıp yemek içmek gerekiyor. O senin dediklerini almaya para yeter mi? Kayısı alsan paketi sekiz on liradan aşağı değil. Ceviz alsan öyle, fındık alsan öyle... Bir portakal suyu sıktırmaya kalksan bardağı beş liradan başlıyor. Ama soğuk içecekleri üç dört liraya alabiliyoruz. Ambalajlı bisküviler gofretler bir liraya alınabiliyor. E paramız ona yetiyor onun için de onları alıyoruz...”
Düşündüm de kendi ülkemizde cevizimizi, fındığımızı, kayısımızı, kuru üzümümüzü bizim çocuklarımız harçlıklarıyla alamıyorlar. Sonra da ekranlarda sağlıklı beslenmenin öneminden söz ediyoruz. Fındık üretiminde dünya birincisi olan bir ülkenin çocuklarının fındığın kilosuna 50-60 lira ödemek zorunda kalması akıl kârı mıdır? Saygılarımla...
         Rumuz: “Öğretmen Anne”-Malatya
 

Hatimle kılınan teravihler

Sevgili Feridun Bey kardeşim, bir Ramazan-ı şerif ayının daha sonuna geldik. Rabbim yaptığımız ibadetleri kabul eylesin. Ama içimde kalan bir ukdeyi de burada sizlerle paylaşmak istedim... Bizim çocukluğumuzda bazı camilerimizde hatim ile teravih kıldırılırdı. Yani her bir teravihte yirmi rekâtta Kur'an-ı kerimden bir cüz okunurdu. Böylece otuz günde bir hatim indirilmiş olurdu. O zaman imamlarda ve müezzinlerde “namaz kılarken cemaat sıkılır” gibi düşüncelerle hızlı hızlı okumak diye bir durum yoktu. Şimdi namazlarda hatimle teravih kılmaya hasret olmayı da geçtik, namaz aralarında türkü gibi ilahiler okunmaya, değişik türlü çeşit seslerle ibadeti etkinlik havasına çevirmelere şahit oluyoruz. İlahilere def dümbelek derken şimdi klarnet keman vs. de katıldı…  Gittikçe bilgi ortadan kalkıp görsellik ön plana çıkıyor. Bu değişim ve dönüşüm sebebiyle güzel dinimizin güzel vecibeleri birer birer özünden uzaklaşıyor. Buna kahrolmamak elde değil. Sussam gönül razı değil, söylesem kâr etmiyor dedikleri gibi. Selamlar saygılar...
         Mevlüt Güneş-Çorum
 

Ben mutlu olmadıktan sonra…

Feridun Ağabey ramazan ayının ortasında aile içi anlaşmazlık sebebiyle bir psikoloğa gittik. Eşim evde özgür bir birey olduğunu söylüyordu. Ben ise onun arkadaşım değil eşim olmasını ve evimde beni tamamlayan biri olmasını istiyorum. “Yemeğimi kendim yapacaksam, pantolonumu gömleğimi kendim ütüleyeceksem, sabah kahvaltımı bekârken yaptığım gibi iş yerinin kantininde tost ile yapacaksam ben kendime evli mi diyeceğim?” diyordum. Doğrusu ilk defa kafama göre bir psikolog buldum. Psikolog beyefendi dedi ki bize:
“Sizin ailenin yöneticisi kim?”
İkimiz de birbirimize baktık… Cevap veremedik… Sonra da devam etti: “Kadın da erkek de birbirine karşı görevlerini yerine getirmeyi değil de özgürlük tarzını tercih ederlerse eşler de birbirlerini sahiplenme koruma ve kollama duygusunu kaybeder. Günümüzde bazı ailelerde erkek karısına karışamaz hâle geldi. Hatta bazı evlerde hanımın sözü geçer oldu. Ve bu duygu birçok kadının çok hoşuna gitti. Öyle ki 'rol model' oldular ve günümüzde birçok genç kız evleneceği erkeğin kendisine kul köle olmasını istiyor. Nişanlandıktan sonra nişanlısının kendi isteklerini yerine getirmediği zaman strese giren, 'beni sevmiyor' zanneden genç kızlar belirmeye başladı. Ama unutulmasın ki bu tarz uygulamada sadece kadının mutluluğu söz konusudur. Kadın evde böyle 'özgür' olduğu için mutludur; ama bir evde huzur ve mutluluğun olabilmesi için sadece kadının mutlu olması yetmez… En az erkeğin de o kadar mutlu olması lazımdır. Aile içi geçimsizliklerde bilerek veya bilmeden fark edilmeyen fark budur...”
      Mehmet T./Kehl-Almanya
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.