"Gerçek tatbikattasınız!" diyerek kandırmışlar!..

A -
A +
Kadirşinas Ağabeyimiz, öncelikle geçmiş Kurban Bayramınız mübarek olsun. Benim adım Vahap Şur. Elazığlıyım. Üç çocuk babasıyım. 15 seneden beri İhlas Marmara evlerinde ikamet ediyorum. Üç çocuğumdan biri olan Tayyip Şur, 5 yıl Işıklar Askerî Hava Lisesini bitirdikten sonra İstanbul Hava Harp Okuluna devam ediyordu. 1. sınıfı bitirip 2. sınıfa geçmişti. Harp okullarında her yıl rutin olarak Yalova Hava Meydan Komutanlığındaki kampa katılmak üzere 13 Temmuz 2016 tarihinde evden ayrıldı. Ben de o tarihte senelik iznimi kullanmak üzere Malatya’ya gitmiştim. Malatya’daydım. Özür dilerim, mevzuyu çokça uzatıp kıymetli vaktinizi almak istemiyorum.
 
Oğlumun bana anlattıkları...
 
Kısaca o gün oğlum Tayyip Şur bana dedi ki:
-Baba biz 15 Temmuz günü rutin eğitimimizi yapıyorduk. O gün Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal geldi, bize hitaben farklı bir konuşma yaptı. "Biz yapan değil yaptıran olacağız" tarzında bir konuşma yaptı ve komuta kademesine döndü. "Bu çocukları yormayın!" diyordu.
O sırada, saat 16.00 suları, bir bayan öğrenci ile hasbihal ediyor: “Kızım adın ne? Kaç kardeşsiniz falan...” gibi sohbetten sonra o malum düğüne gidiyor. Ondan sonra akşam içtiması oluyor. “Yat!” emri veriliyor. Sonra birden bir kırmızı alarm veriliyor. Herkes tam teçhizat kuşanıyor. Öğrenci numaraları okunmak suretiyle otobüslere bindirilerek götürüyorlar. Nereye gittiklerini bilmiyorlar. Bu arada kampta radyo televizyon vs. hiçbir kitle iletişim aracı bulunmamaktadır. Yolda gelirken başlarındaki hain komutanları olan Yüzbaşı Sinan Canlı önce diyor ki:
“Bu bir gerçek tatbikattır ve sizin ne kadar itaat ettiğinizi ölçeceğiz!”
Sonraki açıklamasında ise Sabiha Gökçen’de bir terör saldırısı olduğunu söylüyor. Vardıkları yeri sonradan öğreniyorlar ki Sultanbeyli’ye gelmişler. Orada da halk tarafından durduruluyorlar. Bunlar ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Daha sonra Yüzbaşı Sinan Canlı’nın bir vatandaşın bacağına ateş ettiğine tanık oluyorlar. Bu arada Sinan Canlı’nın emri üzerine otobüsten aşağı iniyorlar. Sinan Canlı “vurun!” diye emir veriyor çocuklara. Çocuklar şaşkın ama emir var, “vur!” emri var.  Ama çocukların aldıkları iyi eğitim, çocukları bu tuzağa düşüremiyor. Bu emrin bir kanunsuz emir olduğu bilinciyle asla kanunsuz emri uygulamıyorlar.
Bu arada olaylar kontrolden çıkıyor ve çocuklar pasif pozisyon alıp halkın içine karışıyor, ne olup bittiğini öğrenmeye çalışıyorlar.
Benim oğlum halka soruyor: “Ne oldu burada neler oluyor bu gece vakti?”
Cevap veriyorlar: “Ne olacak siz bize darbe yapıyorsunuz!”
 
"Benim de adım Tayyip"
 
Oğlum diyor ki:
“Ne darbesi ya? Biz buraya ‘terör var’ diye getirildik. Biz sizi nasıl vururuz?.. Benim de şu an muhtemelen annem babam kardeşim sokaktadır. İnsan annesine babasına halkına ateş eder mi?  Benim de adım “Tayyip” diyor.
Öfkeli halk önceleri güvenmiyor bunlara. Silahlarının dipçiğini yere koyup tek dizlerinin üstüne çöküyorlar. Daha sonra polis ve halk, geç de olsa bu öğrencilere güveniyor, lehte tezahüratta bulunuyorlar.
“En büyük asker bizim asker” deyip İstiklal Marşı okuyorlar. Sonra polisler gelip “sizi güvenli bölgeye alalım” diyorlar, koşarak düzenli düzensiz ve kaygısız bir şekilde Sultanbeyli Polis Karakoluna götürülüyorlar. Oradan da Çağlayan Adliyesine... Orada önce adli kontrollü serbest kararı çıkıyor. Hemen arkasından da Hava Harp Okulu öğrencilerinin tamamı tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevine konuluyorlar. Tam bir hafta sonra bir öğrenci tahliye oldu. Biz aileler olarak önce çok sevindik. “Emsal olur bizim de çocuklarımız çıkar” diye ümitlendik ama nafile. Tam 13 aydır çocuklar tutuklu. Tahliye olan çocuğun tahliye gerekçesini öğrendik, “isim benzerliğinden dolayı” dediler. Tahliye olan bizim çocuğumuzla aynı şartlarda aynı kaderi paylaşan kişi. İsmi Yunus Emre T.  
Aradan 6 ay sonra FSM Köprüsünde tutulan 69 kişi hiç iddianame ve mahkeme olmadan tahliye oldular. Bizim Sultanbeyli grubunun iddianameleri yeni bitti.
Mahkeme tarihi 6 Kasım...
Ağabey, benim oğlum hiçbir şekilde ne FETÖ okuluna gitmiştir ne de sempatisi vardır. Benim sizden ricam, bu mağduriyeti Sayın Cumhurbaşkanımıza iletmeniz, haber vermenizdir. Ben sizin samimiyetinize güveniyorum. Annesi akşama kadar her gün ağlıyor. Lütfen bize yardım edin. Her hafta Silivri'ye gidiyorum. Artık ne maddi ne de manevi gücüm kaldı. Biz hain değiliz...
          Vahap Şur-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.