Rabbim şanlı ordumuzu muzaffer kılsın

A -
A +
Feridun Ağabey, bu ordu "Peygamberin Ordusu"dur. Bu, "Bedir aslanlarının şahitlik yaptığı ordu"dur. Bu, "Asakir-i Mansur u Muhammedi’nin ordusu"dur… Ülkemiz kabuklarını kırmaya başladı. Yaklaşık yüz yıllık bağımlılıktan sonra tam bağımsız olarak adımlar atmaya başladık. Yerli ve millî adımlar atılmaya başlandı. Özellikle ordumuz askerî angajmanlar sebebiyle tamamen bağımsız hâle geldi. Bundan sonra kıyamete kadar inşallah bu millî adımlar atılmaya devam edecektir. Bizim askerimiz cihat aşkıyla mücadele verdiğinden dünyalık menfaat elde etmek için mücadele vermediğinden Rabbimiz bizlerin askerine galibiyet nasip etmektedir. Terörist yapılanmalar her ne kadar arkalarında Amerika gibi devletler olsa bile bizlere galip gelmelerine Allah’ın izniyle imkân yoktur. Çünkü bizim askerimiz şehitlik gibi ulvi düşünceyle mücadele vermektedir. Türk ayağa kalktı mı Allah’ın izniyle onu kimse yenemez. Buna tarihimizden onlarca örnek göstermek mümkündür. Dost ve düşman bilmelidir ki bizler dünyaya asırlarca yön vermiş bir milletin evladıyız. Bizlerden habersiz dünyada bir adım atılamazdı. Şimdi de bu bölgede bizim millî birlik ve bütünlüğümüze zarar verecek değişiklikleri kimse yapamaz. Ey şanlı ordu! Rabbim seni her daim muzaffer kılsın. Rabbimiz, Sevgili Peygamberimizi nasıl ki Bedir’de dört bin melekle desteklemiş ve yardımcı olmuşsa sana da melekleriyle veliyullahın ve şehitlerimizin ruhuyla destek versin ve yardımcın olsun...         Hamdullah Bekâr-Rize     Yüzsüz dilencilerden bıktık!   Feridun Ağabey, İstanbul Fatih’te tatlıcılık üzerine çalışan bir esnafım. Çok şükür baba mesleği olarak yıllardan beri geçinip gidiyoruz. Ama son zamanlarda bizim dükkânlarımıza dilenciler dadandılar. Müşterinin masada yiyip içtiği anda dükkâna girip boyunlarını bükerek bir dilim baklava, bir kase sütlaç, bir külah dondurma gibi isteklerde bulunuyorlar. Bu kimseler hemen her gün ikide bir geliyorlar, hem kendi çevresindekilere de söylüyorlar. Müşterinin yanında kovsan müşteri alınıyor. “Bırak garibanı ya, ver parasını ben vereyim ne olmuş” diyorlar. Ses çıkartmayıp versen bu yüzsüz dilencilerin sonu gelmiyor. Müşteri bunların bu dilenciliği meslek edindiğini bilmiyor; bizi vicdansız merhametsiz zannediyor. “Yok” demekten de anlamıyorlar. Bizim insanımızın gücünü seveyim abi, dilencimiz bile sessiz kalsan boynunu çevirip giderdi. Bunlar “yok” desen bile alana kadar dükkândan çıkmıyorlar. Bıktık bu yeni tarz dilencilerden. Ne yapacağız abi? Buna belediyelerimiz, zabıtalarımız, emniyetimiz bir çözüm bulamaz mı?          Bir esnaf-Fatih/İstanbul     Eşinizin ailesiyle bir araya gelmeye çalışın   "Feridun Ağabey çok üzgünüm. Bu maili iki gözü iki çeşme yazıyorum. Ben annemin babamın ısrarına rağmen 'kendim karar verdim siz karışmayın!' diyerek evlendim ve başka şehre gelin gittim. Ama aradan birkaç ay geçtiğinde başka şehre gelin gitmenin bana göre bir hata olduğunu anladım. Çünkü eşim benimle hiç ilgilenemiyor, gece geç saatlere kadar çalışıyor. Apartmanda da gündüzleri kalan kimse yok. Çünkü genelde herkes karı koca çalışıyor. Tek başıma evde yapayalnız kaldım. Ne televizyon ne internet ne telefon hiçbiri insan yalnızlığını gideremiyor. Tek başına bu evde kafayı yemek üzereyim. Annemi arıyorum, 'kızım ben nasıl geleyim her gün yanına?' diyor... Bundan sonra ne yapacağım?” diyen Ankara’dan Rumuz “Gül Bebek” isimli okuyucumuz, siz tek başınıza başka bir şehre gelin gitmiş olsanız da gittiğiniz evde eşinizin annesi, kız kardeşi, halası teyzesi gibi yakın akrabalarıyla iletişim kurmaya ve onlarla görüşüp konuşmaya kendinizi niye alıştırmıyorsunuz? Farklı kimseler ve farklı kültüre sahip olsalar da sonuçta eşinizin akrabası olarak artık o kültürü öğrenmek ve onlarla bir ömür geçirmek üzere kendinizi yönlendirmelisiniz. O zaman tek başınıza kaldığınızı değil evlilikle yepyeni bir dünyaya adım attığınızı anlayacaksınız. Ağlamaya gerek yok… Eşinizin ailesini anlamaya gerek var. Ve siz bunu başarırsınız...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.