Kuru üzüme sahip çıkan bakanımıza teşekkürler

A -
A +
Feridun Ağabey, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Ahmet Eşref Fakıbaba, 81 ildeki 32 bin okulda yaklaşık 6 milyon öğrenciye 4 bin 200 ton üzüm dağıtılacağını bildirdi. İnanamadım… Mutluluktan uçtum. Saygıdeğer Bakanımız yaptığı yazılı açıklamada, Bakanlığın koordinasyonunda, Millî Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarınca "Okul Öncesi ve Temel Eğitim Birinci Kademe Okullara Kuru Üzüm Dağıtımı Programının uygulanmaya devam edildiğini belirtmişler.
Uygulamayla öğrencilere kuru meyve tüketim alışkanlığı kazandırmayı, öğrencilerin yeterli ve dengeli beslenmelerine katkıda bulunmayı amaçladıklarına işaret etmiş.
Bu bakana ne kadar teşekkür etsek azdır… Çünkü tespiti çok doğrudur… Bundan yıllar önce benzer bir arzuyu fındık konusunda dile getirmiştim. Ama sesimi duyurma imkânım yoktu. Hani diyoruz ya, fındık üreticisi tüccar elinde kıvranıyor. Diyoruz ya devlet ise fındığa tüccardan bir iki lira fazla vererek çözüm ürütmeye çalışıyor. Ne var ki Avrupalı dev kuruluşlar bizden fındığı ucuza alıp sonra işleyip bize kat kat fazla fiyata geri satıyor.
 
“GÜLSEK Mİ, AĞLASAK MI?”
 
Allah’ın bu ülkeye bahşettiği, piyasasını ise ellerin belirlediği, üreticisinin bir türlü yüzünün gülmediği bu stratejik ürün “nedir?” diye hiç düşünmüyor mu bu bürokratlar?
“Yahu bu fındık yenir” diye de akıllarına gelmiyor mu? Sağlığa faydasını da mı akıl etmiyorlar?
Sayısız faydalarından birkaçını saymıştım. Fındık ve yağı E vitamininin bilinen en iyi kaynağı.
Kansızlığa birebir. Kalp ve diğer kasların sağlığı için gerekli. Alyuvar parçalanmasının önüne geçerek kansere karşı en iyi koruyuculardan. Kemiklerin ve dişlerin yapımı için gerekli olan kalsiyum onda. Demir onda çinko onda, potasyum onda… Fındık müthiş bir doğal besin kaynağı… Sonra da o yıllarda devletimizin ilaca ödediği parayı yazmıştım bir kenara. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 2006 yılında sağlık için devletin ödediği rakam 9 milyar 685 milyon liraymış. Şimdi ne kadar bilemiyorum. Demiştim ki: “Fındığımızı okullarda çocuklarımıza devlet eliyle dağıtalım. Tıpkı kitap dağıttığımız gibi. Süt dağıttığımız gibi. İlk ve orta öğretime giden çocuklarımıza haftada iki kere 100’er gramlık paketler hâlinde ücretsiz dağıtamaz mıyız? Göreceksiniz böylesi hesap devlet bütçesi için daha kârlı olacaktır. Hem de sağlam sağlıklı nesiller yetişecektir. Hem hazinenin parası ilaca değil fındığa gidecektir. Hem stratejik ürünümüzü biz değerlendirmiş olacağız...”
Şimdi kuru üzümde bu güzel uygulamayı yapan bakanımıza çok teşekkür ediyorum. İnşallah fındık konusuna da yakında el atması dileğiyle kendilerine saygılarımı sunuyorum...
            Dr. İsmail Maraş-İstanbul
 
 
Bir ekleme de ben yapsam ne olur?
 
Feridun Ağabey, Türkiye’nin kalkınması, huzurlu bir ülke olması için her gün binlerce makale yazılıp yayınlanıyor. Buna bir ekleme de ben yapsam ne kaybederiz? Almanya, Japonya, Çin, Güney Kore, Singapur, Finlandiya gibi ülkelerin kısa sürede kalkınmasının sırrının ne olduğu üzerine birçok yazı ve haberi mutlaka siz de okumuşsunuzdur. Bu konuda naçizane önerim şudur: *Bilgisayar mühendisi olabilmek için meslek lisesinin bilgisayar bölümünü bitirmiş olma şartı. *Hekim olmak için meslek lisesinin sağlık bölümünü bitirme şartı. *Hukukçu olmak için meslek lisesinin adalet bölümünü bitirme şartı. *Makine mühendisi olmak için meslek lisesinin makine bölümünü bitirme şartı koyduğumuz gün en zeki, en becerikli, en üretken gençler bu okullara gitmeye başlayacaktır. Bu sayede Almanya’da 8.7 milyon genç mesleki-teknik eğitim görüyorken bizdeki sayı 1.7 milyon seviyesinde takılıp kalmaz.
Meslek liselerini tercih eden zeki gençler hem akademik dersleri hem de mesleki dersleri aldıkları için devlet kapısındaki yığılma azalır. Şu anki uygulamada zihinsel yetenekleri nispeten düşük öğrenciler mesleki okullara gitmektedir. Özellikle bilişim alanında okutulan kodlama ile ilgili dersleri anlamak için yüksek zekâ düzeyine sahip gençlere ihtiyaç duyulmaktadır. 55 milyon seçmen olmasına rağmen 3 milyon kadar girişimcimiz olması bizi çukura itmektedir.
Girişimci, tükettiğinden çok üreten, yeniliklere açık, lüks tüketimden kaçınan kuşaklar yetiştirmek için atölyelerde ter dökerek üretimin nasıl yapıldığını gören çocuklar yetiştirmeliyiz.
           Uzman elektrik öğretmeni, eğitim yöneticisi, yazar, yayıncı-Ali Özdemir
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.