Poşet

A -
A +
Ramazana günler kaldı, hepimizi hem sevinç hem telaş sardı... Stoklar yapılmalı, hurma alınmalı, eksikler tamamlanmalı. Marketler yaşadı... Ve fakat kasada bizi ciddi bir tehlike bekliyor unutulmamalı. Birçoğumuz kasada o poşeti açamıyoruz değil mi? Tıpkı onun gibi; Psikiyatristin loş, dingin ama bir o kadar da kasvetli muayenehanesinde kanepeye uzanmış sakinlemeye çalışıyordu. “Yok! Bu market poşetleri beni delirtecek doktor!!” dedi gözlerini kırpıştırarak. "Açamıyorum, açamıyorum!!" Psikiyatr, "sakin olun" diyerek yatıştırdı, "sizin durumunuzda yüzlerce insan var. Anlatın, anlatın rahatlayın." Poşetlerrrr doktor, hani şu marketlerdeki ağzı açılmayan poşetler var ya. Hah, işte onlar... beni delirtiyorlar! Markete gittin, alışverişi hallettin, kasiyer barkotları okuturken sen de bir poşete uzandın, yerleştireceksin. Bir kere elini attığında beş on tane birden geliyor ki, rezilliğin başlangıç noktası bu. İçinden birini ayırana kadar kasiyer aldıklarını hesaplamış oluyor. Seloteybin ucunu bulmaktan bile daha zor doktor! İster poşeti kulaklarından ayırmaya çalış, ister iki taraftan gerip ağzına doğru üfle bir türlü hızlı ve sorunsuz açamıyorsun. Dibinden açmışlığım var yahu! O derece... Bir plastik torba, seninle dalga geçiyor! Hem de kuyrukta bekleyen onca kişinin gözü önünde. Hayır, poşet bu tepkiyi evde verse hırpalarım. Yırtar, buruşturur atarım! Ama insan içinde ne bileyim... olmuyor doktor... Sen orada poşetle cebelleşirken bir bakıyorsun kasiyer sıradaki müşterinin malzemelerini oracığa yığmaya başlamış. E tabii, elin ayağına dolaşıyor. Arkada bekleyenlerin "bi poşeti açamadı geri zekâlı" bakışları falan... parmakların düğümleniyor. Al, şimdi de mallar karışacak paranoyası! Vakit daralıyor... iyice geriliyorsun... O baskı ve panikle, başkasının yoğurdunu güç bela açtığın torbaya atıyorsun. "O benim yoğurdum be!" demese bile rezil olmuşsun. "Eıöö, bu sizinkiymiş, pardon..." diyorsun sahte bir gülümsemeyle. Lakin sempatiyle bile karizmayı toparlayamıyorsun. Senden sonra gelenin bile fırt diye tek hamlede torbasını açması, dolu poşetleriyle seni sollaması... Sıradakilerin oflayıp puflamaları... Gün içerisinde kim bilir kaç beceriksizle karşılaşmış kasiyerin "bırak bırak, salak mısın nesin" edasıyla senin poşetleri açıp doldurması... İnsanın, hepsini o poşetle havasız bırakası geliyor! Kâh "evim de zaten hemen şuracıkta" havalarında aldıklarımı avuçlayıp, kâh "küresel ısınıyoruz, naylon poşete hayır!" sloganı atıp uzaklaşıyorum. Ama doktor, şu yüzyılda beni hâlâ poşet açma çilesiyle uğraştıran zihniyeti kınıyorum! Çalışıp geleceğim beah, göstereceğim hepsine!   Ni­nem diyor ki: Laf torbaya girmez...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.