Nasıl bir Suriyeli istiyoruz?

A -
A +
Irkçılığı siyaset yapma biçimi olarak uygulayanlar var ülkemizde.
CHP’lilerin ırkçılığı daha rafine. 
Bir de alenen yapanları görüyoruz. 
Onların yuvalandığı yer illegal olarak FETÖ, legal olarak da İYİ PARTİ.
İYİ Parti, genel başkanından, başkan yardımcılarına ve diğer yöneticilerine dek ilginç bir özelliğe sahip. Yalanları ortaya çıkınca “Duyum aldım” diyerek yan çizmek.
Hatırlayın, Meral Akşener 24 Haziran öncesi Tokat ve Kocaeli’de kurulan kamplarda silahlı talim yapıldığını söyledi. Sıkıştırıldı ve kaynak istendi. Veremedi. İş savcılığa intikal edince de “Duyum aldım” dedi.
Meral Hanım utandı mı? Hayır. Bu özelliğinin farkına varamamıştık ama tam bir teflonmuş kendileri meğer.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ ile dışarıdan ekürisi Sinan Oğan da Meral Hanım’ı aratmıyor bu konuda.
Her ikisi de Suriyeliler üzerinden kışkırtıcılığı sistematik biçimde sürdürmekteler.
Geçen 1 Temmuz’da Mersin’in Tarsus ilçesinde bir eczaneye saldıran grup, eczacı ile çalışanları yaraladı.
Ümit Özdağ derhâl “Saldıranlar Suriyeli” diye Tweet attı. Ona Sinan Oğan da eklendi ve terbiyesizlikte level atlayarak “Bu suçları Türklerin de işlediğini yazacak ilk gevşek kim olacak acaba” diye not ekledi.
Ve hemen ardından eczacının gelini ve aynı zamanda eczane çalışanı olan Müzeyyen Çiftçi Kemaloğlu’ndan bir açıklama geldi:
“Sinan Bey, eczane çalışanıyım. SALDIRAN GRUP SURİYELİ DEĞİL, DİYARBAKIR NÜFUSUNA KAYITLI TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLARIDIR. Asıl vurgulanması gerekenler hepsi serbest kaldı, yarın başka bir esnafın canını yakacaklar”
Sinan Bey’in taraftarları bunun üzerine Müzeyyen Hanım’ı trol olmakla suçladılar. Müzeyyen Hanım bu kez eczanede, eczacı olan kayınpederi ve diğer çalışanlarla bir selfie çekip “Trol olmadığımı daha nasıl ispat edeyim” diyerek fotoğraf paylaşmak zorunda kaldı.
Sinan Oğan ne o terbiyesiz “gevşek” lafından dolayı özür diledi, ne de utanma belirtisi gösterdi. Bu duygularını belli ki aldırmış.
FETÖ ve İYİ Parti’deki kripto FETÖ damarı umudunu Suriyeliler üzerinden çıkarılacak bir kaosa bağlamış durumda. Onların takipçileri de sosyal medyada görevlerini yerine getiriyor. Geçen temmuz ayının sonunda Ş.P. adlı biri Suriyeli mülteci olduğunu sanarak bir Arap turist ailesine sataşmış ve utanmadan da çıkarttığı kavganın videosunu çekip paylaşmış Twitter’da. Üstüne de “Lütfen paylaşın bıktık bu Suriyelilerin arsızlıklarından” diye yazmış.
Sebebini provokatörün yazdıklarından çıkarabiliyoruz.
Efendim Ş.P adlı mavi kanlı asilzademiz tramvayda seyahat ederken bu “Pis Suriyelilerin çocukları” çok ses yapmış. Kendisinin hassas kulak zarları incinmiş hâliyle ve aileyi “Anlayacağı dilden” uyarmış. Bu Hanzo’ya göre mülteciler ezik, muhtaç ve uyarılar karşısında “Ben mülteciyim o hâlde haksızım” diyen insanlar olmaları gerektiği hâlde “O daha çocuk, biraz tahammüllü olun, zaten iki durak sonra ineceğiz” deme cüretkârlığını göstermişler. Kavga çıkmış. Ş.P, kışkırtınca turistler de bu ırkçı kriptoya ağızlarına geleni söylemişler. Tabii zevkle hepsini çekmiş, neden-sonuç ilişkisinden kopararak görüntüleri sosyal medya hesabından yayınlamış.
Çocuk bu, güler, konuşur, ses yapar. İnsan “yuh” diyor ama mesele bu değil, bazı kesimler ısrarla şu algıyı körüklüyorlar.
“Suriyeli mültecilere bizim paramızdan harcama yapıyorlar. Onlara biz bakıyoruz. Onlar yüzünden daha da yoksuluz.”
Tabii en kolay tahrik yollarından biri de şu cümle:
“Eşimizle kızımızla sokağa çıkamaz olduk, saldırıyorlar”
 
NE İSTİYORUZ SURİYELİLERDEN?
 
Bizler FİRESİZ VE İSTİSNASIZ dört dörtlük karaktere sahip; çalmayan, çırpmayan, başkasının kızına karısına sarkıntılık etmeyen, karısını öldürmeyen, ensest ve taciz vakaları bulunmayan, yalan söylemeyen, iftira atmayan, hak yemeyen, rüşvet alıp vermeyen, vergi kaçırmayan, gasp yapmayan büyük ve necip Türk milletiyiz. İçimizden hiç böyleleri çıkmaz. Onun için de Suriyeli mültecilerin tamamında bu özellikleri istemekle kalmıyor ve ayrıca şu taleplerde bulunuyoruz:
Bize saygıda kusur etmemeliler, otobüste, tramvayda, havada ve karada her yerde ne dersek onu yapmalı, mahcup ve başları önlerinde gezmeliler, azarladığımız zaman da cevap vermemeliler. Beğenmediğimiz işlerde çalışmalı ve fazla para istememeliler, haklarını aramamalılar. Tecavüze, tacize uğradıklarında fazla tantana yapmamalılar. Ya da en iyisi Suriye’ye dönsünler. Memleketleri değil mi, öleceklerse de ölsünler.
IRKÇILIK ve NAZİZM böyle hortlatılıyor işte.
Size günümüz Avrupa’sında yaşayan Türklere, göçmenlere ne yapıldığını bir anlatmaya başlarım, sayfalar yetmez.
 
PEKİ, HER SURİYELİ VE MÜLTECİ PİRÜPAK MIDIR?
Şimdi burada duralım ve bir not koyalım.
Ülkemizdeki Suriyeliler ve diğer mülteciler (yabancılar) arasından da suç işleyenler, edepsizlik ya da ahlaksızlık yapanlar çıkamaz mı?
Elbette ki çıkar. Ama bu oran hiçbir millete göre az ya da çok değildir.
Orta yerde bir SUÇ varsa orada HUKUK ve ADLİ KOLLUK GÜÇLERİ devreye girer ve gereğini yapar. Türk, Kürt, Alman, İngiliz, Suriyeli diye bakmaz hukuk.
Ama her olayın üzerine atlayıp olan biteni Suriyelilerin üzerine atmak, onları provoke edip görüntülerini yayınlamak da insanlık dışı bir davranış değil mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.