“Evlilik vaadiyle kandırıldım, hayatım zehir oldu”

A -
A +
“Bir derdim yok, bin derdim var ve böyle olması oldukça normal. Çünkü dünyada çok fazla haksızlık ve kötü insan var. İyiler ve masumlar hep eziliyorlar ve kötülerin bedellerini ödüyorlar. Aşağıdakiler sadece bir olayın uzantıları..." diyerek sayfalar dolusu derdini anlatan ve “Evlenme teklifi üzerine kendisiyle görüştüğüm, ailemle tanıştırdığım ve ailesiyle tanıştığım sanığın, ilerleyen süre içerisinde bir yıl cinsel zorlamalarına maruz kaldım ve kendi evlerinde tecavüzüne uğradım. Üstelik bu olayın öncesinde sanırım beni susturmak için sadece benim parmağıma herkesten gizli olarak sözde bir söz yüzüğü taktı. Sanırım bu şekilde davranarak, bana her istediğini yapabileceğini ya da yaptırabileceğini düşündü. O dönemde çok genç ve deneyimsizdim ve bu olayın verdiği psikolojiyle ne yapacağımı bilemedim. Öncelikle ondan uzaklaştım ve içime kapandım fakat rezil olma duygusu, tehdit edilme korkusu vb. ile olayı kabullenmek durumunda kaldım ve isteğim üzerine bir süre sonra benimle evlendi ve kısa süre sonra da olaylı bir şekilde boşandı. Kesinlikle bir arada yaşama olmadığı gibi o şahıs yüzünden sokakta kalmak durumunda kaldım ve evliliğim gibi ayrılığım da tamamen bir zorunluluk eseri oldu. Bu olay olduğu ilk günden itibaren hem psikolojim, hem de hayatım altüst oldu. Gün geçtikçe ve hâlen çok ağır sonuçlarını ödemekteyim. İnanılmaz şekilde acı çekmekteyim ve bu olay yüzünden tüm hayatım ve kişiliğim değişti. O zaman genç olduğum için ve bu şahıs sabıkalı olduğu, daha önce adam yaraladığı ve ailesi oldukça tehlikeli olduğu ve yakınlarımdan birinin ya da birilerinin zarar görmesini istemediğim için ya da olayın duyulmaması için davacı olamadım fakat artık dayanacak durumda değilim. Kendisine bir şekilde ulaştığımda hâlen aileme ve bana zarar vereceğine dair tehditler almaktayım fakat çektiğim acı hepsinden üstün geliyor artık. Hayatım zehir oldu...” diyen okuyucumuz bu süreçte gerek karakolda ifade verme süreçlerinde yaşadığı haksızlıklardan söz etmiş. Gerek İstanbul Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yönlendirilmesi sürecinde birçok üzüntüler yaşamış ve bunları madde madde anlatmış. Bu yaşadığı zor ve yıpratıcı uzun sürecin hukuki boyutu olması ve iddialarının kişilere ve kurumlara söz hakkı doğuracak nitelikte olması da ayrıca önemli bir konu. Bütün bu yaşadıklarını savcılığa dilekçe olarak verdiğini belirtiyor ki bu hukuki süreçte umarız hakkınız hukukunuz konusunda memnun olacağınız bir gelişme yaşarsınız...
 
 
Vicdanımı sızlatan nedir biliyor musunuz?
 
“Derdini söyle duyuralım, diyorsunuz. Hangisinden başlayayım, kime derdimi yanayım. Konuşacak dilimi kestiler, yazacak kalemimi kırdılar. Dertlerimle canlı canlı mezara koydular. Hak aramanın, sorunlarına çözüm aramanın suç olduğu bir devlet gördünüz mü? Ben gördüm yaşıyorum. Ben hep huzur aradım. Yaşadığım vatan içinde “kimse kimseyi incitmesin, önce iğneyi kendine batırsın sonra çuvaldızı karşısındakine” dedim. Maalesef böyle birini göremedim.
İslam toplumunu Hıristiyan toplumlarıyla karşılaştırdım. Müslümanların büyük çoğunluğunun yoksul iken insan olduğunu, zenginleştikçe insanlıktan çıktığını gördüm. Vicdanımı sızlatan ne bilir misiniz? 62 yıldır özlemini çektiğim gerçek Müslüman insanı fakirken gördüm. Hayatımda hep nefret ettim. Müslümanın kitabı ile bağlantılı yaşamadığı. Yaratanın emrettiği şartları hep çıkar amaçlı kullandıkları. Para ve mal için insanı satan, dini dahi çıkar amaçlı kullanmayı seven insan topluluğunun var olduğu… Bütün bunlardan dolayı vicdan rahatsızlığı çekiyorum ve konuşmak istiyorum. Konuşamadığım için rahatsızım. Tüm gerçekleri röportaj olarak anlatmak ve konuşmak istiyorum. Saygılarımla...”
        Hasan Akgül-Sarıgöl/Manisa
 
 
Onlardan utandığın için utanmalısın!..
 
Feridun Ağabey, çevremde de rastlıyordum ama benim başıma da geleceğini hiç tahmin etmezdim. Çocukların biraz eğitim alıp bir şeyler öğrendiğinde, biraz ceplerine para girmeye başladığında, ya da evlenip yeni bir hayata karıştıklarında anadan babadan utanıyor olmaları beni çok üzüyor... Bu köşeden başta benim ortanca kızım olmak üzere evlatlarını büyütüp besleyen okutup adam eden meslek sahibi yapan ve evlendiren insana küçümseyerek bakmak çok ayıp çok. Onun moda ile alakası olamayan yıllardır giydiği elbisesini eski görmek, yeni hayatla alakası kalmamış başındaki çemberinden utanmak… Bilgisayardan, mesajdan filan anlamayışını cahillik saymak ve açıktan söylemese de onları küçümsemek ne kadar terbiyesizce ve ukala bir durum anlatamam. Sen ne olursan ol, bir kere seni o hâle getiren insan o. Sen ondan nasıl üstün olabilirsin ki? Dolayısıyla eğer sende birazcık onur, birazcık haysiyet, birazcık gurur varsa onlardan utandığın için utanmalısın!”
        “Anne”-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.