Hollywood’un gına getirten bir klişesi daha: Post

A -
A +
Bir Post güzellemesidir gidiyor bizim medyada. Neyle karşılaşacağımı bile bile gidip gördüm filmi. Ünlü Demokrat Partili yönetmen Steven Spielberg tarafından çekilen film, Vietnam Savaşı yıllarında Savunma Bakanlığı yapan Robert McNamara tarafından hazırlatılan ve savaşın ta 1964 yılından itibaren kaybedildiğine ve dolayısıyla da Amerikalı çocukların ülkelerinden 16 bin km. uzaklıktaki Vietnam’da boşu boşuna öldüğüne dair kanıtlar sunan Pentagon raporunu The Washington Post gazetesinin patronu Katherine Graham Meyer’in “Büyük bedeller ödemeyi” göze alarak yayınlamasını anlatıyor.
“Amerika Birleşik Devletleri – Vietnam İlişkileri, 1945-1967: Savunma Bakanlığınca Hazırlanan Bir Çalışma” adını taşıyan yüzlerce sayfalık belgeden yayınlanan haberler sonucunda vatan haini suçlamalarına uğrayan patron Katherine Graham Meyer ile Genel Yayın Yönetmeni Benjamin Bradlee, Başkan Richard Nixon’ın şikâyeti üzerine yargılanıyorlar ama sevk edildikleri Yüce Divan’ın “Kurucu atalarımızın basın özgürlüğünü garanti altına aldığını” hatırlatan kararıyla aklanıyorlar.
Filmde baştan sona “dokunaklı bir öz eleştiri ve sistem sorgulaması” şovu sunuluyor seyirciye.
Bu konuda yayınlanan iki yazı var ilgimi çeken. Biri Katherine Graham Meyer’in 1845’lerden başlayan ailevi geçmişini anlatan ve Washington Post’un nasıl CIA ve Amerikan derin devletinin bir gazetesi olduğunu belirten Soner Yalçın’ın Sözcü’deki yazısı, diğeri de sinema eleştirmeni Tunca Arslan’ın Aydınlık’taki eleştirisi.
Soner Yalçın’ın yazısına göre, Washington Post’un o zamanki yayın yönetmeni Benjamin Bradlee, bir CIA ajanı. Tıpkı ondan önce gazetenin başında bulunan Katherine Graham Meyer’in eşi Phil Graham gibi. Hedef ise CIA’i yeniden yapılandırmak isteyen Nixon’u alaşağı etmek. Bu belgelerden sonra bir de Watergate skandalını ortaya çıkardılar ki o başlı başına bir CIA operasyonu. Ne tuhaf ki Watergate belgelerini sızdıran ve “Derin Gırtlak” olarak tanımlanan CIA ajanı Richard Ober de Benjamin Bradlee’nin çok yakın dostu.
Geçelim.
Benim sorularım var.
1-Post adlı ağdalı “Amerikan güzellemesi” yapan filmin yönetmeni Steven Spielberg acaba 11 Eylül saldırısının sırlarını deşen, kodlarını ortaya çıkaran bir film yapabilir mi? Anlatılacak çok şey var bu konuda ve tüm dünya çok iyi biliyor bu saldırının içyüzünü. Ama soruşturulması bile yasak.
2-Amerika’yı yöneten Yahudi lobisini masaya yatırıp ciddi bir sistem eleştirisi getirebilir mi? Sözgelimi Amerika’nın ekonomik yaşamındaki Yahudi şirketlerinin ağırlığından, siyaset ve sinemadaki Yahudilere dek.
3- Amerika’daki iki derin devletin neden ve nerelerde çatıştığını, neyi ele geçirmeye çalıştıklarını.
4- İsrail’in Filistin’deki katliamlarını.
5- Amerika’nın kimyasal silah yalanıyla Irak’ı nasıl işgal edip bir buçuk milyon insanı katlettiğini.
6- CIA’in ve FBI’ın günahlarını zaten herkese mal olmuş bilinenlerin dışındaki kirli çamaşırları anlatacak cesarette biri çıkabilir mi Hollywood’da?
Daha çok var, aklıma gelenleri yazdım. Ben bunları adam gibi yapacak sinemacı varsa “ABD sineması esaslı bir sistem eleştirisi ortaya koyuyor” derim.
Yapamazlar ve neden yapamayacaklarını çok iyi biliyoruz.
Hollywood da yalan, medya da yalan ABD’de.
Biri yalan rüzgârı, diğeri de fake news.
 
DEMOKRAT SPIELBERG BU FİLMİ NEDEN ÇEKTİ
Peki, Demokrat Spielberg bu filmi neden çekti?
Biliyorsunuz silah sanayiine dayalı diğer Amerika’nın temsilcisi Donald Trump başkan seçildikten sonra demokratların yoğun saldırısıyla karşılaştı. Hem medya hem de Hollywood yoluyla.
Trump medyayı fake news olarak yaftaladı ve büyük bir mücadele başlattı haklarında.
“Demokrat Hollywood”un başına ise öyle bir bela sardı ki adamlar dut yemiş bülbüle döndüler. Artık taciz sarmalından kendilerini kurtarmaya çalışırlarken Trump’ı çoktan unuttular.
İşte Spielberg bu filmle fake news medya ile tacizci Hollywood’ı bir nevi yeniden diriltmeye, temize çekmeye çalışıyor bu filmiyle. Nitekim Guardian gazetesinin filmle ilgili eleştirisinde aynen şöyle deniyor:
“Bu film, Hollywood’un tüm yıldız ekibinin Donald Trump’a karşı yaptığı bir atak olarak nitelendiriliyor”
Spilberg’in bir basın özgürlüğü şovu olan filmini izlerken “özgürlükçü ve korkusuz” Washington Post’un dünyada herkesin Derin Amerika tarafından izlendiğini ve dinlendiğini belgelerle ortaya koyan Edward Snowden’ı neden “vatan haini” olarak ilan ettiği sorası geliyor insanın. Keza yakın geçmişte “Saddam’ın kimyasal silahları” yalanını işitmezden gelmesi, açıkça Bush ve savaş yanlısı manşetler atmasını da.
İnsanı enayi yerine koyan bu vıcık vıcık “medya özgürlüğü hamaseti” ve Amerikan derin devletinin savaş aygıtı olan Hollywood artık inandırmıyor, mide bulandırıyor.
Kısacası ben Zeki Müren’in şarkısından uyarlayarak yazayım da eğlenceli olsun:
İsmim CIA, göbek adım Pentagon-FBI
Yıllarca hep demokrat ve dürüst bildiniz siz
Hollywood sinemasından mavallar izlediniz.
 
FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN
FETÖ'nün "güzel insanları ve Fehmi Koru
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.