Hangi Amerika? Pentagon-CIA mi yoksa Dışişleri mi?

A -
A +
Türkiye Zeytin Dalı Harekâtı'nı başarıyla yürütüyor. Hiç acele etmeden, sivillere zarar vermeden, adım adım hedefe doğru yürüyor. Cumhurbaşkanımız Erdoğan birkaç gün önce, zaman veremeyeceğini ama zaferin yakın olduğunu söyledi.  Türkiye'nin kararlılığını gören ABD yönetimi ciddiye almadığı meselelere artık çok önem verdiğini yönetim bazında göstermeye başladı. Önce Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster geldi, peşinden de Dışişleri Bakanı Rex Tillerson. Amerikan yönetiminde Türkiye'ye karşı iki tür bakış açısı olduğunu söyleyebiliriz. Her ne kadar şu anda Pentagon-CIA ekibinin dediği olsa da Dışişleri Türkiye'ye karşı daha temkinli ve ılıman.  Bunu medyaya baktığımız zaman da anlıyoruz. Pentagon ve CIA'in Amerikan medyasındaki sesi olarak bilinen Washington Post yazarı David Ignatius 15 Şubat'ta "How to tackle the biggest obstacle to finishing the war with the Islamic State (DEAŞ'la savaşı bitirmek için en büyük sorun nasıl aşılır)" başlığıyla bir yazı yazdı. Rex Tillerson'la Erdoğan'ın 3 saat 15 dakikalık görüşmesine değinen Ignatius bundan bir sonuç çıkmayacağını belirtmiş. Bu ziyareti "görev imkânsız (görevimiz tehlike)" anlamında değerlendiren Ignaitus "Türkiye'nin isteklerini yerine getirmek Suriye'yi daha istikrarsız yapar ve DEAŞ'la mücadele bitmez" demiş. Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDF) destek vermenin önemli olduğunu da savunmuş Ignatius. O yüzden SDF'ye yardımlar sürmeli yoksa DEAŞ güçlenir, yorumunda bulunmuş. Bu tür yorumlar Batı'da çok yapılıyor. Türkiye'nin sınırdan yüzlerce DEAŞ'lıyı geçirdiğini ve bu durumun hem AB hem de ABD'yi tehdit ettiğini yazmayan neredeyse kalmadı. David Ignatius, Cenova görüşmelerine dikkat çekerek ABD'nin Rusya ve Suriye rejimiyle çalışabileceğini vurgulamış. Ruslar da Kürtlerin isteklerini karşılayacak plana onay verirmiş. Ignatus yazısını bitirirken Pentagon ve CIA'in arzusunu da yazmış: "Türkiye istediği için ABD, SDF'den desteğini çekmeli mi? Hayır. Bu bölgeyi daha istikrarsız yapar. SDF yeni Suriye'nin ulusal ordusunun bir parçası olmalı. Bunun için de Şam, Washington, Moskova ve hatta Türkiye'yle çalışılabilir." Yani Pentagon ve CIA, YPG'ye silah yardımına devam edecek ve sonuna kadar destekleyecek. Öte yandan bizim kamuoyunun yakından tanıdığı Amberin Zaman, Al-Monitor'da tam da Tillerson'ın Türkiye'ye geldiği gün "Real target of Erdogan's Olive Branch could be US clout (Erdoğan'ın Zeytin Dalı'nın Gerçek Hedefi ABD Nüfuzu olabilir)" başlığıyla bir makale yazdı. Amberin Zaman'ın eşi Joseph Pennington, Amerikan Dışişleri personelidir. Eşinden dolayı Tillerson ve Dışişleri'nin sesini yansıtır Zaman.  Makalesinde Tillerson'un, Pentagon ve CIA'ye göre Türkiye'ye karşı daha ılımlı olduğunu yazmış. Kaynaklarından aldığı bilgiyle Arapların gözünde ABD sadece Kürtlere yardım ediyor ve mevcut politikayla ABD Suriye'de kaybeder. İlerleyen günlerde ABD askerleri de ölebilir ve bu yüzden Türkiye yabana atılmamalı, demiş. Rex Tillerson, "Afrin'de tampon bir bölge kurulmalı, Menbiç'te Türk-Amerikan askerleri beraber konuşlanmalı ve ABD YPG ile ilişkileri en aza indirmeli" önerisinde bulunmuş.  Amberin Zaman, Erdoğan'ın YPG'yi Afrin'den süpürmesinin, Arapların da saf değiştirmesine ve bunun da DEAŞ'la mücadeleyi zayıflatacağını belirtmiş. O yüzden Türkiye'nin isteklerine kulak verilmeli, diye belirtmiş. Görüldüğü gibi Dışişleri, Pentagon-CIA ekibine göre daha ılımlı. Ama hangisinin dediği olacak? Onu da önümüzdeki günlerde göreceğiz...        Sözcü davasındaki resmî evraklar    Hakkında Sayın Cumhuriyet Savcımız Asım Ekren tarafından yürütülen “FETÖ’nün gizi yayın organı” soruşturması olan ve sahibi emperyalist güçlere sığınmış, Türkiye’ye gelemeyen Sözcü gazetesinin eski/yeni yazarları topluca delirmiş. Önce adamsanız ve gerçek Atatürkçüyseniz sahibiniz Burak Akbay niye emperyalizmin sığıntısı oldu, ona cevap verin! Ama hiçbiriniz gerçek Atatürkçü olmadığınız için ağzınızı açamıyorsunuz. Bu ülkeye dönse belki de tutuksuz yargılanacak ama suçunu bildiği için tıpkı vatan haini Can Dündar ve Ekrem Dumanlı gibi kaçıyor Akbay. 17-25 Aralık darbe teşebbüsü esnasında Sözcü’yü tamamen FETÖ’ye teslim ettiğini biliyor çünkü. 17 Aralık 2013’ten beri Akbay’ın ve geçen hafta isim isim verdiğim yargılanacak yazarların FETÖ’nün emrinde çalıştığını savcılığımız ispatlıyor çünkü. Benim yazdıklarımın hepsi resmî evraklara ve yargısal belgelere dayanıyor Rahmi Turan. Bir tane bile şahsi iddiam yok benim geçen hafta yazdığım üç yazıda. Hepsi DEVLET ve yargımızın resmî evraklarından alıntıdır. Hepsi DEVLET tarafından ispatlıdır. Bazı olayların eli kulağında. Çok yakında herkes görecek neler olduğunu. O yüzden bana küfretmeyi bırakın ve Musa Eroğlu’nun “Yolun sonu görünüyor” türküsünü bol bol dinleyin...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.