Bizim camilerimizin duvarı yok mu?

A -
A +

Öz yurdumuzda hâlâ mı garibiz diye sorası geliyor insanın. Hadi 70 sene boyunca, (1923'ten 2003'e) gariptik, son 15 yıla ne diyeceğiz?

İsteyen ne istediyse aldı.

"İşini bilen" diyelim. Neyse.

 

Aslına bakarsak, Anadolu'nun özünü ve büyük kısmını meydana getiren (ve aynı zamanda AK Parti'nin de sarsılmaz destekçisi olan) Sünnî Müslüman kesim hariç herkes bir açılım gördü.

 

Yani bir bakıma gariban edebiyatı yapmaya hakkımız var, "arkadaş, biraz da bizi görün!" demedik hiç.

Neyse şimdi sırası değil.

Çünkü şikayetçi olduğum konu garibanlığın değil acizliğin göstergesi.

 

Hiçbir karşılık beklemeksizin ve bir paket "makarna" dahi almaksızın; 15 yıldır, sırf "İslâm dünyasının ve Türk milletinin bekâsı" için AK Parti'ye oy veren milyonlarca temiz insanın, devletinden bir şeyler istemeye hakkı var diye düşünüyorum.

 

Yine kendi menfaati için değil.

Devlet haksızlığın önünü kapatsın yeter, kimseden bir şey beklemiyoruz. Devletten şahsî çıkarlarımıza çalışmasını istemiyoruz.

Hiç olmazsa kutsal değerlerimize sahip çıkmasını bekliyoruz.

 

Biz kimseye bırakmayız, sahip çıkmasına çıkarız amma, Ehl-i Sünnet (Sünnî) İslâm kültüründe, daha doğrusu itikadında, ayaklanma, isyan yoktur. Hele bu devirde sokağa çıktığın anda fitneci provokatörlerin araya karışması kaçınılmazdır.

 

O yüzden sokakta halledilecek meselemiz yok. Hiç yoktan sebeplerle Gezi olaylarında sokağa inen, molotoflu DHKP-C'lileri alkışlayan topluluklar gibi midemiz de yoktur.

Sabrımız da çoktur, ama bi yere kadar.

 

Şu sosyal medya mıdır nedir, artık alenî olarak dinimize, kutsal değerlerimize saldırılan mecra oldu. "Türkiye'nin %99'u Müslüman" tezinin kocaman bir yalan olduğunu ispatlayan, insanların çirkin ve gerçek yüzünü göstermekten çekinmediği çukurlarla dolu bir mecra.

 

Yıllardır söylüyoruz, bağırıyoruz, yırtınıyoruz tabiri caizse. Devletimizin en tepesindeki isimlerden tutun da, senin benim hepimizin ailesine küfrediyorlar, tahrik ediyorlar.

"Bi iç savaş çıksın, sen o zaman görürsün" dedirtecek kadar tahrik ediyorlar.

 

Niçin böyle der bir insan? Namusu için adam öldürecek kadar gururlu insana küfredersen onu en ağır şekilde tahrik edersen der. Ne yapsın adam, gidip öldürsün mü? Şikayet edecek merci yok, varsa bile sonuç yok. Yalan haberin, provokasyonun, fitnenin ajanlığın bini bir para.

 

Zalimden intikamını devlet almazsa, namuslu mazlumlar da namussuzlar gibi puslu havayı bekler.

Onun için, her türlü tahrik hareketini iç savaş çığırtkanlığı olarak görmeli devlet, ve tedbirini de almalı.

 

İşi o dereceye vardırdılar ki, artık en kutsalımıza, dinimize, Sevgili Peygamberimize hakaret etmekten bile çekinmiyorlar.

 

Hatırlarsınız, birkaç sene önceydi, Danimarkalı bir karikatürist Sevgili Peygamberimize hakaret içerikli karikatür yayınladı diye dünya çapında Müslümanlar ayağa kalkmıştı. Her yerde yürüyüşler yapılmıştı.

 

İkide bir ordan burdan mesajlar geliyor, Youtube'da İslâm'a saldıran film yayınlanacak sakın izlemeyin, Google'a üç gün girmeyin, falanca markaların ürünlerini almayın vs. Doğru yanlış o ayrı, ama hassas noktalarımızı kaşıyorlar bu belli.

 

Bırakın elin Danimarkalısını, Charlie Hebdo'sunu falan. Sosyal medyada, belki apartman komşunuz, iş yerinizde yan masada oturan ve hatta Müslüman ismi taşıyanlar yazıyor bu tahrik dolu yazıları. Yanıbaşınızda, sizinle aynı havayı soluyan insanlar.

 

Facebook'ta bir sayfa var meselâ, daha şimdi baktım, 1 milyona yakın kişi beğenmiş.

Şaka değil 1 milyon. Karikatürist ve ateist kelimelerinin birleşiminden alıyor ismini.

 

Karikatür eskiden beri İslâm'a saldırmanın, hatta bütün değerlerimize saldırmanın en kamufle yoludur. Masum görünümlü çirkin silahtır. Hatta zamanında "Karikaterörist" başlıklı bir yazı yazmıştım yine bu konuyla alâkalı.

 

Her zaman söylüyorum, "eli silah tutmayan teröristler tutanlardan daha tehlikelidir." Çünkü silah tutanların beyinlerini ve kalplerini bunlar iğfal eder.

Sanat derler, mizah derler, "ne var bunda" derler, her seferinde de yırtarlar.

 

Twitter dersen, zaten İngiliz Terakki eğitim sisteminin zahmetsiz yetiştirdiği hainlerle dolu. Bu kadar ayrık otu nerden çıkıyor kafa yoruyoruz ama nafile. Adamlar zamanında ektikleri tohumları biçiyorlar.

 

Bu ülkede milyonlarca solcu, Atatürkçü var ama birçoğunun dinimize saldıracak kadar alçalacağını sanmıyorum. Peki kim bu Müslüman mahallesinde salyangoz satacak kadar aşağı, pervasız din düşmanları?

 

Biz bulamayız, bulsak bile cezasını veremeyiz.

Bu aşağılık provokatörleri, tahrik ajanlarını devlet bulmalı, toplumu ayrıştırmak bölmek suçunun hesabını sormalı.

 

Bu millet sokağa bir kere çıktı, tam çıktı. Bir gecede işi bitirdi. Bir daha çıkmak zorunda bırakmasınlar. Üç beş Bizans çocuğu yüzünden milyonlarca Müslümanın incinmesine izin vermesinler.

 

Bu elbette bir tehdit değil ama unutmayalım ki her yangın bir kıvılcımla başlar. Elin gâvurları cami duvarına şey edince ayağa fırlıyoruz da bizim gâvurlar yapınca neden sessiz kalıyoruz. Bizim camilerimizin duvarları kıymetsiz mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.