Başbuğ’a tepkinin gerçek sebebi ve kadim kökenleri

A -
A +
Önceki gün Medya Kritik programına MHP lideri Devlet Bahçeli’nin grup toplantısındaki konuşmasından sonra başladık. MHP lideri, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un “Afrin, siyasete malzeme edilmesin” dediğini belirtiyor ve çok ağır biçimde yükleniyordu:
Sayın İlker Başbuğ'a sormak lazımdır. Afrin'i siyasete malzeme edenler kimdir ya da kimlerdir? Siyaset beka mücadelesini konuşmayacak da neyi konuşacaktır? Nesli tükenen balinaları mı anlatalım?"
Bu tepkiye şaşırdım, çünkü İlker Başbuğ ziyaret için gittiği Adıyaman’da gazetecilerle konuşurken tam tersine ılımlı da olsa muhalefeti eleştirmiş ve özetle “Afrin'de asker çatışırken, şehit olurken siyasidir falan gibi söylemlerin tartışılma zamanları değil. Böyle konuların gündeme getirilmesini doğru bulmuyorum" demişti.
 
SÖZCÜ’NÜN ÇARPITMASI
Ama Bahçeli’nin tepkisinin bir nedeni vardı. Başbuğ’un “şimdi zamanı değil” usul şartı da ekleyerek muhalefete yönelttiği bu eleştiri ne yazık ki Sözcü başta olmak üzere çeşitli gazeteler ve malum internet siteleri tarafından “AFRİN SİYASETE ALET EDİLMEMELİ” başlığıyla çarpıtılarak verilmiş, Başbuğ’un, Erdoğan’ı eleştirdiği de bu sözlere bir güzel monte edilmişti.
Amaç millî mutabakatı dinamitleyecek her fırsatı değerlendirmekti bilindiği üzere.
Bahçeli, işte bu gazete başlıklarından yola çıkarak yüklendi Başbuğ’a. Keza Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da aynı şekilde. Nitekim Cumhurbaşkanı’nın “Yazıklar olsun” ve “Gerekli cevabı alacak” sözleri en az Bahçeli’ninki kadar sertti.
Başbakan Binali Yıldırım da tepki halkasına eklendi ve Bahçeli’nin balina ve fok benzetmelerini çeşitlendirerek konuya yeni canlı türlerini kattı.
Lâkin dediğim gibi, ortada bariz ve kasıtlı bir çarpıtma, yanlış aktarım vardı. Nitekim Bahçeli’nin bu sözlerinin hemen ardından Cem’le programa başladığımızda bunu belirttim.
İlker Başbuğ da dün tepkilere karşı yaptığı açıklamada bunu teyit etti ve Cumhurbaşkanı’nın da yanlış bilgilendirildiğini söyledi.
 
YANLIŞ AKTARIMDAN ÇIKAN İKİ SONUÇ
Bu çarpıtma ve yanlış aktarmadan iki sonuç çıkarmak gerekiyor.
1- Bahçeli, Erdoğan ve Yıldırım’a bilgi ileten danışmanların çok dikkatli olmaları gerekir. Tabii iyi niyetli ve vazifelerini layıkıyla yapan dürüst insanlar olduklarını varsayarak söylüyorum bunu.
Misal Afrin operasyonu sırasında geniş ölçüde sağlanan millî mutabakat dikkate alındığında, özellikle muhalif kesimde sözü dinlenen kimi insanları böylesi tepkilerin hedefi hâline getirecek çarpıtmaları görememek tarihî hatalara sebep olmakta. Bu olayda da konuşmanın orijinalini dinlemek yerine Sözcü gazetesinde atılan manşete itibar edilirse sonuçta ortaya bu çıkıyor.
Hadi Bahçeli en erken konuşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ayaküstü soru yöneltildi gazeteciler tarafından. Peki, Başbakan Binali Yıldırım’ın danışmanları için ne diyeceğiz? Saatler sonra binlerce insana hitap etti. Danışmanları o vakte kadar nasıl oldu da uyanamadı anlamak güç. Soner Yalçın’ın karanlık internet sitesi Oda TV’nin hakkımızda yaptığı çarpıtılmış haberleri Başbakan’ın önüne koymaya gelince çok maharetli oluyorlar ama bu konuda nedense atıl kalıyorlar.
 
TEPKİNİN NEDENİ GEÇMİŞTE VE SÖYLEMDE ARANMALI
2- Bir diğer husus ise çarpıtmadan ve yanlış aktarımdan dahi olsa eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a beklenenin ötesinde sert bir tepki gösterilmesiydi.
Bunun pek çok sebebi var. Öncelikle TSK’da İlker Başbuğ’un da içinde yer aldığı kimi generallerin geçmişte yaptıkları, darbe dönemleri, teşebbüsleri, 28 Şubatlar, 2009’a dek devam eden Cumhuriyet mitingleri destekli darbe tehditleri, yine İlker Başbuğ ve öncülü Genelkurmay Başkanlarının, üst düzey subayların siyasete müdahil olarak sivil iktidarı sürekli imalarla ya da açıkça baskılayan sözlerinin birikimi ve bunun geriye bıraktığı tortu.
Bir başka sebep ise İlker Başbuğ ve muadillerinin, bugün Afrin operasyonunu destekliyor olsalar bile hâlâ açık ve net olamayışları. Örneğin ortaya karışık bir cümle yerine açıkça, “Sonuçta Cumhurbaşkanı’nın iradesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri, Mehmetçiğiyle canını ortaya koyarak orada bir operasyon yürütmektedir. Muhalefet, iktidarı istediği kadar eleştirebilir ama harekâtın siyasi nedenlerle yapıldığını kimse söylememelidir” dese (Benimki de hayal işte) daha iyi olmaz mı?
Ama olmaz. Net konuşulmaz. Sivil iktidarın ve sivil Cumhurbaşkanı’nın bu harekâttaki iradesi olabildiğince gözlerden kaçırılır. Operasyon olumsuz sonuçlanırsa fatura hükûmete çıkarılır o başka tabii.
Artık böylesi saplantılı tutumdan vazgeçmenin vakti geldi de geçiyor eski generaller için.
Mühim not: Sayın İlker Başbuğ bir açıklama da sözlerini çarpıtan SÖZCÜ gazetesi için yapmalı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.