Beyin kanaması geçirsem kim sorumlu olacaktı?
11 Mayıs 2018 02:00
Feridun Ağabey, kolumda yıllar önce kırılan kemik kaynarken etrafta oluşan sekel izleri zamanla dayanılmaz ağrı yapmaya başladı. Bir devlet hastanesine gideyim dedim. Ama daha önceki bir sefer gittiğimde acilde bile sırada yüz kişi olduğunu söylemişlerdi. Ancak ambulansla gelenleri sıra beklemeden alıyorlarmış. Bu defa fark ücretini vererek özel hastaneye gittim. Doktor merhem verdi hap verdi bir de bileklik yazdı. Gittim medikal malzeme satan yerden aldım. Verilen ağrı kesiciyi içtim. Öğleden sonra bende müthiş bir baş ağrısı başladı. Dayanacak gibi değildi. Bu defa akşamüstü tekrar doktora gittim Yüksek tansiyon dediler. Serum içinde ağrı kesici ve tansiyon düşürücü verdiler. Bir saat müşahedede kaldım. Sonra doktor bende tansiyon olup olmadığını takibe almak durumundayız dedi. Konuyu sonradan tanıdık bir hekime anlattığımda bana ilaç içip içmediğimi sorarken öğleyin içtiğim ilacı söyledim. Tansiyonu tetikleyebilen yapısı olduğunu söyledi. Benim de tansiyonum zaten sınırda idi. Ve o ilacı içince zirveye fırladı. O ilacı bir daha içme dedi...
Sonuç, hekimlerimizin özel hastane bile olsa hastayla oturup sohbet etme; ne yiyor ne içiyor, hangi ilacı niçin kullanıyor gibi detaylı sorular sormaya ne vakti var ne gerek duyuyorlar. Makine gibi oturuyoruz. Şikâyetimizi dinliyor, bilgisayardan not alıyor sonra da sonucunu görelim bakalım diyerek ilaçlarını verip gönderiyor. Bizim canımızın değeri bu kadar mı? İnsana verilen değer bakalım görelim ile mi yapılıyor? Ya beyin kanaması geçirseydim kim sorumlu olacaktı? Selamlar...
Mustafa Kösler-İstanbul
Mustafa Kösler-İstanbul
Velilerden aferin almak için mi?
Merhaba Feridun Ağabey, geçen gün bir okul müsameresine katıldım. Öğrenci velilerine karşı çocukların ne kadar iyi İngilizce öğrendiğini gösteren bir etkinlikti. Çocuklar kendilerine verilen görevleri birer ikişer çıkıp yerine getirdiler. Öğrenci velileri de kendi çocuklarını büyük bir coşku ve heyecanla alkışladılar. Ben ise orada tepki çekmemek için sustum. Çünkü bunca insana bir iki cümleyle amacımı anlatmam imkânsızdı. Yanlış anlaşılırsa bu defa daha itici olurdu. Eğer herkes beni dinleyebilseydi o gün ayağa kalkıp ne mi söylerdim? Benim ülkemin çocuklarının çok iyi İngilizce öğrenmesi birinci önceliğimiz mi? Çocuklarımız ‘geleceğin Türkiyesi'ni inşa edeceklerse bunu yabancı dil ile mi inşa edecekler? Oysa çocuklarımız kendi dilinden kendi tarihinden kendi dininden de en az bu kadar haberdar olmak zorundadır. Ama okullarımız velilerden aferin almak için bu gerçeği göz ardı etmek zorunda kalıyor. Bu vesileyle Millî Eğitim Bakanlığımıza seslenmek istiyorum. Lütfen okullarınızda yabancı dil yerine önce kendi dilimizi tam olarak öğretmenin yöntemini oluşturun.
Süleyman Yıldız-İzmir
Ya olduğun gibi görün,
ya da göründüğün gibi ol!
Feridun Ağabey, Almanya’da başörtüsü ile derse girmek isteyen öğretmenin talebi reddediliyor iken ben burada yaşadığım ibretlik bir durumu sizinle paylaşmak istiyorum...
Arkadaşımın babası din görevlisi. Oturdukları çevre ve ailesi sebebiyle tesettüre uygun yaşayan arkadaşım esasında bu konuda ana babasına mı tepkili, çevreye mi tepkili bilemiyorum bunu kabul etmek istemiyor. Ve bir gün bu arkadaşım arkadaşlarımızla gideceğimiz bir tura mahallesinden çıkarken başka mahalleden ayrıldıktan sonra başka kıyafetle katıldı. Ne oluyor da analar babalar çocuklarına bu kadar etkisiz oluyor? Almanya’da devletlerin bile dikkat ettiği bir hassasiyeti bizim çocuklarımız nasıl oluyor da önemsemiyor anlamıyorum? Bu konuda şuurlu devlet politikaları gerektiğini düşünüyorum. Selamlar…
B.N.-İstanbul
B.N.-İstanbul
Hayat memat meselesi
Mailde telefon bilgisini göndererek kendisi için "hayat memat meselesi" olan bir konu hakkında görüşmek isteyen değerli okuyucumuz, derdinizi birkaç cümle ile özetlerseniz size yardımcı olmaya çalışırız. Selamlar. (F.A.)