Medyada suyun akışı ve rüzgârın esişi durdurulamaz

A -
A +
Demirören Medya Grubu, HDP sempatizanı olduğundan emin olduğumuz Şirin Payzın’ın görevine son verdi. Medyamız için doğrusu oldu. Niye diyeceksiniz? Payzın gibi 17-25 Aralık sürecinde Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve AK Parti’yi devirsin diye FETÖ’yü ve 7 Haziran sürecinde PKK terör örgütünün siyasi kolunu destekleyen bir ismin anaakım ekranlarda olmaması gerektiğini hep ifade ettim. 
Çünkü bu durum Batı standartlarına da aykırıdır. 22 Mart devrimi olduğundan itibaren bunu hep yazdım. Diyeceksiniz ki 17-25 Aralık darbe teşebbüsü sürecinde FETÖ’yü ve 7 Haziran öncesi ve sonrası süreçte de PKK’yı sadece Payzın mı destekledi? Haklısınız, dönemin Doğan Medyası’nın nerdeyse tüm önde gelen isimleri önce FETÖ sonra PKK’yı destekledi. Fakat onların yırttığına dair bir kanun mu var? Hepsinin önümüzdeki süreçte tıpkı Şirin Payzın gibi anaakım medyadan uzaklaşmak suretiyle bedel ödeyeceğine eminim. Çünkü rüzgârın bir esişi ve suyun bir akışı vardır. O süreç başladı mı, durdurulamaz ve önüne geçilemez. Hayatın kanunu bu.
Aslında Şirin Payzın 22 Mart günü istifa etmeliydi. Ama yapmadı. Hayat böyle geçer, ben de programlarıma devam ederim sandı. Fena hâlde yanıldı. Zaten bu eski Türk medyası kalıntılarının en büyük eksikliği süreci ve yeni Türkiye’yi okuyamamak. Ayrıca çok yakında o cepheden tıpkı Payzın gibi yeni görevden uzaklaştırma haberleri gelebilir. Bazı kişi ya da belki kişiler köşelerini, programlarını kaybederse hiç şaşırmayın.
Tüm bu tablo ortadayken, rüzgâr afil afil eski Türkiye aleyhine eserken Şirin Payzın ise hep Demirören Grubu’nda kalıcı olacağına dair uydurma haberler yaptırdı. Hep pollyannacılık oynadı. Oysa yine ve tekrar ifade ediyorum ki, suyun bir akışı ve rüzgârın bir esişi vardır. Bu sürecin durdurulamaz olduğunu hep söyledim. Elbette pollyannacılık oynayan sadece Şirin Payzın değildi. Başkaları da hep böyle uydurma haberler yaptırdılar, güleç resimler çektirdiler. Sanki her şey harika gibi takıldılar.
Ben 24 Haziran öncesi Payzın yeni sezonda olmayacak diye yazdığımda, “Şirin Payzın sadece izne çıktı, yeni sezonda kesin olacak” diye tuhaf tuhaf haberler yaptırdı kendisi. Peki ne değişti? Deprem olmayacak diye haber yaptırınca deprem olmuyor mu? Aslında medya dünyasında zekânın da sonuna geldik galiba. Bakın en son 20 Ağustos 2018’de bu köşede yazdığıma bakın. Orada olmuş, olmakta olan ve olacak tüm tabloyu özetliyorum. Gerisi boş laftır: 
“Yeni sezonda yepyeni ve genç yüzler CNN Türk’te moderatörlük yapacaktır. İşte bakın bu yaz sezonunda da bu genç moderatörler çok başarılı oldular. Bu gençlerin başarısı aynı zamanda Bora Bayraktar’ın başarısıdır. Bu gençlerin önünü açmaya devam edilmelidir. 
 
....Bu yüzler insanlarımıza PKK’nın siyasi koluna 2015 yılında verilen fanatik desteği hatırlatmaktadır. 2014 yılında FETÖ’ye verilen aşırı desteği hatırlatmaktadır... Bunlar çok taze olaylar. Her görüş Türkiye’de özgür olmalıdır ama FETÖ ve PKK’ya destek asla özgürlük kapsamında değildir. İşte o sebeple bu isimlerin ekrandan tasfiyesi hukuken de bir mecburiyettir.
Bu eski Türkiye kalıntıları ne yaparsa yapsınlar 2018-19 sezonu asla geçmişe benzer olmayacaktır. Eski Türkiye zihniyetindeki tüm yazarlar her türlü ana akım medyadan zaman içinde tasfiye edilecektir...”
Bu arada devletimizin çok hassas olduğu Rahip Brunson olayı hakkında maklube üzerinden alaya alıcı yazılar yazmak kimsenin gözünden kaçmıyor. “Meğer beni Allah korumuş, olay Amerikan Senatosuna kadar gitmiş” diye yazıp Brunson olayını basite indirgemek de kimsenin haddine değil. 
Amerikan senatosunu çok önemliymiş gibi gösterip maklube üzerinden Brunson olayıyla dalga geçerek Türk yargısını hafife alanlar yazdıklarını bir daha okusunlar. Ne demek istediğimi anlayacaklardır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.