Gazeteciliğin dip dalgası

A -
A +
Adı Oğuzhan Uğur.
Bir YouTuber.
Ünlü Albay Hasan Atilla Uğur'un oğlu.
Bu seçim sürecinde şimdiye kadar yapılmayanı yaptı ve cumhurbaşkanı adaylarını YouTube kanalı Babala'da misafir etti.
Röportajlarını milyonlarca kişi izledi.
Aklına gelen her konuyu, mailine düşen her soruyu, 'menşın'lanan her merakı muhataplarına sordu.
Çekinmeden, endişe duymadan. Tıpkı bir gazetecinin yapması gerektiği gibi.
Buna karşılık TRT'sinden FOX'una, Star'ından Ülke TV'sine kadar çok sayıda kanalda adayların röportajları yayınlandı.
Konukların karşısına dizilen meslektaşlarımızın hiçbiri maalesef o genç YouTuber kadar kendinden emin ve cesur değildi.
Fatih Portakal gibi ne olduğu belli tipler, sözde demokratlık adına inceden inceye çalıştı.
Bu tarafta da bazıları, konuğuna pas vermek için âdeta kendini paraladı. Bu yüzden programları tartışma konusu oldu.
Bu durum, sürdürülebilir bir şey değil.
Mesela yakın döneme kadar başını Hürriyet'in çektiği bir kısım medya, kendi kafa yapısındakileri parlatır, istemedikleri hakkında manipülasyon yapar, hakikatleri çarpıtırdı.
Ama ne oldu? Önünde sonunda duvara toslamaktan kendilerini kurtaramadılar.
Gazeteciliği esir alan taraftarlık hâli, uzun vadede mesleki saygınlığı bitirir.
Ve bir dip dalgası oluşur; YouTuber’lar, blogger’lar sizi bir kenara sürükler atar. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi...
 
Temel problem
Bence bu seçimin en yeni ve en sıra dışı kampanyasını Saadet Partililer yaptı.
Sosyal medyayı çok iyi kullandılar. Siyaseti, e-Miting'le tanıştırdılar. Filmler, animasyonlar ve esprili mesajlarla sempati kazanmaya çalıştılar.
Genç ve dinamik bir ekip, yaşlı liderlerini kıvrak zekâlarıyla destekledi.
Ancaaak...
Dün kendisini katil ilan edenlerle ittifak kurmada bir beis görmeyen Temel Karamollaoğlu, büyük bir risk aldı.
Temel Bey, Cumhur İttifakı’nda olmayışını geçen günlerde geniş bir mülakat verdiği Millî Gazete Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş’a anlattı.
SP lideri "AK Parti’nin Saadet’ten niye diğerlerinden daha fazla rahatsızlık duyduğu" yönündeki soruya "Çünkü biz alternatifiz ve milletimiz bunu fark ettiğinde kitlesel olarak bizi destekleyecek" karşılığını verdi.
Saadet’in Cumhur İttifakı’nda yer almamasının iki sebebi var.
BİR: Kendisini iktidara alternatif görmesi.
İKİ: Aynı damardan beslendiği AK Parti’nin içinde eriyip gitme korkusu.
Ama şu unutulmasın ki Temel Bey, AK Parti’nin yaşayacağı muhtemel bir yol kazasında "Kaybettiren adam" ilan edilecek ve yıllar yılı muhafazakâr siyasetin "Temel problemi" olarak anılacaktır.
 
Özel yalanlar serisi
Hiçbir siyasetçiye karşı düşmanlığım, öfkem, ön yargım yok.
Ama ne yalan söyleyeyim, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’i ekranda görünce artık kanalı değiştiriyorum.
Çünkü sanki kısa günde kırk defa yalan söylüyor gibi geliyor bana.
* 301 madenciyi kaybettiğimiz Soma'da, Suriyelilerin de öldüğünü, ortaya çıkmasınlar diye üzerlerine beton dökülerek gömüldüğünü söyledi, fos çıktı.
* İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 2012’de Pensilvanya’ya gittiğini iddia etti. Soylu, pasaportunu gösterip o tarihlerde umrede olduğunu ortaya koyunca, suspus oldu.
* Bütün partilerin komisyon kurup çözümüne yeltendiği erken yaşta evlilik problemini "AKP tecavüzcüye af getiriyor" diye yansıttı ve toplumu aldattı.
* Çatı aday görüşmeleri sürerken "CHP’nin gündeminde Abdullah Gül yok" dedi; pazarlıkları Gül ifşa etti.
* Önceki gün de geçmişte ortaya atılan ezan iddialarını gündeme taşıyıp "Mitinglerde biz ezan okunurken bekliyoruz ama AKP ezanı bekletiyor" dedi. Tabii yalanlandı.
Özgür Özel, aslen eczacıdır. Hangi ilacın hangi hastalığa iyi geldiğini bilir.
Onun da hastalığı var: Yalanismus. Fakat bu hastalığının ilacı yok!
 
Yenikapı ne dedi?
Bir anket dili var, bir de meydan dili.
Anketler yakın dönemde hep yanılttı. Fakat en iyi ipucunu meydanlar verdi.
7 Haziran 2015 seçimlerinden koalisyon çıkacağı Yenikapı mitinginden belliydi.
Bu yüzden havayı koklamak için Yenikapı'ya bakarım.
AK Parti'nin dünkü İstanbul mitinginde mahşerî bir kalabalık vardı.
Yağmura rağmen yüz binlerce kişi meydana aktı.
Seçmen, yeni dönemin işaretini verdi.
 
Bekle bizi 7 partili Meclis
* HDP barajı aşacak mı?
* Partiler arası seçmen geçişi ne kadar olacak?
* Seçim ilk turda bitecek mi?
* Meclis aritmetiği nasıl olacak?
* İnce, Kılıçdaroğlu’ndan daha çok oy alacak mı?
* Asıl dip dalgası CHP’ye mi gelecek?
Az kaldı. Haftaya bugün, bütün bu sorular cevabını bulacak.
Yakın tarihin en kritik, sürprizlere gebe seçimine giriyoruz.
Ama sürpriz olmayan bir şey var: Bizi 16 yıl sonra en az 7 partili bir Meclis bekliyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.