Irkçılığın İzmir hâli ve Muharrem İnce’nin kaderi

A -
A +
Almanya'da kurulan ırkçı ve Nazi tandanslı Pegida hareketi bugün Alman Parlamentosu Bundestag'da 80 milletvekili ile temsil ediliyor.
Oysa bundan sadece 6 yıl önce Dresden'de; yani Doğu Almanya sınırları içinde yer alan ve İkinci Dünya Savaşı sonunda müttefikler tarafından taş taş üstünde kalmayacak denli bombalanan şehirde başlamıştı.
Pegida, Alman ırkından ve Hristiyan olmayan insanları, yani göçmenleri hedef alıyor. Bu kapsama siyah renkli insanlar, Müslümanlar, Türkler, Kürtler, Araplar, Latinler giriyor. Yahudi nefretlerini ise antisemit damgası yiyip çıktıkları yere geri gönderileceklerini bildikleri için şu anda derinlerde bir yerlerde saklıyorlar.
Son günlerde sosyal medyaya düşen iki videoyu izlediğimde Pegida hareketinin İzmir'de bir şube açması durumunda kendisine epey taraftar toplayabileceğini düşünmeye başladım. Kendilerinin yanlışlıkla bu topraklarda doğduğuna ve yine bir talihsizlik eseri Türk ve Müslüman bir aileye sahip olduğuna inanan, Müslümanları, farklı kıyafetler giyinenleri, başörtüsü takanları İzmir'den kovmaya cüret edebilen "insan" suretleri...
Biz onları eskiden beri tanıyoruz. Şu anda Erdoğan'ı yıkma pragmatizmine dayalı olarak iş birliği yaptıkları için canım cicim oldukları HDP'lilerin konvoylarını, çok değil 5-6 yıl evvel taşlayan süslü püslü hanımlar ve beyefendilerdi.
İlk video Karşıyaka vapurunda cereyan eden bir saldırıya ilişkin. AK Parti İzmir İl Başkanı ve arkadaşları, seçim için izin almışlar ve tanıtım filmi çekiyorlar. Vapurda seyahat eden, yukarıda tarif etmeye çalıştığım Pegida'ya üye adayı kadın (Çoğunlukta onlar var) ve erkeklerden yaklaşık oluşan 15 kişilik bir grup AK Partililerin üzerine yürüyor. Çakma sarışın, tombulca ve orta yaş civarı bir kadın İl Başkanı'na "Siz ancak cahilleri yönetebilirsiniz, bizi değil. İzmir'i terk edin" diye haykırıyor.
Yine bir kadın aynı İl Başkanı ve yanındakilere "Sizin eğitiminiz ne? Eğitimlerimizi karşılaştıralım" diyordu. O anda merak ettim "Bunu söyleyen hanımefendi acaba hangi okulu bitirdi ve Türkiye'ye ne gibi bir değer kattı? Dünya çapında bir markanın ya da patentin sahibi de biz mi işitmedik" diye.
AK Parti İzmir İl Başkanı o denli nazik bir adamdı ve provokasyon olmasın diye öylesine alttan alıyordu ki tüm tahrikleri boşa çıktı. Bizim Cihangir'in Laz Nurten Ablası olsaydı orada, ırkçılıktan mustarip bu patolojik vakalara gereken dersi kendine has üslubuyla; derin ve içten bir "Hasss..." çekerek verirdi. Faşistlerin ve ırkçıların hak ettiği budur aslında.
İkinci video ise metro ya da otobüste cereyan eden bir başka saldırıyla ilgili.
Sakallı ve bol pantalonlu bir vatandaşın İzmir'e yakışmadığını düşünen birkaç ruh hastası "Bu kılıkla İzmir'de gezemeyeceğini, geldiği yere gitmesi gerektiğini" söylüyorlar aşağılık bir tonlamayla. "Dinci" vatandaş da doğma büyüme İzmirli olduğunu belirterek "Şikâyetçiyseniz polis çağırın lütfen" diyor. Ama diğerleri polis çağıramayacaklarını, yaptıklarının iğrenç bir ırkçılık olduğunu biliyorlar. Bu teklifi işitmezden gelip bağırıp çağırmayı, hakaret etmeyi sürdürüyorlar.
Meseleyi anlıyoruz. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren aşağıladıkları ve hor gördükleri halkın temsilcileri 16 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar. Sanki 90 yılda bu zihniyet ülkemizi dünya uygarlıklar seviyesine çıkarmışlar, "iyi okullarda" yabancı dil eğitimiyle öğrenim görerek ülkeye bir katma değer sunmuşlar, Nobel üstüne Nobel kazanmışlar gibi. Son 15 yılda bu ülkede yapılanların 90 yılda yapılanları fersah fersah aşmış olduğunu, bu dönemde kendilerinin de kazançlarına kazanç kattığını unutmayı tercih ediyorlar. Sonuçta görüntü, kıyafet ve yaşam biçimiyle çağdaş ve gelişmiş olduklarına obsesif biçimde inanan çapsız boş teneke çoğu.
Ama durumları iyi değil söyleyeyim. Bu kudurukluk hâllerinin sonu hep kötü olmuştur. Faşizmin ve ırkçılığın tarihine bir baksınlar, kendilerini aynada göreceklerdir. Nihayetinde derslerini okkalı biçimde alırlar ama bu kez kazınarak.
Ama daha kötüsü bu "İzmirli" olmakla övünen İzmir'in yüz karası ırkçıların, Muharrem İnce'ye oy verecek olması.
Bu faşistler kendilerinden farklı insanlara gördükleri yerde saldırırken Muharrem İnce "Âyet-el kürsî okumadan evden çıkmam, bana hacı derler, başörtülülerle hiçbir sorunumuz yok" diyor, CHP geçen sene "Madımak Neron'u" dediği adamla ittifak yapıp seçime giriyor, PKK'lıların desteğiyle Diyarbakır'da miting yapıyor.
Zaten bu insanlardan da "haydi sandık başına" klibi çeken Mert Fırat, Özge Borak, Tilbe Saran, Fırat Tanış gibi 20'ye yakın oyuncudan da, anlı şanlı kadın gazeteci yazardan da Muharrem İnce'nin taciz skandalına tepki göstermelerini bekliyor değiliz.
Onların ahlak modellemesi ideolojik biçimlendirmeleriyle inşa edilmekte. Biz buna kısacası ahlaksızlığın yeni versiyonu diyoruz. Üç maymunun oyuncu ve yazar olarak tezahür etmiş hâli.
Bunları hep not aldık.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.