FETÖ ikinci bir hamle yapabilir mi?

A -
A +
FETÖ ikinci bir hamle yapabilir mi? Sorusu sıkça sorularak cevap aranıyor. Cevap eğer “evet ihtimal dâhilinde” ise tedbirler sıralanıyor. Bu soruda yerine oturmayan taş Türkiye’nin her zaman küresel bir saldırının hedefinde olup olmadığıdır. İllaki bir şekilde saldırı gündemdeyse bunun sadece FETÖ ile sınırlandırılması niye?
FETÖ saldırısını ve bütün yıkım projelerini, saldırıları tersine çevirmenin aklı ve yolunu ortaya koymak, saldırıları patırtı çıkmadan fitneyi kaynağında söndürmek hem hasarı hem mücadelenin maliyetini aşağı çeker. Bunu önleyecek kurum istihbarat ve eğitim merkezli devlet aklıdır. Varlığını devlete borçlu olan onunla kaim, bir vatanda hür yaşamanın kıymetini takdir edebilen her şahıs ve kurumda bu sorumluluktan pay almalıdır.
IMF vesayetinden kurtulmuş, dışarıdan müdahalelere alan daraltmış Türkiye her zaman asırlardır her türlü saldırıların hedefindedir. FETÖ darbe girişimi zayıf yanlarımızı ortaya döken çok yönlü bir tecrübeydi ve alınması gereken ciddi dersler ve tedbirler var. Bir yılı geçti amma, ilk mektep terk bir adamın güya akademik lisans almış adamları peşine takmasındaki gaflet ve ihanetin zihnî planını henüz tartışmadık. Herhâlde bu işin akademik uzmanları ile bazı tırsik karakterler adli süreçlerin sona ermesini bekliyor(?)
“ABD liderliğinde, AB ülkeleri, İslam’la ilişkileri sadece isminden ibaret kalmış bazı İslam ülkeleri ve içimizdeki taşeron hainler Türkiye’ye karşı açık bir savaş açmışlardır. Katar’a ambargo, ABD’nin PYD ve YPG’ye yüzlerce tır silah verişi, Rakka’da danışıklı dövüş, Kılıçdaroğlu’nun Berberoğlu’nu bahane ederek terör örgütleri ile beraber yürüyüşü ve diğerleri bu savaşın birer parçasıdır.”
Tanzimat’tan AK Parti iktidarına kadar ABD ve AB’nin arka bahçesi ve uysal ve ezik bir sözde müttefik idik. Ama ne zaman ki “Hayır” demeye kalksak her defasında dışarıdan ambargo içeriden darbelere muhatap olduk. 27 Mayıs 1960, 12 Eylül 1980, 28 Şubat, Taksim Gezi olayları, 17-25 Aralık yargıya darbe teşebbüsü ve 15 Temmuz darbe kalkışmasının arkasında hep Türkiye’nin pazar olmaktan çıkıp pazarlamacı olmaya kalkmasından rahatsız olan müttefiklerimiz(!) ABD ve AB ülkeleri vardır.
İşte bu yüzden asıl hedef Erdoğan’dır. Erdoğan siyaset tarzı ile liderlik eşiği takipçilerini de yukarı çeken, yüksek idealler koyan bir lider. Kimse bu nedenle takipçileri ile uğraşmıyor doğrudan Sayın Erdoğan’ı hedefe koyuyor. Yoksa içeriden dışarıdan yapılan bu amansız saldırıların sebebi, sadece devasa projelerle ekonomideki toparlanma ile sınırlı kalmayan yeni Türkiye iddiası ve gayreti değil. Yüksek fikirleri bazen yalnız kalsa da hayata taşıyan ve sürekliliğini sağlayacak olan tartışmasız olarak Sayın Erdoğan’dır. Türkiye’nin bu hamlesinin merkezinde son Başkanlık sistemi operasyonunun 2019 yılı yerel seçimleri, milletvekili genel seçimleri ve başkanlık seçimine kadar sürdürülmesi var. Bu zor süreç başarı ile tamamlandığında dışarıdaki ve içerideki Türkiye düşmanları artık Türkiye önünde takoz olamayacaklarının farkında.
Sonuçta bu sürecin akamete uğratılmasından nemalanacak olan içerideki ve dışarıdaki ihanet şebekelerinin FETÖ’lü veya FETÖ'süz saldırının her çeşidini, ihanetin her yolunu deneyeceklerine hiç kimsenin şüphesi olmasın. Her türlü saldırıya karşı iktidarın ve ülkesini seven herkesin her zaman uyanık durması gerekir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.