Türk askeri “telef” ediliyormuş

A -
A +
Bu kulaklar daha neler işitecek bakalım.
“Türk askeri telef ettirilmesin” diyen zihniyeti nasıl değerlendirebiliriz bu saatten sonra?
Lafın sahibi CHP’li vekile şehit olan Mehmetçiklerimizi hayvanlar için kullanılan “telef edildiler” sözüyle tanımlayamayacağını öğreten bir parti kültürü yok çünkü.
Artık “Zıvanadan çıkmış bunlar” diye nitelenecek kadar bile masum olmaktan uzaklar.
Türk askeri, sınırlarımızın ötesinde, her gün “Allah'ım bizi meğer ne büyük tehlike bekliyormuş” dedirten görüntüler eşliğinde teröristlere karşı kahramanca mücadele eder ve onları işgal ettikleri topraklardan süpürürken, öldürülen YPG-PKK’lıların derdine düşenlerin arasına CHP’li milletvekillerinin de katılması ülkemizdeki bir kırılmanın da işareti.
Türk askeri vatanı için ölür ve o şehittir. CHP’li vekiller bunu bilemiyor mu?
Vatan!
Yani toprağımız! Yani memleketimiz!
Canımız, malımız, ırzımız.
Dinimiz, kültürümüz, çocuklarımızın geleceği.
Anlaşılan CHP’li milletvekilleri için yukarıda sıraladığım kavramlar hiçbir şey ifade etmiyor.
Zaten vatan sevgisiyle çoktan bağını koparmış, beynini PKK’ya kiralamış ve ruhunu şeytana satmışların; Canan, Sera, Eren, Sezgin, Gamze’lerin partisi artık CHP.
Kaybettik, hükümsüzdür.
 
Mühür fetişizmi
 
Bürokrasi, özellikle Kemalist bürokrasi için iktidar ve varoluş sembolüdür mühür.
Tak tak tak...
O kâğıtların ve zarfların üzerine basılan damganın, bilhassa iktidardan uzak kalmış empotansların nezdinde sağaltıcı bir etkisi olduğunu kabullenmek gerek.
Bu kafa saf vatandaşa yıllarca şunu belletmeye çalıştı:
“Mührü basınca bil ki o iş doğrudur, hilesi hurdası yoktur ya da bil ki o iş olmuştur.”
İşte 90 yıl boyunca yolsuzluklar, hırsızlıklar o mühür basılarak yapıldı.
Açık oy gizli sayım da çifte mühürlerle tarihe geçti.
Bir fetiştir mühür onlar için.
Günümüzde dijital teknoloji ve kontrol mekanizmaları bu seviyeye gelmişken birilerinin “mühür de mühür” diye tutturmalarının sebebini işte bu geçmişte ve onun izlerinde aramak gerek.
Ha bir de unutulan mühürlerle kaybedilen seçimlerin iptal edilebilme ihtimalini seviyor onlar. Biliyoruz bunu.
Bu cephe, AK Parti için başarısız olan 7 Haziran 2015 seçimlerindeki mühürsüz zarfları asla gündeme getirmez ama kaybedilen 1 Kasım 2015 seçimlerinin hesabını “hile” yaygarasıyla sorar.
Oysa “mühür”ün seçimlerin güvenliğiyle hiçbir ilgisi yok.
Bunu CHP’nin YSK’daki temsilcisi bile söylüyor ama ahmaklar anlamamakta ısrar ediyorlar.

Yazının linki için tıklayın
https://turkiyegazetesi.com/yazarlar/fuat-ugur/601256.aspx
 
Memduh Yılmaz’ın açıklaması
 
13 Mart 2018 tarihli “Özbekistan darbecisi FETÖ’cüler gelecek yıl serbest” başlıklı yazımda(*) ismi geçen Memduh Yılmaz bir açıklama göndererek kendisinin FETÖ ile ilişkilendirilmesinin “Çirkin bir suçlama ve iftira” olduğunu yazmış. Memduh Yılmaz 1999 yılındaki FETÖ’cü darbe girişimiyle bir ilgisinin bulunmadığını, Özbekistan’a 2003 yılında geldiğini ve yargılanmasının tamamen ticari maddelerle alakalı olduğunu belirtmiş. Memduh Yılmaz’ın açıklaması şöyle:
“Benim yargılanmam 2011 yılında ve tamamen ticari maddelerle alakalıdır. Bunun böyle olduğunu Özbekistan Türk Büyükelçiliği ve Devletimiz de çok iyi bildiği için toplamda 7 yıl olan cezamı da Devletimizin ve hükûmetimizin girişimleriyle suçsuzluğum ispatlanarak (Hem Özbekistan Devleti makamları ve hem de T.C. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından) 06.03.2017 tarihinde serbest kaldım ve 09.03.2017 tarihinde Türkiye'ye geldim. Suçlu olmadığım T.C. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tespit edildiği için sicilime dahi işlenmedi. Hâl böyle iken yazınızda “FETÖ’cüler gelecek yıl serbest kalacaklar” diyerek beni hedef gösterip böyle büyük bir yalanla hem kamuoyunu ve hem de devletin yetkili kurumlarını kandırıp suç işliyorsunuz.”
Memduh Yılmaz yukarıdaki açıklamada da ifade ettiği üzere ne darbe ne de FETÖ ile ilişkili olmadığını, ticari nedenlerle yargılandığını belirtmiş. Durum Memduh Yılmaz’ın belirttiği gibiyse şayet, medyada darbe girişimiyle ilgili haberlerin içinde Zeki Obuz ve diğer iş adamlarının isimlerinin geçmesinden kaynaklanmış olmalı. Gerçi 2011 yılındaki 54 iş adamının tutuklanmasıyla ilgili yapılan haberlerde de yine bu tutuklamaların “cemaat” ile ilintili olduğuna dair pek çok bilgi mevcut ama en azından ben Memduh Yılmaz’ın bu beyanına aynen yer vermekle mükellefim. Hükûmetin de bu arada 2016 Aralık ayında tutukluların serbest kalması için Özbekistan ile temas kurduğunu hatırlatalım.
Bu anlamda araştırmalarıma devam edeceğimi belirterek, sehven ortaya çıkan bu karışıklık nedeniyle Memduh Yılmaz’dan özür dilerim.
Not: Memduh Yılmaz’ın tarafıma yaptığı ve çok tanıdık bulduğum hakaretlere açıklamada yer vermediğimi ayrı bir not olarak düşüyorum bu arada.
(*) https://turkiyegazetesi.com/yazarlar/fuat-ugur/601180.aspx
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.