Amerikan Başkanlığı da hikâyeymiş!

A -
A +

Ruslara da sorsanız Çinlilere de, dünyanın tartışmasız süper gücü Amerika Birleşik Devletleri diyeceklerdir.

Amerikan Başkanlığı en yüksek dünyevî makam kabul edilir, bir insanın dünyada ulaşabileceği en yüksek makam.

Trump 60 milyona yakın oy aldı ve Amerika'nın 45. başkanı oldu. 60 milyon insan ne demek bir düşünün. Amerikan nüfusunun ortalamasına vurursak 160 milyonluk bir kitleyi temsil ediyor diyebiliriz.

Ve tabii Trump gelir gelmez bazı kararlar aldı. Doğru yanlış o ayrı konu.

Ama bir federal mahkeme hâkimi koca Amerikan Başkanı'nın aldığı kararları bir bir iptal ediyor ya da askıya alıyor.

Bu demokrasi dedikleri ne menem bir şey ben anlamadım.

Bizde de böyle değil mi, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazıyor duvarlarda, gerçekte "o iş öyle kolay değil" gibi.

2008'i hatırlayın, %47 ile tek parti olarak seçilmiş ve hâlen iktidarda iken, gazete kupürleriyle kapatma davası açılmıştı AK Parti'ye.

Ve kapatılmasına ramak kalmıştı, sadece 1 oyla kurtuldu Türkiye. O zaman için 17 milyona yakın oy almış partiyi 8-10 kişilik bir hâkim heyeti kapatabiliyor. 1 oy daha olsaydı şimdi Türkiye'nin hâli nasıl olurdu düşünmek bile istemiyorum.

Bu tek örnek değil, her biri ortalama 150.000 kişiyi temsil eden 400 milletvekili de el kaldırsa Anayasa Mahkemesi bir kalemde üstünü çizebiliyor. Meğer tek bizde böyle değilmiş.

E o zaman nerede kaldı "egemenlik milletindir" kaidesi. Bize demokrasiyi okulda böyle öğrettiler.

Şimdi nasip olursa iki ay sonra yeni bir parlamenter sisteme geçilecek, kuvvetli ihtimalle. Ve ben en çok Cumhurbaşkanı'nın -şimdikinden daha kolay- yargılanabilmesi maddesinden korkuyorum. Zaten her daim kaos peşinde koşan iç ve dış güçlerin sürekli canlı tutmak isteyecekleri bir koz.

Demokrasi denince huzur ve refah ülkeleri geliyorsa akla, sırf sistemleri demokrasi olduğu için değil elbette. Belki oturmuş bir sistemleri olduğu için diyebiliriz. Ki artık öyle huzur da kalmadı refah da.

Yok alt meclis yok üst meclis, yok kongre yok senato, başkanın elini kolunu bağlayacaklar. Hangi ülkede ve adı ne olursa olsun dünyanın çoğu ülkesinde sistem böyle. Bizde de böyle, nisandan sonra da çok büyük fark olmayacak kanaatimce.

Sanki iktidar partisi (veya başkan) rakip futbol takımı, ona gol attırmamak için -faul yapmak dahil- her yolu deniyor-deneyecek muhalefet. Hep sarmaşık hep çalı. Yeri gelince tenkit edecek, yeri gelince destek verecek muhalefeti ara ki bulasın.

Bu demek oluyor ki, eski krallık (veya padişahlık) düzenlerindeki tek liderlik dünyada yok. Velev ki Amerikan Başkanı olsan bile. Ama unutmayalım eski yüzyıllardaki adalet de yok dünyada. Adalet ancak tek liderle sağlanır, önüne gelenin işine karışamayacağı tek lider. Baba gibi bir lider.

Hâsılı kelâm, dünya bozuk, düzeni de bozuk.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.